Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2103 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1244 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 02/04/2013NUMARASI : 2012/151-2013/167Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde şikayetçi vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-Şikayetçi vekili, şikayet olunanın alacaklı olduğu icra dosyasında bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine konulan ihtiyati haczin, teminatın çekilmiş olması nedeniyle düştüğünü, ayrıca taşınmaz maliki ve takip borçlusu Selim oğlu A.. A.. adına yapılmış bir ödeme emri tebliği bulunmadığından, şikayet olunanın takibinin kesinleşmediğini, buna rağmen sıra cetvelinde şikayet olunana birinci sırada pay verildiğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile müvekkilinin alacaklı olduğu icra dosyasının birinci sırada yer alması gerektiğinin tespitini talep etmiştir.Şikayet olunan vekili, icra dosyasından teminat mektubunun iade alınmasının ihtiyati haczi ortadan kaldırmayacağını, müvekkilinin borçlular hakkındaki takibin kesinleşmiş olması nedeniyle teminat mektubunu iade aldığını, takip borçlusuna 04.03.2008 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş ve süresi içerisinde itiraz edilmemiş olması nedeniyle 29.02.2008 tarihli ihtiyati hacizlerinin kesin hacze dönüştüğünü savunarak, şikayetin reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında ödeme emri tebliğ edilen Selim oğlu A.. A.. ile Ali oğlu A.. A..'ın Mernis adreslerinin aynı olduğu, F. A. adına yapılan her iki tebligatta da baba ismi yazmadığı ancak kıymet takdir raporu tebliğlerinde borçluların baba isimleri yazılı bulunduğu ve tebligatların aynı adreste yine F. A. imzasına yapıldığı, dolayısıyla ödeme emri tebliğinin geçerli olduğu, öte yandan ödeme emri tebliğindeki usulsüzlüklerin takip borçluları tarafından ileri sürülmesi gerektiğinden sıra cetvelinin doğru olduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.2) Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir.İcra hukukunda, kural olarak, şikayet hakkı takibin taraflarına aittir. Ancak, İİK'nın 142. maddesinin son fıkrası hükmüyle bu kurala bir istisna getirilmiştir. İİK'nın 142. maddesinin son fıkrasında "Ancak itiraz alacağın esas ve miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yoluyla tetkik merciine arz olunur" hükmü yer almaktadır. Başka bir anlatımla, satış bedelinin borçları ödemeye yetmemesi üzerine sıra cetveli düzenlenirse, alacaklılar, diğer alacaklıların icra dosyalarındaki takip hukukuna aykırı işlemlerin kendi sırasına etkili olduğunu ileri sürerek, sıra cetveline itiraz edebilir.Ödeme emrinin tebliği; takibin kesinleşmesi, haciz hakkının doğup doğmadığı ve sonuç olarak satış bedelinin paylaştırılmasına dair sıra cetvelinin düzenlenmesiyle doğrudan ilgili olduğundan, şikayetçi alacaklının tebligatın yasaya uygun bulunmadığını, yani usulsüzlüğünü ileri sürerek, sıra cetveline itirazı mümkündür. Yargıtay 19. H.D.'nin 15.05.1997 tarih ve 309 E., 4989 K.; 09.03.2006 tarih ve 730 E., 288 K.; Dairemizin 16.01.2012 tarih ve 2011/4415 E., 2012/7 K.; 26.04.2013 tarih ve 2082 E., 2750 K.; 31.10.2013 tarih ve 6691 E., 6682 K. sayılı ilamları bu yöndedir.Somut olayda, şikayet olunanın alacaklı olduğu İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü'nün 2008/1110 E. sayılı icra dosyasında, Selim Oğlu A.. A.., Ali Oğlu A.. A.. ve F. A. aleyhinde kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip talepnamesinde ve ödeme emri tebligatlarında borçlular A.. A..'ların baba isimlerinin yazılmadığı, A.. A.. adına çıkarılan ilk iki tebligattan birinin eşi sıfatıyla F. A. tarafından 04.03.2008 tarihinde alındığı, diğer tebligatın ise iade edildiği, bunun üzerine A.. A.. adına çıkarılan ikinci tebligatın yine eşi sıfatıyla F.. A.. tarafından 18.03.2008 tarihinde alındığı anlaşılmıştır. Dosyada bulunan aile nüfus kayıt örneklerinden, Ali Oğlu A.. A..'ın babasının Selim Oğlu A.. A.. olduğu, Ali Oğlu A.. A..'ın eşinin adının Fatma olduğu ve her üçünün de yerleşim yeri adreslerinin aynı olduğu anlaşılmaktadır. İcra dosyasında Ali Oğlu A.. A.. adına çıkarılan tüm tebligatlar eşi sıfatıyla F. A. tarafından alınmış olup, Selim Oğlu A.. A..'a ödeme emrinin tebliğ edildiğine ilişkin bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Bu durumda mahkemece, bedeli paylaşıma konu taşınmazın maliki olan Selim Oğlu A.. A..'a ödeme emrinin tebliğ edilip edilmediği posta idaresi ve icra müdürlüğü kayıtlarından araştırılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, kıymet takdir raporlarının A.. A..'ların baba isimleri yazılarak aynı şekilde eşi sıfatıyla F. A. tebliğ edildiğinden bahisle, Selim Oğlu A.. A.. adına ödeme emrinin tebliğ edildiği sonucuna varılması doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.