MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki ihraç kararının iptali ve alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyeliğinden 2007 yılında ihraç edildiğini, bu hususu 2012 yılında öğrendiğini, ihtarnamelerin ve ihraç kararının tebliğ edilmediğini, ihraç kararının yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, ihraç kararının iptaline karar verilmesini, kabul edilmemesi halinde müvekkilin davalı kooperatife ödediği aidatların güncel değeri ile iadesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının aidatları ödememesi üzerine ihtar edilip, üyelikten ihraç edildiğini, tebligatların kooperatife bildirdiği adrese yapıldığını, davanın süre geçtikten sonra açıldığını savunarak, reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının, davalı kooperatife en son 2004 yılında aidat ödediği, aidat ödememesi üzerine 2007 yılında ihraç edildiği, iş bu ihracın iptali davasının 2012 yılında açıldığı, davacının yaklaşık 8 yıl kooperarife uğramayarak ihraç kararını zımnen kabullendiği, bu nedenle ihracın iptali talebinin TMK'nın 2. maddesine aykırı olduğu, davacının davalı kooperatrife toplam ödemesinin 1.033 TL olduğu, 2007 yılı genel kurul toplantısının 06.04.2008 tarihinde yapıldığı gerekçesiye, 1.033,00 TL'nın 07.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.1-Davacı vekilinin ihraç kararının iptali istemine ilişkin temyiz itirazları yönünden;Aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre kooperatife uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi, üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı anlamına gelir. Böyle bir ortağın açtığı davanın TMK'nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğü ilke olarak kabul edilmelidir.Mahkemece, davacının ihraç kararının iptali istemini yönünden, her ne kadar ihracın zımnen kabul edildiği belirtilmiş, bu gerekçenin dayanağının TMK'nın 2. maddesindeki dürüstlük kuralı olduğu ve buna göre davanın TMK'nın 2. maddesi uyarınca reddedildiği anlaşılmakta ise de; davalı kooperatifin, dava tarihine kadar aidat toplayan bir kooperatif olup olmadığı hususunda herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Bu durumda, davacının ihraç kararının alındığı 19.05.2007 tarihinden, davanın açıldığı 25.09.2012 tarihine kadar kooperatif ile ilişkisini devam ettirip ettirmediğinin tespiti için, davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri öncelikle kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde defter ve kayıtların incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise Ticaret Sicil Memurluğundan, mümkün olmazsa kooperatif anasözleşmesinin 41. maddesi uyarınca ... Müdürlüğünden, kooperatifin bilançosu, gelir gider cetvelleri, yönetim ve denetim raporları, genel kurul tutanakları, ortaklık cetvelleri, celbedilip kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, genel kurul kararları ile aidat alınmasına ilişkin karar alınıp alınmadığı ve üyelerin varsa kooperatif hesabına aidat yatırıp yatırmadıkları, diğer anlatımla kooperatifin aidat toplayan bir kooperatif olup olmadığı davacının varsa ödeme yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, genel kurul toplantılarına katılıp katılmadığı, hazirun listelerinde isminin yer alıp almadığı, anasözleşme uyarınca ortağın kooperatifine uğramasını zorunlu kılan başka bir yükümlülüğü varsa, bunun üzerinde de durularak, kooperatif ile bağlantı kurup kurmadığı, sonuç olarak davacının talebinin TMK'nın 2. maddesine uygun olup olmadığı ve davanın bu nedenle reddi gerekip gerekmediğinin yeterince tartışılması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu yönden eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru olmamıştır.2-Davacı vekilin çıkma payına ilişkin alacak istemine yönelik temyiz itirazlarına gelince;a- Kooperatif üyeliğinden ihraç edilen ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 17/1. maddesi ve anasözleşmenin 15/ 1. maddesi gereğince, ihracın kesinleştiği yılın bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haizdir. İhracın kesinleştiği yıla ait bilançonun ertesi yıl genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir ve bu tarihten önce erken açılan çıkma payı alacak davası, alacağın henüz muaccel olmadığı gerekçesiyle reddedilmelidir. Bu hukuki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, ihraç edilen ortağın, çıkma payı alacağının muaccel olması, ilk önce ihracın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. İhracı kesinleşmeyen, dolayısıyla 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 16/son maddesi uyarınca aidat ödeme yükümlülüğü devam eden ortak çıkma payını dava edemez.Davacının, ihraç kararının iptali istemi ile ilgili açtığı işbu dava kesinleşmeden, ortaklığının sona ermesine bağlı bir talep niteliğindeki çıkma payı alacağına ilişkin diğer istemin esasına girilemez. Mahkemece, davacının çıkma payına ilişkin alacak ile ilgili davası tefrik edilerek, anılan dava yönünden ihraç kararının iptali davasının bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, her iki istemin birlikte ele alınarak, çıkma payı alacağının da bu dava içerisinde karara bağlanması doğru olmamıştır.b-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2-a) no'lu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (2-b) no'lu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.