MAHKEMESİ Taraflar arasındaki asıl ve karşı alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davacı vekili ile karşı davada taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Asıl davada davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 08.12.2010 tarihinde, Yatırım Danışmanlığı ve Çözüm Ortaklığı Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ile müvekkilinin, davalı şirketin...ne karşı yüklendiği inşaat işi için sözleşmede belirlenen danışmanlık ve tedarik hizmetlerini vermeyi üstlendiğini, müvekkilinin, davalı şirketin ...ne ilişkin inşaat işini almasını sağladığını ve bu inşaat işine ilişkin sözleşme ile kararlaştırılan danışmanlık ve tedarik hizmetlerini yerine getirdiğini, bu kapsamda, inşaat için demir ve beton alımında piyasa araştırması yapılarak alım satım işlerinin yerine getirildiğini, elektrik işlerine ilişkin ilgili kurumdaki işlerin takip edildiğini, inşaat konusu iki blok için inşaat ruhsatının ilgili kooperatifçe alınmasına rağmen diğer beş blok için alınmamış olduğunu, bu şekilde inşaata başlanmaması ve devam edilmemesi konusunda davalı şirketin uyarıldığını, müvekkilinin bu şekilde edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı şirketin sözleşme bedelinin bir kısmını ödemediğini, bunun üzerine 17.03.2011 tarihinde noter kanalıyla gönderilen ihtarname ile sözleşme konusu işin %70 oranında bitirilmiş olduğu ve müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirdiği belirtilerek bakiye ücretin ödenmesinin talep edildiğini, davalı şirketin bakiye ücreti ödemediği gibi, gönderdiği karşı ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, feshin haksız olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı vekili, davacı şirketin sözleşme ile yüklendiği hiç bir edimlerini yerine getirmediğini, bu nedenle müvekkili şirketin ruhsatsız olarak işe devam ederek idari para cezası ödemek zorunda kaldığını, müvekkilince davacı şirkete 188.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacı şirketin hiçbir edimini yerine getirmemesi sebebiyle, 18.04.2011 tarihinde noter kanalıyla gönderilen ihtarname ile sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini ileri sürerek, asıl davanın reddiyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL'nin davacıdan tahsilini talep ve dava etmiş, daha sonra 17.09.2014 tarihli ıslah dilekçesinde ise, bilirkişi raporunda, müvekkilinin alacağının 188.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini belirterek, talebini 178.000,00 TL arttırarak, 188.000,00 TL'nin sözleşmenin feshi tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davacıdan tahsilini istemiştir. .../...S.2Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında, 08.12.2010 tarihinde, Yatırım Danışmanlığı ve Çözüm Ortaklığı Sözleşmesi imzalandığı, asıl davanın, danışmanlık sözleşmesinden kaynaklanan bakiye ücret alacağının tahsiline, karşı davanın ise, sözleşmenin feshi sonucu ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olduğu, asıl davada davalı-karşı davada davacı şirketin 188.000,00 TL ödeme yaptığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, asıl davada davacı-karşı davada davalı tarafın sözleşmedeki edimlerini yerine getirdiğine dair hiçbir delil sunamadığı, hatta davalı şirketin bu nedenle idari para cezası ödemek zorunda kaldığı, bu sebeple sözleşmeyi haklı sebeple feshettiği ve ödediği 188.000,00 TL'yi geri istemekte haklı olduğu gerekçesiyle, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 188.000,00 TL'nin asıl davada davacı-karşı davada davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, asıl davada davacı vekili ile karşı davada taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden;Dosya kapsamından, asıl davada davalı-karşı davada davacı şirket ile dava dışı ...arasında, 06.08.2010 tarihinde, Götürü Bedelli Yapım Sözleşmesi imzalandığı, asıl davada davalı-karşı davada davacı tarafça, Temmuz ve Ağustos 2010 tarihinde, asıl davada davacı-karşı davada davalı tarafa 13.000,00 TL elden ödeme yapıldığı, daha sonra taraflar arasında 08.12.2010 tarihinde Yatırım Danışmanlığı ve Çözüm Ortaklığı Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 2. maddesi uyarınca, hizmet bedelinin, 500.000,00 TL + KDV olarak kararlaştırıldığı, asıl davada davalı-karşı davada davacı tarafça, 10.000,00 TL'nin elden ödendiği, 16.02.2012 tarihli 35.000,00 TL, 10.02.2011 tarihli 40.000,00 TL, 25.02.2011 tarihli 25.000,00 TL, 01.03.2011 tarihli 15.000,00 TL bedelli çeklerin verildiği, yine asıl davada davalı-karşı davada davacı tarafça 16.12.2010 tarihinde toplam 60.000,00 TL bedelli iki adet çek daha verildiği, nakit ve çek vermek suretiyle toplam 188.000,00 TL ödeme yapıldığı hususunun uyuşmazlık dışı olduğu, asıl davada davacı tarafça 17.03.2011 tarihli ihtarname ile inşaat seviyesinin %70 oranında tamamlandığı bildirilerek sözleşmede kararlaştırılan miktarın ödenmesinin istendiği, asıl davada davalı-karşı davada davacı tarafça 18.04.2011 tarihli cevabi ihtarname ile sözleşmenin belediyeden ruhsat alımı ile ilgili olarak imzalandığı, herhangi bir çözüm gerçekleştirilmediği gibi herhangi bir danışmanlık hizmeti de verilmediği, aksine belediyede işlerin kusurlu olarak karıştırılması sebebiyle 1.800.000,00 TL idari para cezası ödenmek zorunda kalındığı bildirilerek, sözleşmenin feshi ve ödenen 188.000,00 TL'nin iadesinin istendiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki 08.12.2010 tarihli sözleşme...nin inşaatının başlamasından sonra imzalanmış ise de, asıl davada davacı tarafça sözleşmenin konusu hizmetin, sözleşme tarihinden önce verilmeye başlandığı ileri sürülmüş olup, asıl davada davalı-karşı davada davacı tarafça 2010 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında toplam 13.000,00 TL elden ödeme yapılmış olması bu iddiayı doğrulamaktadır. Öte yandan, asıl davada davalı-karşı davada davacı taraf, sözleşmenin ruhsat alımı ile ilgili problemlerin çözümü ile ilgili imzalandığını savunmuş ise de, sözleşmenin 1. maddesinde, taahhüt edilen hizmetler arasında ruhsat alımı ile ilgili bir hizmetin bulunmadığı görüldüğünden, bu savunmasına itibar edilmemiştir. .../...S.3Birinci bilirkişi raporu ve ek raporunda, asıl davada davalı-karşı davada davacı ve dava dışı ... arasından imzalanan sözleşme ile ruhsat alma işlemlerinin dava dışı, adı geçen kooperatifin yükümlülüğünde olduğu, ruhsatsız olarak inşaatın yapılmasında ve bundan dolayı idari para cezası verilmesinde, danışmanlık hizmeti veren asıl davada davacı-karşı davada davalı konumundaki şirkete sorumluluk atfedilmesinin mümkün olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Diğer yandan, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 22. maddesi, "Tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, münasip bir ücret isteyebilir. Bundan başka, verdiği avanslar veya yaptığı masraflar için ödeme tarihinden itibaren faize de hak kazanır." hükmünü içermektedir.Bu durumda mahkemece, asıl davada davalı-karşı davada davacı tarafça, sözleşmenin imzalandığı tarihten de önce nakit ödemeler yapılmaya başlanması, 01.03.2011 tarihli son çekin ödenmesi, inşaatın belirli bir aşamaya gelmiş olması dikkate alındığında, asıl davada davacının sözleşme gereği üstlendiği hizmetlerin bir kısmını yerine getirdiği, asıl davada davalının 18.04.2011 tarihli cevabi ihtarnamesinde, davacının bir kısım hizmetler yaptığını belirttiği, karşı tarafın ruhsat işlemlerindeki kusurunu sözleşmenin feshi sebebi olarak göstermesinin, bu hususu doğruladığı, hukuki işlemlerin tanıkla ispatı mümkün değil ise de, maddi vakıaların (hukuki fiilerin) tanıkla ispatının mümkün olduğu, buna göre asıl davada davacı-karşı davada davalının vermiş olduğu hizmeti tanık dahil her türlü delille kanıtlayabileceği gözetilerek, asıl davada davacı-karşı davada davalının bu husustaki tanıklarının dinlenmesi, uzman bilirkişiden yapmış olduğu hizmetlere karşılık gelen hizmet bedeli ile ilgili rapor alınması ve sonucuna göre asıl ve karşı davada bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. 2-Bozma nedenine göre karşı davada davacı vekilinin faiz talebine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. 3-Kabule göre de; karşı davada davacı vekilinin ıslah dilekçesinde faiz talebi olduğu gözetilerek ıslahla artırılan miktar yönünden faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle, asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl davada davacı-karşı davada davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.