MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki asıl ve birleşen tazminat davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Asıl davada davacı vekili, davacı kooperatifin 2006, 2007, 2008-17.07.2009 tarihleri arasında yönetim kurulu başkan ve üyeleri olarak görev yapan davalılardan ...'ın kooperatif başkanı olarak kendisi ve oğluna ait araçlar için alınan 26.191,00 TL miktarındaki akaryakıt bedelinin kooperatif kasasından ödendiğini, 2008 yılında kooperatif adına alınan 1.250,00 TL tutarındaki oto boyası ve malzemesinin kooperatif araçları ile hiçbir ilgisi bulunmadığı halde davalıların oluru ile kooperatif kasasından ödendiğini, ... isimli şahsa ödenen gider makbuzları kooperatif dosyasında mevcut olmadığı halde yevmiye defterine gider olarak yazılan 6.343,00 TL'nin kooperatif bünyesinden ödenmiş olduğunu, 29.07.2008 tarihinde ... Ticaret'ten alınan 032274 nolu fatura bedeli olan 3.848,21 TL'nin kooperatif tarafından ödendiğini ancak bu malzemelerin kooperatifçe kullanılmadığını, 17.10.2006 tarih ve 05049 numaralı fatura ile alınan ... termosifonun kooperatif ile bir ilgisi olmamasına rağmen bedeli olan 385,00 TL'nin haksız olarak kooperatif kasasından ödendiğinin ve bu şekilde kooperatifin zarara uğratıldığının tespit edildiğini ileri sürerek, sorumluluk davası açılmasına ilişkin 18.07.2010 tarihli genel kurul kararı uyarınca eski yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan davalılardan toplam 38.027,21 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir. Birleşen 2011/119 E. sayılı davada davacı vekili, davacı kooperatifin 2006, 2007, 2008-17.07.2009 tarihleri arasında, yönetim kurulu başkan ve üyeleri olarak görev yapan davalılarca, kooperatif ile yol yapım sözleşmesi yapan ...'a 50.000,00 TL'nin ödenmek üzere kasadan çıkış yapıldığı halde adı geçene ödeme yapılmadığını, 31.12.2008 tarihinde adı geçen şahsa ödenen 142.000,00 TL'nin faturasız gider olarak gösterilerek kooperatifin zarara uğratıldığını, 20.10.2006 tarihinde adı geçenin kooperatife 50.000,00 TL iade şeklinde tahsil gösterilmiş ise de esasen bu meblağın 48.000,00 TL'sinin davalı ... tarafından kredi karşılığı verilen borç ödemesi olduğunu, bu durumda ...'a toplam 240.000,00 TL'nin usulsüz ödendiğini ve kooperatifin zarara uğratıldığını ileri sürerek, bu bedelin usulsüz harcama tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Birleşen 2010/345 E. sayılı davada davacı vekili, davacı kooperatifin 2006, 2007, 2008-17.07.2009 tarihleri arasında, yönetim kurulu başkan ve üyeleri olarak görev yapan davalıların, genel kurullarda alınan kararlar gereği toplanan aidatlardan ödenmesi gereken sigorta prim borçlarını geç ödediğini, bu nedenle...'na faiz ödenmek zorunda kalındığını ileri sürerek, 48.087,78 TL'nin işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Birleşen 2010/385 E. sayılı davada davacı vekili, davacı kooperatifin 2006, 2007, 2008-17.07.2009 tarihleri arasında, yönetim kurulu başkan ve üyeleri olarak görev yapan davalılarca, genel kurul ve yönetim kurulu kararı olmadığı halde 2008 yılında davalı ...'ın oğlu ...'dan 52.000,00 TL alınmış gibi kasaya giriş yapılarak ve adı geçen şahsa usulsüz olarak 21.000,00 TL ödeme yapılarak kooperatifin zarara uğratıldığını ileri sürerek, 21.000,00 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Birleşen 2010/386 E. sayılı davada davacı vekili, davacı kooperatifin 2006, 2007, 2008-17.07.2009 tarihleri arasında, yönetim kurulu başkan ve üyeleri olarak görev yapan davalılarca, genel kurul ve yönetim kurulu kararı olmadığı halde 2006 yılında Ercan Yünlü isimli şahıstan 20.000.00 TL alınmış gibi kasaya giriş yapılarak ve adı geçen şahsa faiziyle birlikte usulsüz olarak 26.179,00 TL ödeme yapılarak kooperatifin zarara uğratıldığını ileri sürerek, 26.179,00 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Birleşen 2010/352 E. sayılı davada davacı vekili, davacı kooperatifin 2006, 2007, 2008-17.07.2009 tarihleri arasında, yönetim kurulu başkan ve üyeleri olarak görev yapan davalılarca, genel kurul kararı gereği kat mülkiyeti tapularının alınması için üyelerden 80,00'er TL toplanmasına rağmen 160 üyenin tapularının alınmadığını, tapu için toplanan paranın da nereye harcandığının anlaşılamadığını ileri sürerek, kooperatifin tapularını alamayan üyeler için ödemek zorunda kaldığı 12.800,00 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Asıl ve birleşen davalarda davalılar ve daha sonra vekili, müvekkillerinin 2006 ve 2007 yıllarına ait genel kurullarda ibra edildiklerini, sadece 2008 yılı genel kurulunda ibra edilmediklerini, davanın yönetim kurulunca açılması gerektiğini, denetim kurulunca dava açılamayacağını, dava konusu harcamalarla ilgili yapılan soruşturmalarda müfettişlerce suç unsuru bulunmadığını ve takipsizlik kararları verildiğini, zamanaşımının dolduğunu, genel kurul kararı alınmadan sorumluluk davası açılamayacağını, yapılan harcamaların kooperatifin ihtiyacına ve yasaya uygun olduğunu savunarak, asıl ve birleşen davaların reddini istemişlerdir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre; 18.07.2010 tarihli genel kurulda eski yönetime ilişkin gider harcamaları genel kurulunun bilgisine sunularak yapılan oylamada ibranın oybirliğiyle reddedilip adli sürecin yürütülmesi için yönetim kuruluna oybirliği ile yetki verildiği, 08.09.2010 tarihinde de denetim kurulu üyeleri tarafından işbu davanın açıldığı, davalıların 2006 Haziran ayı ile 19.07.2009 tarihleri arasında yönetim kurulunda görev yaptıkları, kasa ve bankada yeterli para bulunmasına rağmen... prim borçlarının geç ödenmesi ya da ödenmemesi sonucunda kooperatifin 3.209,74 TL zarara uğratıldığı, geçmiş dönem ... borçlarının yapılandırılarak 25.08.2006 tarihinden itibaren taksitler halinde geçmiş döneme ait gecikme faizleri ile birlikte ödendiği, .../...... borçlarının davalıların görev yaptığı dönem öncesine ait yapılandırılan borca ve gecikme zammına ilişkin olduğunun tahsilat makbuzları içeriğinden anlaşıldığı, ilk tahsilat makbuz tarihinin 25.08.2006 tarihli olduğu, davalıların görev yaptığı döneme ait olmadığının anlaşıldığı, diğer kalemler nedeniyle davacı kooperatifin zarara uğratılmasının sözkonusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, asıl ve birleşen davalarda taraf vekillerince temyiz edilmiştir.1-Asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden ;Asıl ve birleşen davalar, 2006, 2007, 2008, 17.07.2009 tarihleri arasında, davacı kooperatifin yönetim kurulunda görev alan davalıların kooperatife verdikleri zararların tazmini istemine ilişkindir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesi yollaması ile uygulanması gereken, asıl ve birleşen davaların tarihleri itibariyle yürürlükte bulunan, 6762 sayılı ...'nın 340. maddesi atfı ile 309/3. maddesi uyarınca kooperatifin merkezinde dava açılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu madde hükmü, davacı şirkete ya da kooperatife bir seçimlik hak tanımış olup, yetki konusunda seçimlik hakkın tanındığı hallerde 1086 sayılı HUMK'nın 9/1. maddesindeki genel kural gereğince sorumluluk davasının davalıların ikametgahı mahkemesinde de açılması mümkündür. Bu madde hükmü şirketin ya da kooperatifin davacı olduğu (...'nın 341. maddesine dayalı) sorumluluk davaları için de kıyasen uygulanmalıdır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve ortak ile ortaklık, ortak ile ortak arasındaki davalar işin öngörülen HUMK'nın 17. (HMK'nın 14.) maddesindeki kesin yetki kuralı bu davada uygulanamayacaktır. Doktrin (Doç. Dr. ..., Anonim Ortaklıkta Yönetim Kurulu Üyesinin Hukuki Sorumluluğu, 2.Bası, 2001, İstanbul, Sh. 153; Prof. Dr...., Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu, 2.Bası, 2007,...Sh.158, 159, 160) ve Yargıtay uygulaması (Yargıtay 11.HD'nin 24.12.2001 tarih ve 7414 E., 10326 E; 12.11.2009 tarih ve 3719 E., 11775 K; Dairemizin 28.09.2012 tarih ve 4563 E., 5533 K. sayılı ilamı) bu yöndedir. Bu nedenle, davacı kooperatifin merkezi ... olmasına rağmen, davanın HUMK'nın 9. (HMK'nın 7.) madde hükmü uyarınca Dikili'de açılması ve görülmesi doğru olmuştur.6100 sayılı HMK'nın 266/1. maddesi, "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir" hükmünü içermektedir. Aynı Kanun'un 282. maddesinde belirtilen bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı ve hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği yönündeki hüküm,...'nın 281. madde hükmü karşısında hakim bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda, çocuk bahçesindeki gondolun ve oyuncakların boyanması, ...'e yapılan ödemeler gibi taleplerle ilgili tanık dinlenmesi gerektiği,...'na yapılan gecikme faizi ödemeleri ve kat mülkiyeti tapularının alınması için yapılan harcamalar ile ilgili ibraz edilen belgelerin yeterli olmadığı görüşü bildirilmiştir. Bilirkişi raporu, davacı kooperatif vekilinin itirazlarını karşılamadığı gibi, raporun Sulh Ceza Mahkemesi'nde alınan bilirkişi raporu ve bakanlık müfettiş raporuyla çelişkili olduğu, eksik incelemeye dayalı olduğundan hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır.Öte yandan bilirkişi rapor ve ek raporunda, davalıların...prim borçlarının zamanında ödenmemesi nedeniyle ödenmek zorunda kalınan 3.209,74 TL faizden sorumlu oldukları görüşü bildirilmiş olup, mahkemece hükmün gerekçesinde de bu husus .../...belirtilmiştir. Mahkemece, davalıların Haziran 2006 ayı ile 19.07.2009 tarihleri arasında görev yaptığı kabul edilmesine ve ilk tahsilat makbuzunun 25.08.2006 tarihli olduğunun belirtilmesine rağmen, çelişkili olarak... borçlarının davalıların görev yaptığı dönem öncesine ait yapılandırılan borca ve gecikme zamanına ilişkin olduğunun tahsilat makbuzları içeriğinden anlaşıldığı, davalıların görev yaptığı döneme ait olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davalıların bu kalem alacak yönünden sorumlu olmadıkları sonucuna varılarak hüküm kurulmuştur.Diğer yandan, davacı vekilince 08.02.2013 tarihli keşife tanıklarının isimleri bildirilerek duruşmada dinletecekleri açıklanmış, mahkemece de davacı tanıklarının duruşmada dinlenmesine karar verilmiştir. Davacı vekilince, bilirkişi ek raporunun sunulmasından sonra 17.09.2013 ve 26.11.2013 tarihli duruşmalarda tanıkların dinlenmesi talep edilmesine rağmen, mahkemece bu konuda herhangi bir karar oluşturulmaksızın, davacı tanıkları dinlenmeden hüküm kurulmuştur.Bu durumda mahkemece, bilirkişi rapor ve ek raporunun uyuşmazlığın esasının çözümünde yeter derecede kanaat verici olmadığı kabul edilerek, davacı vekiline tanıklarının isim ve adreslerini ve davetiye masrafı ile tanıklık ücretini yatırması için kesin süre verilerek, kesin sürede işlem yapılması halinde davacı tanıklarının dinlenmesi, bilirkişi ek raporunda eksik olduğu ileri sürülen bilgi ve belgelerin davacı kooperatiften istenmesi, gerekirse mahallinde keşif ve inceleme yapılarak ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ve tarafların itirazlarını karşılar nitelikte ve gerek Sulh Ceza Mahkemesinde alınan rapor gerekse de Bakanlık müfettişince sunulan rapora da katılma ve ayrılma sebeplerini açıklayan, ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yetersiz ve çelişkili bilirkişi ek raporuna dayanılarak yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ayrıca, asıl ve birleşen davalar birbirinden bağımsız olduğundan mahkemece, gerekçeli karar başlığında asıl ve birleşen davalarda davacı ve davalı tarafın ayrı ayrı gösterilmesi, asıl ve birleşen her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, gerekçeli karar başlığında birleşen davaların gösterilmemesi, hüküm fıkrasında birleşen davalar ile ilgili hüküm kurulmamış olması 6100 sayılı ...'nın 297/1-b ve 297/2. maddesine aykırı olmuştur.2-Bozma nedenine göre, asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin diğer, asıl ve birleşen davalarda davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl ve birleşen davalarda davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin diğer, asıl ve birleşen davalarda davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27 .03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.