Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2030 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4917 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu ...'nun 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanun'un 19. maddesiyle ...’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için 18.563,00 TL'dir.Temyize konu 23.10.2013 tarihli kararda kabul edilen miktarın 10.000,00 TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi iken 18.02.2008 tarihli ihtarnamesi ile üyelikten ayrıldığını, müvekkilinin üyelikten ayrıldığı yılın bilançosunun onaylandığını, aradan bir yıl süre geçtiğini, böylece müvekkilinin alacağının muaccel hale geldiğini, davalı kooperatifin müvekkili yerine bir başka kişiyi üye olarak kaydettiğini, davalı kooperatifin ayrılan üyelere yapılacak ödemenin üç yıl süre ile ertelenmesi hususunda karar aldığını, ancak kararın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kooperatifin ödeme güçlüğü içinde bulunmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL çıkma payı alacağının faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının 31.12.2004 tarihinde 167 numaralı üyeden 220 numaralı hisseyi devralarak muvazaalı bir şekilde üye olduğunu, istifa tarihine kadar da aidat ödemesi yapmadığını, müvekkili kooperatifin eski yönetiminin dava dışı yüklenici firma ile işbirliği yapıp aralarında davacının da bulunduğu bir kısım kişileri hileli işlemler neticesinde alacaklı olarak göstermek istediğini, eski yöneticiler hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayette bulunduklarını, ayrıca eski yöneticiler hakkında alacak davası açıldığını, davacının ve dava dışı bazı üyelerin ödemelerini senet karşılığı yaptıklarını ve bu senetlerin de yapılan iş karşılığı dava dışı yüklenici firmaya verildiğinin iddia edildiğini, oysa ki aidatların senet karşılığı yapılacağı hususunda genel kurul kararı bulunmadığını, bu nedenle davacının müvekkilinden herhangi bir hak ve alacağının da bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı kooperatif vekilince temyizi üzerine, Dairemizin 28.06.2012 tarih ve 2011/4960 E., 2012/4390 K. sayılı ilamıyla, davacının istifa ettiği 2008 yılına ilişkin bilançoyu 2009 yılında tasdik eden genel kurulda ertelemeye ilişkin bir karar alınıp alınmadığı, alınmış ise bu genel kurul tarihi itibari ile ayrılan tüm ortaklara yapılacak ödemelerin bu tarih itibariyle kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği, davacının istifasından sonra, kooperatife çok sayıda ortak alındığından, alınan ortakların doğrudan davacının ortaklık payı yerine alınıp alınmadığı üzerinde durulması, davacının ortaklık payının yerine ortak alınmış ise, anasözleşmenin 15/2. .../...maddesi uyarınca çıkma payının davacıya derhal ödenmesi gerektiğinden erteleme kararından davalının yararlanamayacağı, davacının payı yerine yeni ortak alınmamış, yani davacının payı dışında boş olan üyelik paylarının biri yerine yeni üye alınmış olsa bile, yeni ortaklardan alınan aidat ve gelirlerle kooperatifin mali durumunda değişiklik olup olmadığı ve kooperatifin mevcudiyetinin tehlikede olup olmadığı hususlarının bilirkişi raporu alınarak değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek, bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının davalı kooperatiften 18.02.2008 tarihi itibariyle ayrıldığı, kooperatif genel kurulunun 05.04.2009 tarihinde yapıldığı, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği nedeniyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine dair bir kararın alınmadığı, dolayısıyla davacının giderler mahsup edildikten sonra 93.200,00 TL'lik alacağının 06.05.2012 tarihinde muaccel hale geldiği, davacı ile birlikte ayrılan 46 üyenin tamamının yerine değişik tarihlerde yeni üye alındığı, ancak davacı yerine hangi tarihte yeni üye alındığının tespitinin mümkün olmadığı, özellikle, 05.04.2009 tarihli genel kurulda ertelemeye ilişkin bir karar alınmadığından davacının alacağının 1163 sayılı Kanun'un 17. ve kooperatif anasözleşmesinin 15. maddeleri gereğince 06.05.2009 tarihinde muaccel olduğu gerekçesiyle, taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile, 10.000,00 TL'nin 06.05.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.11.01.2010 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığında 04.11.2012 olarak yazılması doğru görülmemiş ise de, ...'nın 304. maddesi uyarınca tarafların başvurusu üzerine veya re'sen her zaman düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğinde kabul edilmiştir.Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine ve özellikle temyiz edenin sıfatına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 27.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.