Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2004 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8749 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Samsun 1. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 12/12/2012NUMARASI : 2011/220-2012/460Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkiline konut verilmemesi nedeniyle açılan kısmi tazminat davasının kabulüne karar verildiğini, anılan kararın kesinleştiğini, bakiye alacağının bulunduğunu ileri sürerek, 93.000,00 TL tazminat ile başka kişiye teslim nedeniyle 1,00 TL ecrimisil alacağının tahsiline kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, iddialarla ilgili açılan davanın kabul edilerek kesinleştiğini, kesin hüküm bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacıya ortaklığı nedeniyle konut verilmediği, ödemesi gereken tüm aidatları ödediği, normal ödeme yapan ortağın kazancının 71.519,30 TL olduğu, ecrimisil alacağı isteminin kısmi davada reddine karar verilerek kesinleştiği, konut verilmemesi nedeniyle bu davada 7.000,00 TL'ye hükmedildiği, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 64.519,30 TL'nin tahsiline kısmen kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 19.04.2011 tarih ve 2009/5465 E, 2011/4633 K. sayılı ilamıyla temyize konu eldeki davanın bakiye tazminat alacağı için açıldığı, mahkemece, taraflar arasında görülen ve kesinleşen dosyadaki rapora itibar edilerek yazılı gerekçe ile hüküm kurulduğu ancak, davalı vekilinin, hükme esas olarak alınan bu rapora, kısmi dava aşamasında konutların dava tarihi itibariyle değerinin tespitinin hali hazır şekliyle yapılamayacağı, kaba inşaat haliyle ortaklara teslim edildiği, ödemeleri karşılığının bu olduğu, ince işlerinin ortaklarca yapıldığı, dava tarihi itibariyle konut değerinin fazla hesaplandığı gerekçeleriyle itiraz ettiği, kararda da talep olunan ve hüküm altına alınan tazminatın miktarı ile bu yönde araştırmanın sonuca etkili olmayacağından bahisle itirazın dikkate alınmadığının açıklandığı, tazminat miktarı bakımından kısmi davada alınan bilirkişi raporunun, bakiye alacak için tarafları bağlamayacağı, davalı vekilinin bu rapora yaptığı itirazın da istenilen tazminatın miktarının düşük olması nedeniyle araştırılmadığı, temyize konu eldeki davada da kısmi davada aldırılan ve hükme temel teşkil eden bu raporun davalı tarafından kabul edilmediği, bu durum karşısında, tüm aidatlarını zamanında ödeyen ortaklara konutlarının hangi halde teslim edildiği yönünde taraflara kanıt sunma imkanı tanınıp, bu yönün açıklığa kavuşturulması ve ilk dava tarihi itibariyle gerçek değeri tespit ettirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek, bozulmuştur.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 11.05.2012 tarihli bilirkişi raporu uyarınca, belirlenen şekilde yapılan hesapta, davacının alacak miktarının 34.079,70 TL olduğunun açıkça anlaşıldığı, mahkemenin 2006/186 E, 2007/262 K. sayılı ilamında taleple bağlı kalınarak hükmedilen 7.000,00 TL düşüldükten sonra, davacının tazmini gereken alacak miktarının 27.079,70 TL olduğunun açıkça anlaşıldığı ve bu miktar üzerinden hüküm kurulması gerektiği, ecrimisil talebi açısından yapılan incelemede ise, bu talebin mahkemenin kesinleşen 2006/186 E. 2007/262 K. sayılı ilamı ile reddedildiği ve ayrıca bozma kapsamında bulunmadığından, bu talebin kesin hüküm nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile 27.079,70 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, kendisine konut tahsis edilmeyen kooperatif ortağının tazminat istemine ilişkindir. Normal ödemesini yapıp konut sahibi olan üyelerle eşit miktarda ödemesi bulunduğu tespit edilen, diğer anlatımla eksik ödemesi bulunmadığı belirlenen, ancak kendisine konut tahsis ve teslimi yapılamayan ortağın ödemesi eksik olmayan diğer üyelere verilen emsal bir konutun dava tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebileceğinin kabulü gerekir. Eksik ödemesi olan bir üyenin konut karşılığı tazminat alacağının hesaplanma şekli dairemizin yerleşik uygulamalarında aşağıdaki gibi formüle edilmiştir:a- Önce, ortaklara tahsis edilen konut veya işyerinin dava tarihi itibariyle rayiç değeri saptanmalıdır.b- Davalı kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin, ödeme yaptıkları tarihler itibariyle toplam ödemeleri dava tarihine kadar (Toptan Eşya Fiyat Endeksi Artış ortalama rakamları esas alınarak) taşınarak, güncel değeri bulunmalıdır. c- Bundan sonra, yukarıda (a) bendinde bulunan değerden (b) bendinde bulunan değer çıkarılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın, bu ödemelerine karşı ne miktarda yararlanma elde ettiği ortaya çıkarılmalıdır.d- Bunu takiben, davacı eksik ödeme yapan ortağın ödentileri (b) bendinde ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı da güncelleştirilmelidir.e- Bu hesaplamalardan sonra, normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın yukarıda (b) bendinde bulunan ödemelerinin güncel değeri karşılığı, yine yukarıda (c) bendinde bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre, davacının (d) bendindeki eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yarar sağlaması gerektiği, orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani sonuç olarak, (d) bendinde bulunan miktar, (c) bendinde bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan miktarın (b) bendinde bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktara (d) bendinde bulunan davacı ödemelerinin güncel değerinin ilave edilmesi sonucu bulunacak miktar, davacı ortağın bu davada kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar miktarını belirleyecek ve mahkemece (talep miktarı aşılmadan) bu miktara hükmedilecektir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 19.04.2011 tarih ve 2009/5465 E, 2011/4633 K. sayılı bozma ilamında, tüm aidatlarını zamanında ödeyen ortaklara konutların nasıl teslim edildiği araştırılıp, ilk dava tarihi itibariyle gerçek değeri tespit ettirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği hususu belirtilmiştir. İlk davada rapor sunan bilirkişi kurulunca, ilk dava tarihi itibariyle dava konusu bağımsız bölümün değeri 100.000,00 TL olarak belirlendiği halde, bozma kararı sonrası alınan raporda değerinin 80.000,00 TL olduğu görüşü bildirilmiştir. Davacının, kooperatifin normal ödemesini yapan bir üyesinden daha fazla aidat ödemiş olduğu belirlendiğine göre, bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle rayiç değeri 80.000,00 TL olarak esas alınsa dahi, davacıya teslim edilmiş olduğu haldeki yüzdesi olan %78,20 oranına karşılık gelen 62.560,00 TL'den ilk davada kabul edilen 7.000,00 TL düşüldüğünde bakiye 55.5660,00 TL'yi davacının işbu davada hak etmiş olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla, uyulan bozma ilamı uyarınca kesinleşen hesaplama yöntemi dışına çıkılarak, farklı bir yönteme göre hesaplama yapılması doğru olmamıştır. Bu durumda, bilirkişi kurulunca belirlenen taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri, ilk davadaki rapor ve bozma sonrası alınan raporda çelişkili ise de, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde müvekkiline 42.720,00 TL hükmedilmesi gerektiğini belirterek, talebini sınırlandırmış olduğu da dikkate alınarak, çelişkinin giderilmesi için rapor alınmasına gerek kalmaksızın, 42.720,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.