Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1987 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9329 - Esas Yıl 2015





İcra Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Şikayetçi vekili, İzmir 23. İcra Müdürlüğü'nün 2011/1996 E. sayılı dosyasında düzenlenen 25.07.2014 tarihli sıra cetvelinin hatalı ve yanlış olduğunu, dosyadan satılarak paraya çevrilen bağımsız bölüm üzerinde müvekkili banka lehine tesisli ipotek alacağından dolayı satış bedelinden ipotek alacaklarını karşılamayan 130.494,36 TL bedelin kendilerine ödenmesine karar verildiğini, ihalenin feshi davası nedeniyle İİK'nın 134/5 maddesi gereği elde edilen nema gelirinin ise satışı yapan 2011/1996 E. sayılı dosyaya ödenmesine karar verildiğini, oysa nema gelirinin satış bedelinden olduğu ve ipotek alacakları nedeniyle müvekkili banka dosyasına ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, 25.07.2014 tarihli sıra cetvelinin iptalini talep ve şikayet etmiştir.Mahkemece, şikayet dilekçesi tebliğe çıkarılmadan ve duruşma açılmadan iddia, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, İİK'nın 277. ve devamı maddelerinin tasarrufun iptali davası açan ve davasında haklı çıkan alacaklılara verdiği yasal olanaklar dikkate alındığında satış bedelinden öncelikle tasarrufun iptali davası açan 2011/1996 E. sayılı dosya alacaklısının satış tarihi itibari ile hesaplanan alcağının istifade etmesi ve artan satış bedelinin yeni malik borçlarından dolayı tapu kaydına ipotek ve haciz işlenilen alacaklılara dağıtımının yapılması gerektiği belirtilerek, şikayetin kabulü ile 25.07.2014 tarihli sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Şikayet, 25.07.2014 tarihli sıra cetveline itiraza ilişkindir.Bir sıra cetveli için muhtelif alacaklılar tarafından farklı tarihlerde, farklı alacaklılara husumet yöneltilerek şikayette bulunulmuş olsa dahi, tüm şikayetlerin birlikte incelenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde tek bir kararla sonuçlandırılması; birbiriyle çelişik hükümlerin engellenmesi gereğinden, bir dosyada verilen kararın diğer dosyanın sonucunu etkileme olasılığından ve sıra cetveline ilişkin özel usul hükümlerinden kaynaklanan bir zorunluluktur. Aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması, kararların infazında da şüphe ve tereddütlere neden olarak uyuşmazlıkların uzun süre devam etmesi ihtimali doğurabilir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 14.02.1992 tarih ve 1991/3 E, 1992/2 K sayılı kararında, bir yargı çevresinde aynı düzeyde bulunan birden fazla mahkemenin, davaların birleştirilmesi açısından aynı mahkeme sayılacağı belirtilmiştir. Somut olayda, aynı sıra cetveline ilişkin Mahkeme'nin 2014/464 Esas sayısı ile kayıtlı şikayette, şikayetçi M.. K.. tarafından şikayet olunan Bankası A.Ş. hasım .../...S.2.gösterilerek şikayette bulunulduğu, mahkemece her iki şikayetle ilgili yargılamanın ayrı ayrı yapılarak, birbirini takip eden karar numaraları ile karar verildiği anlaşılmış olup, mahkemece her iki dosyanın HMK'nın 166/4 maddesi uyarınca birbiri ile bağlantılı olduğunun kabulü ile, önce esas kaydı yapılan dosya üzerinde 166/1. maddesi uyarınca işbu davanın birleştirilmesi gerekirken, her iki dosyada ayrı ayrı yargılama yapılarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.2-Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.3-Kabule göre, Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa'nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6, 1982 Anayasası'nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 27. maddesinde, adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş, bu hakkın, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirme yapmasını da içerdiği belirtilmiştir.İİK'nın 18/3 ncü maddesinde, "Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir." hükmüne yer verilmiştir. Kanunda açıklık bulunmayan hallerde, duruşma yapılıp yapılmayacağı hakimin takdirine bırakılmış ise de; öngörülen takdir hakkı mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre değerlendirilmesi gereken bir takdir hakkıdır. Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde bu takdir hakkının duruşma yapılarak kullanılması kanunun amacına uygun düşer. Mahkemenin takdirine göre duruşma açılmasının gerekli görüldüğü hallerde ilgililerin duruşmaya çağrılması yasal bir gerekliliktir. Şikayet sonunda hakları haleldar olabilecek alacaklıların savunma haklarını kullanabilmeleri ve adalet dengesinin sağlanabilmesi bakımından takdir hakkı, duruşma açılması yönünde kullanılmalıdır.Bu durumda, mahkemece, şikayet tarihinde yürürlükte olan HMK'nın basit yargılama usulüne ilişkin 316. vd. madde hükümleri uyarınca yargılamanın yürütülmesi, şikayet olunana şikayet dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilip, taraf teşkilinin sağlanması; İİK'nın 18. maddesi uyarınca duruşma açılması, tahkikatın duruşmalı olarak yapılması gerekirken, şikayet olunana şikayet dilekçesi tebliğ edilmeksizin dosya üzerinden yargılama yapılarak karar verilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, 6100 sayılı HMK'nın 297/1-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2. fıkrada ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiştir. Anılan 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. HMK'nın 297/2. maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir. Mahkeme kararının gerekçe bölümü ile hüküm sonucunun çelişkili olması, mahkeme kararlarının tereddüt doğurmayacak şekilde açık olması kuralına aykırılık oluşturur.Bu durumda mahkemece, hükmün gerekçe bölümünde taşınmazın satış bedelinden öncelikle iptal davası açan İzmir 23. İcra Müdürlüğü'nün 2011/1996 Esas sayılı dosyası .../...alacaklısı M.. K..'nın yararlanması, artan bedel bulunması halinde yeni malike verilmesi gereken satış bedelinin, yeni malikin borçlarından dolayı ipotek, haciz vb. kayıt koyan alacaklılara dağıtımının yapılması gerektiği belirtilmesine rağmen sıra cetvelinde de şikayet konusu nema gelirinin şikayet olunana ayrılmış olduğu gözden kaçırılarak gerekçe ile çelişecek şekilde şikayetin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.