MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili ile ... Belediye Başkanlığı arasında imzalanan 12.06.2009 tarihli “... Tesisinin Kurularak Toplama ve İşletme Hakkının Kiraya Verilmesi İşine Ait Devir Sözleşmesi” uyarınca müvekkillerinin,... Kontrolü Yönetmeliği kapsamında, kentteki tüm tıbbi atıkların taşınması ve sterilize edilerek bertaraf edilmesi işini yüklendiğini, bu bağlamda davalı şirkete tıbbi atıkların taşınması için verilen hizmet karşılığında düzenlenen 9.646,50 TL bedelli faturaya yönelik itirazın yasal 8 günlük süre içinde yapılmadığını, davalı ile müvekkilleri arasında düzenlenen 05.02.2010 tarihli “Hesap Mutabakatı”nda davalının itiraz ettiği 29.01.2010 tarihli faturanın da dahil olduğunu, bu mutabakatta “31.01.2010 tarihi itibari ile davalının 19.964,70 TL borç bakiyesinin bulunduğunun” karara bağlandığını ve mutabakatın imzalandığını ileri sürerek, mutabakat belgesinden ve faturalardan doğan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, atık maddelerle ilgili ödenecek miktar konusunda tarafların sözlü olarak anlaştıklarını, bu miktarın da 1.500,00 ile 2.000,00 TL arasında değiştiğini, formlardaki miktarların ve fatura rakamlarının yüksek gösterildiğini, takip öncesine ilişkin faiz istenemeyeceğini, ödeme yapılıp yapılmadığının da araştırılması gerektiğini belirterek, davanın reddine ve %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 20.03.2013 tarih ve 468 E., 4857 K. sayılı ilamıyla; ''mahkemece 31.01.2010 tarihli hesap mutabakat belgesi gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de davalı vekilinin mutabakat altındaki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını savunmuş olması nedeniyle imzanın davalı şirketi temsile yetkili kişiye ait olup olmadığı hususu araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği'' belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; 9.646,50 TL'lik fatura dışındaki faturalardan dolayı uyuşmazlık bulunmadığı, davalının bu faturaya yönelik itirazının, aradaki sözlü anlaşmada belirlenen ücret gereğince istemde bulunulmamasına yönelik olduğu, davalı vekilinın, aynı itirazı mahkemenin 2010/494 E. sayılı dava dosyasında da ileri sürdüğü ve bu dosyada davalının, 26.02.2010 ila 31.05.2010 tarihleri arasında atık taşıma bedeli olarak düzenlenen faturalara dayalı icra takibine itirazının incelendiği, sözlü anlaşmanın bozulduğu ve daha yüksek bedelli fatura düzenlendiği yönündeki iddianın kabul edilmediği, bu dönemden 31.12.2010 tarihine kadar düzenlenen faturalara itiraz edilmemesi dikkate alınarak itirazın kabul görmediğine dair kararın kesinleştiği, böylece, taraflar arasında atıkların daha ucuz taşınması konusunda sözlü anlaşma bulunduğu yönündeki savunmanın kanıtlanmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1- Dava, İİK'nın 67. maddesine dayalı itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. İtirazın iptali davaları, davanın özelliği gereği itiraza uğrayan takibe sıkı sıkıya bağlıdır. Takip talepnamesinde yazılı alacağın dayanağının, uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tabidir.Somut olayda takip talebinde tahsili istenen alacak 29.01.2010 tarihli ve 9.646,50 TL bedelli fatura ile 31.01.2010 tarihli 19.964,70 TL bedelli hesap mutabakat belgesine dayalı olup, asıl alacak miktarı 19.964,70 TL olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla ihtilafın, bu belgeler esas alınarak incelenmesi gereklidir. Nitekim, yukarıda zikredilen bozma ilamında; 31.01.2010 tarihli hesap mutabakat belgesi altındaki imzaya itirazda bulunulduğundan, davalının bu savunması kapsamında araştırma yapılması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla, davalı yararına usuli kazanılmış hak doğduğu gibi uyulan bozma ilamı gereği inceleme yapılarak hüküm kurulması zorunlu bulunmaktadır. Ne var ki mahkemece, bu yönde bir inceleme yapılmaksızın, başka gerekçelerle hüküm tesisi yoluna gidilmiştir. Izah edilen bu durum usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.