MAHKEMESİ : Batman 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/01/2012NUMARASI : 2006/4-2012/60Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, davacı yüklenicinin inşaatı yaptığını, ancak davalı arsa sahibinin davacıya isabet eden bağımsız bölümlerin devrini yapmadığını ileri sürerek, dava konusu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini, mümkün değilse bedellerinin tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının taleplerinin daha önceden görülen ve kesinleşen başka davalarda değerlendirilerek hükme bağlandığı, davacının talep edebileceği bağımsız bölüm bulunmadığı, davacının yaptığı dairelerin ve dükkanların aidat toplanarak satıldığı, imalatları eksik bıraktığı, yaptığı imalat bedelinin ödendiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, yukarıda belirtilen gerekçe ile hüküm kurulmuş ise de, karar eksik incelemeye dayalı olup, denetime elverişli de değildir. Mahkeme, dava konusu edilen bağımsız bölümlerin daha önceden açılan davalarda verilen hükümlerle hak sahipleri adına tescil edildiğini benimseyerek davanın reddine karar vermiştir.Oysa ki, sözleşme konusu yapıda dosyadaki kat irtifak tapusuna göre A blokta 6 adet dükkan, 15 adet daire; B blokta ise, 4 adet dükkan, 15 adet daire olmak üzere toplam 40 adet bağımsız bölüm bulunmaktadır. Yine, dosya kapsamındaki Batman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/802 esas sayılı, üçüncü kişilerce, mevcut davanın tarafları olan yüklenici ve arsa sahibi aleyhine açılan davada, 18 adet dairenin tesciline karar verilmiş olduğu ve kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Sözü edilen dava dosyasına konu olmayan, diğer bağımsız bölümlerin ise, ne suretle mevcut tapu malikleri adına intikal ettiği, dayanağı belgeler, tapu kayıtları, akit tabloları getirtilip ve varsa başka mahkeme kararı olup olmadığı taraflardan sorulup, tespit edilerek celbi sağlanmış değildir.Yine davacı tarafça, dava konusu edilen dairelerin numaraları bildirilmiş ise de, talep konusu ettiği dükkanların hangileri olduğu hususunda davacıya açıklama yaptırılmamıştır.Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, davacı tarafa sorularak, dava konusu edilen dükkanların hangileri olduğu tespit edildikten sonra, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin esas itibariyle 21.12.1998 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve 13.05.2002 günlü protokole dayandığı gözden kaçırılmadan ve bu sözleşmelerin hükümleri dikkate alınarak, dava konusu dairelerin ve dükkanların kime isabet etmesi gerektiğinin araştırılması, davacı yana isabet ettiğinin anlaşılması halinde ise tescillerini talebe hak kazanıp kazanmadığı hususu üzerinde durularak, sonucuna uygun bir karar verilmesinden ibarettir.Karar yerinde dava konusu edilen bağımsız bölümlerin her birinin hangi hukuki sebebe dayalı olarak aidiyetinin belirlendiği ve ilgilisi adına tescil edildiği somut olarak gösterilmeden, davacının tüm bağımsız bölümlere ilişkin haklarını daha önceden açılan davalarda aldığından bahisle, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile davanın reddine dair hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.