Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1934 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11143 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki sözleşmenin feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacılar vekili davalı ile müvekkilleri arasında ... Noterliğinin 23/5/2011 tarih 17953 nolu ve 18/01/2012 tarih 2320 yevmiye nolu kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin imzalandığını, sözleşmenin 3. maddesine göre imar edilecek dairelerin % 50 oranında paylaşılacağını, fakat hesaplamanın nasıl yapılacağının belirlenmediğini, sözleşmenin 4. Maddesinde devir yasağının mevcut olduğunu buna rağmen davalı şirketin sözleşmeyi muvazaalı bir şekilde başka bir şirkete devretmek istediğini, sözleşmenin 7. maddesinde işin süresinin ve inşaat süresinin muğlak olarak düzenlendiğini, sözleşmenin müvekkilleri bakımından çekilmez kabul edilmez ve belirsiz olduğunu ileri sürerek sözleşmenin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece dosya kapsamına göre: davanın davacıların davalı yüklenici ile aralarındaki düzenlenmiş bulunan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine ilişkin olduğu, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu 28/5/2014 tarihine yürürlüğe girdiği, bu kanunun 3. maddesinin bendinde mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişilerinin de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlar ile hareket eden veya onun adına ya da hesabının hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşmenin ve hukuki işlemin tüketici işlemi olarak sayıldığı, 6502 Sayılı Kanunun 73. maddesi gereğince bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağının öngörüldüğü bu nedenlerle taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamında kaldığı gerekçesiyle, dosya üzerinden görevsizlik karar verilmiştirKararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.1- Dava, gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi talebine ilişkindir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı kanunun 3. maddesi (I) bendinde "gerçek veya tüzel kişilerle tüketiciler arasında kurulan eser sözleşmelerini tüketici işlemi kapsamına almıştır. Kanunun 73/1. maddesi ise tüketici işlemlerinden doğan davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirlenmiştir.6502 sayılı kanunun 3. maddesi gerekçesinde eser sözleşmelerinin kanun kapsamına alınmasına herhangi bir açıklama getirilmemiştir. Ancak kanunun sistematiği nazara alındığında kanunda zikredilen eser sözleşmelerinden kastın; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Arsa payı karışlığı inşaat sözleşmeleri 818 sayılı B.K.'nun 155 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanununun 3/k maddesindeki tüketici tanımına uymadığı anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç kullanmak için konut edinmek değil arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 6502 sayılı yasada tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu nazara alındığında 6502 sayılı Kanunda kanun koyucunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği, arsa karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığının kabulü gerekir.Bu durumda eldeki davada uyuşmazlık 6502 sayılı Kanuna göre tüketici mahkemelerinde değil genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2- Kabule göre de, karar tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, HMK'nın 114/1-c ve115/2 madde hükümleri gereğince anılan yasal düzenleme gözönünde bulundurularak, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK'nın göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak hüküm fıkrasında "mahkememizin görevsizliğine" ibarelerine yer verilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.