Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1901 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7645 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasında görülen itirazın iptali davası sonucunda verilen hükmün değişik gerekçe ile onanmasına ilişkin Dairemizin 05.05.2014 gün ve 867 Esas, 3441 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.- KARAR -Davacı vekili, müvekkili arsa sahibi ile davalı yüklenici kooperatif arasında 16.07.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede akde aykırı davranan tarafın diğer tarafa 50.000,00 TL tazminat ödemesinin kararlaştırıldığını, davalının inşaatı süresinde başlatmadığını ve akde muhalefet ettiğini, 50.000,00 TL'lik tazminatın ödenmesi için başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini, şimdilik 10.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının dayandığı sözleşmenin adi yazılı şekilde düzenlendiği için geçerli olmadığını, taleplerinin de yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 13.07.2012 tarih ve 2227 E, 4932 K. sayılı ilamıyla, yanlar arasında adi yazılı şekilde düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi tapuda pay devrini de içerdiğinden TMK'nın 634, BK'nın 213, Noterlik Kanunu'nun 60 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri gereğince geçerli hale gelebilmesi için resmi şekilde yapılmasının gerekli olduğu, sözleşme bu nedenle geçersiz ise de inşaatın ikmal edilmesi veya bu sözleşmeye güvenerek öncesinde veya sonrasında tapuda pay devri yapılması halinde geçersizlik iddiasının ileri sürülmesinin iyiniyet kurallarına aykırı kabul edildiği, (... 30.09.1988 T, 1987/2 E 1988/2 K. sayılı kararı) dosya kapsamından davacının taşınmazını davalı kooperatife tapuda yapılan 09.07.2009 tarihli satış işlemiyle devrettiğinin anlaşıldığı, bu itibarla artık sözleşmenin geçersiz olduğunun ileri sürülmesinin TMK'nın 2. maddesindeki iyiniyet kuralarına aykırı olduğu, bunun yanında davacının, itirazın iptali istemine dayanak yaptığı icra takibinde 50.000,00 TL asıl alacak için takibe geçtiği halde, dava dilekçesinde 10.000,00 TL üzerinden itirazın iptalini ve alacağın tahsilini talep ettiği, mahkemece, bu hususun davacıya açıklattırılıp davasının alacak mı, itirazın iptali davası mı olduğu sorulup, deliller de değerlendirilerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, dinlenen tanık beyanları ve davalı kooperatif yönetiminin açıklamasına göre anılan sözleşme hükümlerinin bir kısmının yerine gelmediğinin açıkça kabul edildiği, tanık anlatımlarında sözleşmede yer alan ve özellikle davacı beyanında da ifade edildiği üzere sözleşmenin C bendinde kararlaştırılan satış şartları bölümünün 9, 10 ve 11. bentlerine uyulmadığının açıkça anlaşıldığı, bu nedenle F bendinde yer alan taraflardan her hangi birinin bu sözleşme hükümlerinden birine uymadığı takdirde cezai şart ödeyeceğine ilişkin hükmün şartlarının .../...gerçekleştiği, davacının bu sözleşme ile birlikte hükümlerine uyulmadığından dolayı davalı kooperatiften cezai şart talep edebileceği sonucuna varıldığı, cezai şartın TBK'nın 179. maddesinde düzenlendiği, cezai şartın öngörülmesi durumunda cezai şartın fahiş olması durumunun somut olaya göre incelenerek değerlendirileceği, gerekirse hakim tarafından cezai şartın indiriminin söz konusu olacağı, davacının cezai şart ödenmesi yönündeki talebinin BK'nın 179. maddesinde öngörülen şartlar oluştuğundan yerinde görüldüğü, cezai şart taraflar arasında 50.000,00 TL olarak öngörülse ve icra takibinde 50.000,00 TL olarak takip yapılsa da davacının dava dilekçesini 10.000,00 TL üzerinden açtığı, mahkemece 50.000,00 TL cezai şartın fahiş olup olmadığının bu nedenle değerlendirilmediği, çünkü davacının zaten kendisince değerlendirme yaparak cezai şartın 10.000,00 TL'si yönünden talepte bulunduğu, 10.000,00 TL'nin ise somut olaya uygun olarak kabul edildiği, dava konusu edilen sözleşme kapsamında davalı kooperatifin edimini yerine getirmesi ve sözleşme hükümlerinden öngörülen ihlâllerin sonuca etkisi birlikte değerlendirildiğinde esasında mevcut istenen miktarın uygun olduğunun da görüldüğü, mahkemece bu incelemeye girmeden taleple bağlı kalmak suretiyle değerlendirme yapıldığı, davalı kooperatifin istenen 10.000,00 TL cezai şartın ödenmiş olduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile itirazın iptali ile takibin taleple bağlı kalınarak 10.000,00 asıl alacak üzerinden devamına dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 05.05.2014 tarih ve 867 E., 3441 K. sayılı ilamıyla, taraflar arasındaki sözleşmenin F/2. bendinde yer alan hüküm maktu olarak belirlenmiş ihlâl tazminatı ise de, taraflarca bu hükmün cezai şart olarak kararlaştırıldığının, iddia ve savunmadan anlaşılmakta olup, mahkemece de bu hükmün cezai şart olarak nitelendirilmesinin doğru olduğu, bu hükümde cezai şartın sözleşme hükümlerine ayrı ayrı aykırılık halinde bölünmesi öngörülmemiş olup, sözleşmenin herhangi bir hükmüne uyulmaması halinde cezai şartın tamamının ödeneceğinin kararlaştırıldığı, mahkemece, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan BK'nın 161/son maddesinin tenkis görevini hakime yüklemiş olduğu ve tarafların tacir olmadığı gözetilerek, cezai şartın fahiş olup olmadığının mutlaka tartışılması ve gerektiğinde indirim yapılması ve taleple bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekirken, tenkis hususunun somut olayda taleple bağlı kalınması gerektiğinden bahisle tartışılmaması doğru olmamış ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK'nın 438/son maddesi gereğince değişik gerekçe ile onanması gerektiği belirtilerek, onanmıştır.Taraf vekilleri, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.1-Davalı vekilinin karar düzeltme istemi yönünden; 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK’nın 440/3-I maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanun'un 19. maddesiyle HUMK’ya eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2014 yılı için 11.530,00 TL'dir.Davacı vekili, toplam 50.764,38 alacağın tahsili için yapılan takibe vaki itirazın 10.000,00 TL yönünden iptalini istemiş, mahkemece davanın tam kabulü ile 10.000,00 TL üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce verilen 05.05.2014 tarihli onama kararına karşı davalı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. HUMK’nın değişik 440/III-1.maddesindeki karar düzeltme ile ilgili parasal sınırın altında olan davalara ait hükümlerin onanmasına veya bozulmasına ilişkin Yargıtay kararları hakkında karar düzeltme yoluna başvurulamaz. Karar düzeltme istemine konu miktar, davalı yönünden 10.000,00 TL olup, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddi gerekmektedir.2-Davacı vekilinin karar düzeltme istemine gelince; Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme istemlerinin REDDİNE, 5,20 TL harç ve takdiren 251,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyen davacıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, davalıdan alınan karar düzeltme peşin harcının istek halinde iadesine, 24.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.