Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1892 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 339 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi larak verilen hükmün süresi içinde müdahiller... Tic. A.Ş. vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, 1997 yılından bu yana ev gereçleri, gıda, doğalgaz ve inşaat işleriyle iştigal eden davacı şirketin 2008 yılında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle aktiflerinin borçlarını karşılayamaz duruma düştüğünü, iyileştirme projesinin uygulanması durumunda borca batıklıktan kurtulabileceğini ileri sürerek, davacı şirketin iflasının birer yıllık sürelerle toplam üç yıl ertelenmesini talep ve dava etmiştir.Bir kısım müdahil vekilleri, davanın reddini istemiş, bir kısım müdahil vekilleri sadece müdahale dilekçesi sunmuş, ancak dava esası hakkında beyanda bulunmamışlardır.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı şirketin borca batık durumda olduğu, iyileştirme projesinde şirket ortaklarına ait kişisel malvarlıklarının bir an evvel satılarak elde edilecek gelirin şirkete sermaye olarak konulması ve buna ilave olarak şirketin ile ilgili olarak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden inşa ettiği dairelerin satışı ile ıslahının mümkün olduğu, dolayısıyla iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının iflasının bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiştir.Kararı, müdahillerden ... A.Ş. vekilleri temyiz etmişlerdir.1-Dava, iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir. a-İflasın ertelenmesi geçici bir mali darboğaza düşen şirketlerin hayatiyetini koruması, istihdam ve milli ekonomiye katkı sağlaması için öngörülen geçici bir hukuki himaye yoludur. İflasın ertelenmesi bir şans kurumu olmayıp, alacaklıların durumunu zorlaştırmak ve bir şirket tasfiyesi yolu olarak kabul edilemez. İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK.m.179). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi gerekir (TTK.m.324, İİK.m.179 vd.). Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tesbit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir. İyileştirme projesinde yapılacak olanların tek tek maliyetinin, hangi ekonomik kaynaktan sağlanacağı, her bir proje kaleminin zaman olarak en geç hangi tarihte yapılacağı, yapılacak olanların ayrı ayrı borca batıklık üzerindeki zaman ve oran olarak etkisinin somutlaştırılması ve böylece iyileştirme projesinin neden ciddi ve inandırıcı olduğunun ayrıntılı ve zaman içinde sayısal olarak, denetlenmeye elverişli nitelikte olması gerekmektedir.Somut olayda, davacı vekilinin dava dilekçesi kapsamında yer alan iyileştirme projesinde borçların uzun vadeye yayılacağı, ortakların kendilerine ait taşınmazlarını satarak şirket sermayesini yükseltmekte kullanacakları, sermaye artışı haricinde nakit arayışı yapılacağı, şirket ortakları ....'a ait taşınmazın ve şirkete ait taşınmazların satılarak nakit girdisi yapılacağı, şubelerin kapatılacağı, arsa payı inşaat sözleşmesi uyarınca davacı şirkete düşen bağımsız bölümlerin satılmasının öngörüldüğü anlaşılmıştır.Mahkemece, hükme esas alınan en son tarihli bilirkişi raporuna göre, davacı şirketin rayiç değerlere göre aktifinin 5.330.865,81 TL olduğu, pasiflerinin toplamı ise 9.428.856,58 TL olduğu dolayısıyla borca batık olduğu tesbit edilmiştir. Davacı şirketin iyileştirme projesinde şirket ortakları . ....'a ait 456 ada 2 parseldeki hisselerin satışı ve davacı şirketin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesiyle inşa ettiği binadan isabet edecek bağımsız bölümlerin satışlarının yapılarak şirkete kaynak temini planlanmış ise de, şirket ortaklarına ait hisseli 456 ada 2 parseldeki hissesedarlardan davacı şirket ortağı Haluk Kodaman 'ın kendi hissesini dava açıldıktan sonra üçüncü kişiye sattığı, taşınmaz üzerinde ipotek olduğu halde rayiç değer tespiti yapılırken bu hususun bilirkişilerce gözden kaçırıldığı, taşınmazın rayiç değerinin iyileştirme projesinde belirtilen değerin çok altında değer tespitinin yapıldığı, ayrıca davacı şirkete ait ... mahallesi 4446 ada 3 parseldeki iki adet dükkanın da dava açılmazdan evvel üçüncü şahsa satılmış olduğu, yine aynı mahalle 4445 ada 1 parselde kayıtlı üç adet bağımsız bölümün ise dava dışı K.... adına tescilli olduğu,... mahallesindeki taşınmazın hisseli değerinin de şirket borçlarını karşılamaktan uzak olduğu, yargılama süresince de bu taşınmazların satılma cihetine gidilmediğinden, iyileştirme projesinin hayata geçirilmediği anlaşılmıştır.Davacı şirket tarafından sermaye artışı da yapılmamıştır. Sadece ihtiyati tedbirlerle iflasın ertelenmesinin istenmesi iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun kabulüne yeterli değildir. Davacı iyileşmeyi sağlayacak nitelikte başkaca bir proje sunamadığı gibi, yeni iş alma potansiyeli hakkında da ciddi ve inandırıcı bilgiler vermemiş, somut veriler sunamamıştır.Bu durumda mahkemece erteleme isteminin reddiyle davacının iflasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.b-Kabule göre de, dava ve karar tarihinde yürürlükte olan İİK'nın 179/a bendindeki, "Mahkeme erteleme kararının hüküm fıkrasını, 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar" hükmüne uygun olarak kararın ilan edilmemiş olması da doğru değildir.c-Mahkemece 19.04.2013 tarihli ara kararda 1.500,00 TL iflas avansının yatırılmasına ilişkin davacıya bir hafta kesin süre verilmesine rağmen dosya arasında iflas avansının yatırıldığına ilişkin bir belgeye rastlanmamıştır. İflasın kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle, İİK'nın 181. maddesi yollamasıyla 160. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesini isteyen, bu kararın ilanı, gerekli yerlere bildirilmesi, atanacak kayyım için belirlenecek ücreti ve alınacak erteleme tedbirlerinin uygulanması için gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin yatırmalıdır. İflas avansının yatırılmaması durumunda ise HMK'nın 325. maddesi uyarınca işlem yapılarak, gerekli masrafların bu şekilde karşılanması gerekmekte olup, mahkemece iflas avansı alınmaması da hatalı olmuştur.ç-TTK' nın 154/3. maddesi uyarınca iflas davaları için Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğu, ancak ....ilinde müstakil Ticaret mahkemesi bulunmadığından davaya Asliye Hukuk Mahkemesince ''Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla'' davaya bakılıp sonuçlandırılması gerektiğinin gözetilmemesi de doğru olmamıştır.2- Bozma nedenlerine göre, müdahil vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1-a, b, c, ve ç) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, müdahiller... A.Ş. vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, adı geçen müdahiller yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerden dolayı adı geçen müdahiller vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.