Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1815 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6813 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki müdahalenin men'i, haksız işgal tazminatı davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili yüklenici ile arsa sahibi davalılar arasında akdedilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine ve projesine göre 4307 ada, 10 parselde bulunan C blok zemin kattaki dairenin kapıcı dairesi olarak öngörüldüğünü, ancak söz konusu yerin davalılar tarafından amacı dışında kiralandığını ileri sürerek, davaya konu yere yapılan müdahalenin önlenmesine, elde edilen kira gelirinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, taşınmazın müvekkillerine ait olduğunu, yüklenici davacının edimlerini yerine getirmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında akdedilen ek sözleşmeye göre davaya konu yerin davalı arsa sahiplerine ait olduğunun kararlaştırıldığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 18.03.2013 tarih ve 1081 E., 1657 K. sayılı ilamıyla, diğer temyiz itirazlarının reddiyle, davacı yanın istemlerden birinin de, C blok zemin kat kapıcı dairesinin projede yer almasına rağmen davalılar tarafından müdahale edildiği ileri sürülerek bu müdahalenin önlenmesine karar verilmesi olduğu, mahkemece, projesinde böyle bir bölümün bulunup bulunmadığının bilirkişi vasıtasıyla denetlenmediği, bu hususun mahallinde de tespit edilmediği, mücerret taraflar arasındaki 21.09.1998 tarihli ek sözleşmeye göre C blok zemin katın tümüyle arsa sahiplerine ait olacağı kararlaştırıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş olduğu, oysa ki, C blok zemin katın tümüyle arsa sahiplerine bırakılmasının, aynı kattaki ortak alanların da münhasıran arsa sahiplerine bırakıldığı anlamına gelmeyeceği, kapıcı dairesinin de benzer şekilde ortak alanlardan sayılan yerlerden olup mahkemece bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak proje ve ruhsat üzerinde inceleme yapılarak, dava konusu bölümün mahiyetinin araştırılması, gerçekten kapıcı dairesi olduğunun anlaşılması halinde müdahalenin önlenmesi talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı yorum ve eksik incelemeyle karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; dava konusu C blok zemin katın, 02.05.1993 tarihli 01/21 sayılı esas projesinde girişin güney cephesinde mevcut 1+1 salon, antre, yatak odası, wc banyo, mutfak olarak çizilmiş ise de, daireye bağımsız numarası verilmediği, numarasız olan yerler tapuya tescil edilmediğinden ortak alan olarak işlenmesi gerektiği, kapıcı dairesi veya apartmanın ortak kullanacağı kısım olarak ayrıldığı ve davalılar tarafından kiraya verildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, dava konusu kapıcı dairesine davalıların müdahalesinin .../...men'ine, geriye doğru 5 yıllık ecrimisil bedeli olarak sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği talep aşılamayacağından 10.000,00 TL'nin davalılardan alınıp davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalılar vekilinin müdahelenin men'i istemine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Davalılar vekilinin ecrimisil istemi hakkında verilen hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 04.02.1959 gün ve 1957/13 E., 1960/5 K; 09.05.1960 gün ve 21 E., 9 K; YHGK'nın 21.09.2011 tarih ve 2011/21-445 E., 532 K; 20.12.2013 tarih ve 2013/23-131 E., 1681 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. Somut olayda; mahkemece, verilen ilk karar ile bu istemi de içerecek şekilde davanın reddine karar verildiği, hükmün davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 18.03.2013 tarih ve 1081 E., 1657 K. sayılı ilamıyla, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddiyle, müdahalenin önlenmesi istemi yönünden araştırma yapılması gerektiği belirtilerek bozulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davacı vekilinin ecrimisil isteminin reddine yönelik hükme ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verilmekle davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu ve bu hususun kesinleştiği gözetilerek, davacının ecrimisil isteminin reddine yönelik yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.