Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1691 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8227 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasında görülen iflasın ertelenmesi davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 19.06.2014 gün ve 1538 Esas, 4716 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi müdahil vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.- KARAR -Davacı vekili, müvekkili kooperatifin 59 ortağı olup toplam 4 blok inşaat işinin bulunduğunu, bu bloklardan ikisinin inşaatının tamamlandığını ve üyelerine teslim edildiğini, iki bloğun ise inşaatının yarım kaldığını, inşaatı devam eden bloklardan birinin inşaat seviyesinin % 89, diğerinin ise % 19 seviyesinde olduğunu, bu blokların sözleşmesi feshedilen önceki yüklenici şirket... tarafından yapıldığını, sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle bu blokların inşaatının tamamen durduğunu, müvekkili kooperatifin borca batık halde olduğunu, ancak sundukları iyileştirme projesi ile borca batıklıktan kurtulabileceğini ileri sürerek, iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Müdahil vekili, iflas ertelemenin yasal koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davacı kooperatifin % 33 seviyesinde borca batık durumda olduğu, iyileştirme projesinin uygulanabilir ve makûl olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, iflâsın 1 yıl süreyle ertelenmesine dair verilen karar, müdahil vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 19.06.2014 tarih ve 1538 E., 4716 K. sayılı ilamıyla onanmıştır.Müdahil vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.Dava, iflas erteleme istemine ilişkindir. İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan kooperatif ya da şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK m.179). İflasın ertelenebilmesi için kooperatifin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı ... m. 377, İİK m.179 vd.). Mahkeme, İİK'nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmalı, borca batıklık, 6102 sayılı ...’nın 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için davacı kooperatif tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak bilanço (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. .../...İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık kooperatifin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hakimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir. Ayrıca, somut verilere dayalı, çelişmeyen öngörüler içeren, özellikle sermaye ve/veya kârlılık artışını netleştiren unsurların varlığının, proje için vazgeçilmez hususlar olduğu gözden kaçırılmamalı; iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun bu yolla tespiti cihetine gidilmelidir. Hakim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir.Bir kooperatifin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tespitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer deliller toplanmalı, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlarda değerlendirilmelidir.Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.Açıklanan durum karşısında davacının mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanmasından sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. İflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için, borca batıklık olgusunun öncelikle gerçekleşmiş olması gerekmektedir.Davacının borca batık olduğunun doğru olarak tespiti halinde; iyileştirme projesinin, bütüncül bir değerlendirmeyle, 6102 sayılı ...'nın 377. maddesi kapsamında nakit sermaye konulması dâhil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içerip içermediği, İİK'nın 179. maddesi anlamında ciddî ve inandırıcı olup olmadığı ve ... 29. maddesinde açıklanan dürüstlük kuralına uygun davranma yükümlülüğüne ve gerçeğe uygun bir biçimde hazırlanıp, hazırlanmadığı, eş deyişle, iyileştirme projesinde yapılacak olanların tek tek maliyetinin, hangi ekonomik kaynaktan sağlanacağı, her bir proje kaleminin zaman olarak en geç hangi tarihte yapılacağı, yapılacak olanların ayrı ayrı borca batıklık üzerindeki zaman ve oran olarak etkisinin somutlaştırılması ve böylece iyileştirme projesinin neden ciddi ve inandırıcı olduğunun ayrıntılı ve zaman içinde sayısal olarak, denetlenmeye elverişli nitelikte olması gerekmekte olup, bu özellikte olmayan iyileştirme raporlarına ve bunlara dayalı düzenlenen bilirkişi ve kayyım raporlarına göre ne iflasın ertelenmesine karar verilebilir ne de iflas erteleme talep eden davacının alacaklıları aleyhine sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Mahkemece, bu niteliği haiz olmayan iyileştirme projeleri sunulduğunda iflasın ertelenmesini isteyen davacıya uygun bir süre verilerek, açıklanan özellikteki projenin sunulmasının ve soyut içerikli projenin somutlaştırılmasının sağlaması ve verilen sürede iyileştirme projesini sunmayan davacının iyiniyetli olmadığı kabul edilerek, sadece borca batıklığı tespit ettirilerek, sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan özellikteki iyileştirme projelerinin sunulması halinde alınacak bilirkişi ve kayyım raporlarından sonra talep halinde ve gerektiğinde, hüküm tarihine kadar sadece gerekli tedbirlere karar verilmeli ve tarihlerine uygun şekilde proje kalemleri yerine getirilmediği takdirde tedbirler kaldırılarak, iflasın ertelenmesi ve ihtiyati tedbir müesseselerinin kötüye kullanılmasının önüne geçilmelidir.İyileştirme projesinin, sadece kooperatifin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olması halinde 6102 sayılı ...'nın 377. maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, kooperatifin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kâr ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermesi, İİK'nın 179. maddesinde aranan ciddî ve inandırıcı özellikleri haiz olması gerekir. Mahkemece önce, davacı kooperatifin varlıklarının rayiç değerlerinin ve bu kapsamda borca batıklığın tespiti, bu şartın yerine geldiğinin anlaşılması halinde de iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının, somut verilere dayalı olarak, bilimsel şekilde değerlendirilmesi gerektiğinden, alanında uzman yeni bir bilirkişi heyetinden bilirkişi ve kayyım raporlarını, şirketin mali durumunu ve iyileştirme projesini açık ve somut dayanaklarla değerlendiren; açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması, raporun sadece sonuç bölümüne değil, bütün kapsamına bakılması suretiyle bir karar verilmesi gerekir. İflas erteleme davalarında, erteleme isteyen davacı kooperatifin mali durumunun mahkemece, yargılama sonuna kadar incelenmesi ve iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığının denetlenmesi gerekir. Diğer yandan, kayyımın görevlerinden biri de erteleme sürecinde kooperatifin mali durumundaki değişiklikler ve şirket yetkililerinin iyileştirme projesine riayeti konusunda mahkemeye bilgi vermektir. Kayyım raporlarında kooperatifin denetlendiği her döneme ilişkin aktif ve pasif durumunun ayrıntılı olarak açıklanması ve verilen ihtiyati tedbirlerle birlikte davacının mali durumunda düzelme olup olmadığı, iyileştirme projesinin uygulanıp uygulanmadığı ve borca batıklıktan kurtulma yolunda somut adımlar atılıp atılmadığı hususlarının ayrıntılı ve denetime elverişli olarak açıklanması gerekir. Mahkemece, kayyım raporlarının yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda hazırlanıp hazırlanmadığı denetlenmeli, bu hususları içermeyen eksik ve yetersiz denetim ile hazırlanan raporlara itibar edilmemelidir.Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kooperatifin borçları arasında ''ortaklara borçlar'' açıklamasıyla 3.468.933,18 TL'ye yer verilmiş olup, dava dilekçesinde de bu kalem, üyelerden toplanan aidatlar olarak açıklanmıştır. Üyelerden toplanan aidatlar kooperatifin aktifi yerine, pasifinde hesaplamaya esas alınarak, kooperatifin borca batık olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bilirkişi kurulunca davacı kooperatifin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının ve borca batıklığın tespitinde, yukarıda açıklanan ilkelerin yeterince gözetilmediği anlaşılmaktadır.Bu durumda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun borca batıklığın tespiti ve iyileştirme projesinin samimiyeti yönünden yukarıda açıklanan ilkeleri içermediği ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı gözetilerek, davacı kooperatifin borca batık olup olmadığı, borca batık ise iyileştirme projesinin samimiyeti konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli yeni bir bilirkişi kurulu raporu alınıp sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.Öte yandan, İİK'nın dava tarihinden önce 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı Kanun ile değişik 179/a maddesinin 1. ve 2. fıkraları, "Mahkeme, iflâsın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarının onaylanması için derhal bir kayyım atar; ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alır. Kayyımın atanmasına ilişkin karar, kayyımın mahkemece belirlenmiş görevleri ve temsil yetkisi ile bunların sınırları ve iflâsın ertelenmesine ilişkin talep 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ilân ve ticaret siciline tescil ettirilir. Mahkeme bu arada erteleme talebini karara bağlar." hükmünü içermektedir.Mahkemece, tensip tutanağında iflasın ertelenmesi istemi ile kayyım atanması kararının üç ayrı gazetede ilanına karar verilmiş olup, İİK'nın 179/a maddesi hükmüne uygun olarak iflas erteleme talebi ile ilgili ilanlar yapılmış ise de, tensip tutanağında kısmen yer almasına rağmen, kayyımın atanmasına ilişkin karar ile (tensip tutanağında yer almayan) kayyımın mahkemece belirlenmiş görevleri ve temsil yetkisi ile bunların sınırlarının da 166. maddenin 2. fıkrasındaki usul ile (somut olayda üç gazete ile) ilan ve ayrıca ticaret siciline tescil ettirilmesi, erteleme isteminin de ilanı ile yetinilmeyerek, ayrıca ticaret siciline tescil ettirilmesi gerekirken, bu usulün gözardı edilmesi de doğru görülmemiştir.Dairemizce, yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün bozulması gerekirken, onandığı anlaşılmakla, müdahil vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile onama kararının kaldırılarak, kararın müdahil yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, müdahil vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 19.06.2014 tarih ve 1538 E., 4716 K. sayılı onama ilamının kaldırılarak, yerel mahkeme kararının müdahil yararına BOZULMASINA, evvelce alınan temyiz peşin harcı ile karar düzeltme peşin harcının istek halinde iadesine, 17.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.