Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 167 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6050 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif yönetim kurulunun 12.08.2008 tarih ve 117 sayılı kararı ile aidat borcunu ödemediği gerekçesiyle üyelikten ihracına karar verildiğini, müvekkilinin kooperatife borcu bulunmadığını, aidat borçlarının bir bölümünü bankaya bir bölümünü ise yevmiye defterine kayıt ettirmek suretiyle hem nakten hem de kendisi tarafından tanzim edilen senetlerle yaptığını, müvekkilinin yaptığı ödemelerin kooperatif tarafından hiçe sayılarak hakkaniyete aykırı olarak ihraç kararı verildiğini ileri sürerek, ihraç kararının iptalini istemiş, 24.02.2009 tarihli ıslah dilekesiyle, ihraç kararının iptali yanında kooperatife 74.500,00 TL borçlu olmadığının tespiti ile kendisine ait dairenin teslimini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının ödeme senedi olduğunu ileri sürdüğü senetlerin kooperatifin ticari defter ve kayıtlarında gözükmediği gibi harcama belgeleri arasında da bulunmadığını, senetlerin arkasında kooperatife ait çift imza ve yetkililerin adı ile ciro edilmesi gerekirken tek başına kooperatifi temsil etmeyen ve davacının babası ...ın imzasını taşıyan cironun kooperatif için bağlayıcı olmadığını, davacının ödemelerini yasal delillerle ispatlaması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıya gönderilen 1 ve 2 nolu ihtarlarda sürelere riayet edilmediği, 2. ihtarda 30 günlük süre verilmediği, bu nedenle davalı kooperatif yönetim kurulunun ihraç kararının iptalinin gerektiği, davacının üyesi bulunduğu kooperatife bilirkişi beyanına göre 66.751,00 TL borcu bulunduğunun tespit edildiği, davacının kooperatife 107.250,00 TL ödemesi gerekirken bu miktarı ödemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı kooperatifin 12.08.2008 tarih ve 117 sayılı ortaklıktan çıkarılma kararının iptaline, davacının kooperatife 66.751,00 TL borçlu bulunduğunun, 7.749,00 TL borçlu olmadığının tespitine, daire teslimine dair talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2)Dava, ihraç kararının iptali istemiyle açılmış olup, daha sonra ıslah dilekçesi ile ihraç kararının iptali yanında kooperatife borçlu olmadığının tespiti ile kendisine ait dairenin teslimi istenilmiştir.Somut olayda olduğu gibi, ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan kişinin, şayet yargılama sırasında bu sıfatı sona erecek olursa artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Zira, bu husus dava koşulu olup, davacının bu sıfatının yargılama sonuna ve hükmün kesinleşmesine kadar devam etmesi zorunludur ve bu yön mahkemece re'sen gözönünde bulundurulmalıdır. Mahkemece her ne kadar istemler birlikte incelenerek karar verilmiş ise de, ihraç kararının iptali davası tefrik edilerek, diğer istemler bakımından ihraç iptali davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerekirdi. Zira, ihraç kararının iptali davasının sonucuna göre davacının üyelik durumu belirlenecek ve buna göre menfi tespit davasında aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilecektir. Ancak somut olayda, ihraç kararının iptali kararı davalı tarafça temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olup, diğer istemler yönünden davacının aktif dava ehliyetine sahip olduğu anlaşıldığından, anılan husus bozma nedeni yapılmamıştır.Mahkemece, menfi tespit ve daire teslimi bakımından hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ek raporu hüküm kurmaya yeterli olmayıp, subjektif değerlendirmeler içermekte ve eksik incelemeye dayanmaktadır.Bilirkişi raporunda genel kurul tutanaklarının dosyada olmadığının belirtilmesine rağmen kooperatif açıklamalarına göre diğer ortakların ödemesi gereken miktar esas alınıp hesaplama yapılmıştır. Davacı tarafından aidat borcuna mahsuben verildiği ileri sürülen senetlerle ilgili herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Mahkemece, öncelikle ihraç ihtarına dayanak borcun dayanağını oluşturan tüm genel kurul kararları öncelikle davalı kooperatiften, temin edilememesi halinde Ticaret Sicil Memurluğu'ndan mümkün olmaz ise anasözleşmenin 41. maddesi uyarınca İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü'nden celbedilerek, kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile kooperatif kayıt, defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak, davacı üyenin genel kurul kararlarına göre ödemesi gereken aidat borcu, kooperatif kayıt ve belgelerinin doğru tutulup tutulmadığı, davacının senetlerle yaptığı ödemelerin akıbeti, senetlerle kooperatifçe ciro edilen şahıslara kooperatifin borcu olup olmadığı, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 23. maddesindeki eşitlik ilkesi de gözönünde bulundurularak diğer ortaklardan ne şekilde tahsilat yapıldığı hususlarında rapor alınıp birinci ihtarnamede bildirilen borcunun gerçekte olup olmadığı, varsa miktarı belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir.Öte yandan, kur'a ile yapılan tahsis genel kurul kararı ya da bir mahkeme kararı ile iptal edilmedikçe geçerli ve uygulanması zorunlu olup, davacıya kur'ada isabet eden daire üzerinde öncelik hakkı oluşmuştur. Davacı kur'ada kendisine isabet eden dairenin kendisine verilmesini, muarazanın bu şekilde giderilmesini isteyebilir. Kur'a ile dava konusu daire davacıya tahsis edilmiş ise, davacının, dava konusu dairenin kendisine verilmediği iddiasında bulunarak muazaranın giderilmesi amacıyla bu davayı dairenin teslimi olarak açtığı anlaşılmaktadır. Davacı, dairenin kendisine kur'a ile tahsis edildiğinin tespitini değil, dairenin teslimine yönelik bir karar verilmesini istemektedir. Kooperatif ortağının tescil isteminde olduğu gibi, dairenin teslimi isteminde bulunabilmesi için de bu hisseye yönelik kooperatife tüm ödemeleri yapmış olduğunu, hiçbir edimi kalmadığını, daire sahibi olan diğer üyelerle eşit durumda bulunduğunu ispatlaması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, kooperatif konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle kooperatif defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 23. maddesinde karşılığını bulan eşitlik ilkesi de gözönünde bulundurulmak suretiyle davacının borcu bulunup bulunmadığı, borcu varsa kendisiyle aynı durumda bulunan (borcu bulunan) diğer ortaklara borca rağmen dairelerin teslimi yönünde bir uygulama olup olmadığı hususlarında ayrıntılı, gerekçeli denetime elverişli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde herhangi bir araştırma yapılmaksızın salt borcunun bulunduğu gerekçesiyle yetinilip, buna göre oluşturulan yazılı gerekçelere dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.