MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ... ve vekili Av. ... gelmiş, davacı taraftan gelen olmadığından, onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -Davacı vekili, davalının kooperatifin eski başkanı olduğunu, kooperatifi zarara uğratmak maksadıyla davalı ve akrabalarının kooperatif aleyhine bir belgeye dayanmadan takipler yaptıklarını, davalının müvekkili aleyhine giriştiği ilamsız takibe konu alacağın gerçek bir borç olmadığını, davalıdan böyle bir borç alınmadığını, buna rağmen söz konusu icra takibinin kooperatif tarafından itiraz edilmediğinden kesinleştiğini, davalı ve yakınlarının sahtecilik oluşturacak şekilde kooperatifi zarara sokarak içini boşaltmak için bu şekilde bir çok işlem yaptığını, müvekkili aleyhine başlatılmış 16 adet icra takibi bulunduğunu ileri sürerek, davacının davaya konu... İcra Müdürlüğü'nün 2009/9 sayılı takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, kooperatifin zor durumda olması sebebiyle müvekkilinin banka kredisi çekerek ve havaleler yaparak parayı kooperatife verdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının kooperatiften 44.071,67 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı hakkında Ortaca İcra Müdürlüğü'nün 2012/1540 (2009/9) sayılı dosyasında başlatılan takipte davalıya 44.071,67 TL borçlu olduğunun tespitine, alacağın %20'sine isabet eden 8.814,33 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin 2. ve 3. bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.2-Dava, davalının kişisel olarak davacıya borç verme iddiası nedeniyle oluşan alacağının tahsili amacıyla başlattığı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de hükme esas alınmış olan bilirkişi raporu yeterli inceleme ve açıklamayı içermemektedir. Öncelikle belirtilmelidir ki, davacı ... kooperatifinin tip anasözleşmesinin “Amaç ve Faaliyet Konuları” kenar başlıklı 6/3. maddesinde, kooperatifin ancak finans kuruluşlarından kredi alabileceği öngörülmüştür.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesi göndermesiyle dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve kooperatifler hakkında da uygulanması gereken 6762 sayılı ...'nın " Hükmi Şahısların Ehliyeti" başlıklı 137. maddesinde; " Ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup, şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi içinde kalmak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar .../... mahfuzdur. " hükmü yer almakta olup, bu hükümle ticaret ortaklıklarının medeni haklardan yararlanma ehliyeti düzenlenmiştir. 6762 sayılı Ticaret Kanunu'nda yer alan bu düzenleme ile ticaret ortaklıklarının yararlanma hakkı kanuni istisnalar saklı kalmak kaydıyla şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çerçevesi ile sınırlandırılmış olup, "ultravires" olarak adlandırılan bu teoriye göre, ortaklığın iştigal konusu dışında kalan işlerinin ortaklığı bağlamayacağı ilkesi benimsenmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 09.12.1998 tarih ve 1998/11-863 E., 1998/895 K. sayılı kararında, kooperatifin böyle bir işlemle bağlı sayılabilmesinin bu işleme açıkça icazet vermesiyle mümkün olacağı belirtilmiştir.Uyuşmazlığın çözümü için mahkemece, kooperatif konusunda uzmanlığı bulunan bir bilirkişi heyetine kooperatifin tüm kayıt belgeleri, genel kurul kararları, yönetim kurulu kararları, ... kontrolörünce hazırlanan inceleme raporu ile ekleri üzerinde inceleme yaptırılarak, uyuşmazlık konusu paranın verildiği iddia edilen tarih ve öncesindeki kooperatifin mali yapısı, aidatlardan ve diğer kaynaklardan gelen ödeme gücü incelenerek borçlanmaya gereksinimi bulunup bulunmadığı, alındığı iddia edilen borçla yapılan ödemelerin ne şekilde muhasebeleştirildiği, gelirler ile giderler arasında fark bulunup bulunmadığı, dava konusu paranın gelir gider farkı ile uyum gösterip göstermediği, davalının takip konusu yaptığı ödemeler karşılığında davacı kooperatife nakit girişinin bulunup bulunmadığı, borç verildiği iddia edilen paranın kooperatif kasasına girip girmediği, kooperatif tarafından kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmış ise ne şekilde kullanıldığı, genel kurulda görüşülüp görüşülmediği, ödeme ya da ödemelerin gerçek bir ödemeyi yansıtıp yansıtmadığı, kooperatif ile davalı ve akrabaları tarafından kurulduğu belirtilen şirket arasında nasıl bir ticari ilişki bulunduğu tereddütsüz bir şekilde belirlenmelidir.Ayrıca kooperatif anasözleşmesi getirtilmek suretiyle, amaç ve faaliyet konusuna ilişkin hükmü incelenerek, kooperatif ihtiyacının karşılanması için ne şekilde finansman sağlandığı üzerinde durulmalıdır. Keza davacı vekili, davaya konu işlemlerin yapıldığı tarihte davalının yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle davalı ve diğer ilgililer hakkında ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/151 Esas sayılı dava dosyasında yargılamanın devam ettiğini bildirdiğinden bu dava dosyasının da celp edilerek, davanın niteliği itibariyle uyuşmazlık üzerinde etkisi olup olmadığı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece açıklanan bu ilkeler doğrultusunda araştırma yapılıp uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, bu hususlara ilişkin tespit ve görüş içermeyen ve denetime elverişli bulunmayan yetersiz kök ve ek bilirkişi raporlarına itibar edilerek eksik incelemeye dayalı yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.3-Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin kötüniyet tazminatına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kötüniyet tazminatına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde iadelerine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.