MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatifin ortakları olup, 20.06.2010 tarihli genel kurul toplantısı öncesinde ve genel kurul esnasında yapılan işlemlerin açıkça Kooperatifler Kanunu'na ve kooperatifin anasözleşmesine aykırı olduğunu, genel kurulun toplantıya zamanında çağırılmadığını, bunun genel kurulu butlan ile malul hale getiren bir durum olduğunu, genel kurul toplantısına ilişkin anasözleşmede yer alan çağrının usulünce yapılmadığını, müvekkillerinin bilanço ve denetim kurulu raporlarını inceleme hakları ve genel kurulda gerekli itirazları yapma haklarının ellerinden alındığını, genel kurulun yapıldığı salona gelen kooperatif ortaklarının kendi adlarına sahte vekaletnameler tanzim edilerek hazirûn listesini imzaladıklarını, yönetim kurulu faaliyet raporunun ibrası için kabul oyunun 479, red oyunun 456 olduğunu, yani toplamda 935 oy kullanıldığını, hazirun listesinde yazılı ortak sayısının ise 864 olduğunu, tutanaklarda 612 ortağın vekaleten, 247 ortağın ise asaleten olmak üzere toplam 859 ortağın genel kurulda hazır olduğunun tespit edildiğini, gerçekte yönetim kurulunun ibra edilmediğini, denetim kurulu raporunun denetleme kurulu üyelerinden sadece bir tanesinin imzasını taşıdığını, denetleme kuruluna seçilen ...'ın başkan ...'ın kardeşinin oğlu olduğunu, genel kurulda alınan kararların batıl olduğunu ileri sürerek, 20.06.2010 tarihli genel kurulunun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıların iptal davası açabilmesi için yasanın aradığı koşulların oluşmadığını, davacıların iptalini istedikleri kararlar karşısında red oyu kullandıklarını ancak karara karşı muhalefet şerhini tutanağa geçirtmemiş olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, genel kurulda alınan kararların butlan ile malûl olmadığı, yapılan inceleme neticesinde iptal edilebilir olduklarının tespit edildiği, ancak dava dilekçesinde butlan talebinde bulunulduğu, davada talepten fazlasına karar verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın; davacı vekilince temyizi üzerine, Dairemizin 26.11.2013 tarih ve 5894 E., 7475 K. sayılı ilamı ile, "Çoğun içerisinde az da vardır" kuralı gereği butlan ile maluliyet isteminin iptal edilebilirliği de kapsayacağı ve bu hususun araştırılması gerektiği belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir.Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacılar vekilince genel kurulda alınan kararların yoklukla malûl olduğunun iddia edildiği, "Çoğun içerisinde az da vardır" kuralına göre, dava konusu edilen kararların kanun, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı yani iptalinin gerekip gerekmediği hususlarında değerlendirmeler yapıldığı, alınan genel kurul kararının kooperatif anasözleşmesinin 53. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, yönetim kurulunun ibrasına ve ...'ın denetim kuruluna seçilmesine ilişkin kararların iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine ve özellikle aşağıda açıklanacağı üzere, davacılardan ... ile ...'ün katılmaması gerekenlerin oylamaya katıldıklarına ilişkin iddiaya dayanmaları ve bu katılımın sonuca etkili olması nedeniyle ibra kararının iptalini muhalif şerhi olmaksızın isteme hakları bulunduğundan, bu karara ilişkin iptal isteminin bu gerekçelerle kabulü gerekirken, aynı sonuca yazılı gerekçelerle varılması isabetsiz ise de, kararın sonucu itibariyle doğru olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında, yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin ret oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir. Aynı madde hükmü uyarınca, genel kurulda alınan kararların, yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu iddiasıyla, toplantıda bulunan ortaklar red oyu kullanıp, alınan kararlara muhalif kalarak, keyfiyeti tutanağa geçirdikten sonra kararın iptali için toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde dava açabilir. Bir üyenin iptal davasının bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılması, katılıp da genel kurulda yapılan oylamada ret oyu vermemesi, muhalefet şerhini yazdırmaması halinde, HMK'nın 114/2. madde hükmü yollaması ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 53. ve davalı kooperatifin anasözleşmesinin 38. madde hükmünde aranan dava şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek, HMK'nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir. Emredici nitelikte olan hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları batıl olup, bu kararlar baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların batıl olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Öte yandan, anılan 53. madde hükmü uyarınca, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmıyan kimselerin karara katılmış bulunmaları halinde alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı oldukları ileri sürülerek iptalleri için açılacak davada genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmaz ise de bir aylık hak düşürücü süre içinde davanın açılması zorunludur. Aynı Yasa'nın 98. maddesi yollamasıyla TTK'nın 361/son maddesi hükmüne göre, oylama sonucuna etkisi olabilecek kişiler, katılmaması gerekip te katılan ve olumlu oy kullanan kimseler ise, davalı kooperatif bu iştirakin karara müessir olmadığını ispatlarsa, bu katılım sonuca etkili olmayacağından, bu halde iptal isteminin aynı madde uyarınca reddi gerekir. Diğer anlatımla, katılmaması gerekenlerin toplantıya katılması sonuca etkiler ise yokluk nedeni değil, iptal nedenidir. Diğer yandan, kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir. Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 45/2. ve anasözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasa'nın 53. maddesinde çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır. Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden tarafın, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır. Yine anılan Kanun'un 53. maddesine göre, çağrılmayan ortağa genel kurulda alınan kararlara red oyu vermesi ve muhalif kalıp, keyfiyeti tutanağa geçirtme koşulları aranmaksızın iptal davası açma hakkı bahşeder. Ancak, iptal davasının yukarıda anılan hüküm gereğince toplantıyı kovalayan bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılması ve bu davada da iptali istenen kararın aynı madde hükmüne göre yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun iddia edilip, kanıtlanmış olması gerekir.Somut olayda, dava konusu genel kurul kararlarının batıl olmadığı ve iptali kabil olduğu gerekçesiyle bozma yapılmış olup, davanın bozma ilamı kapsamında ele alınması gerektiği anlamına gelmektedir. Dava süresinde açılmış ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacılardan ..., ... ve ...'nin genel kurula usulüne uygun olarak çağrılıp çağrılmadığı belirlenmeden, sadece katılmadıkları tespit edilmiş ve salt katılmadıkları için iptal davası açma hakkı bulunmadığı bildirilmiştir. Oysa, usulüne uygun çağrıya rağmen genel kurula gelmeyen ortakların iptal davası açma hakları bulunmamaktadır. Zira, usulüne uygun olarak çağrılan bir ortağın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 53/1. maddesi uyarınca, genel kurula katılması, red oyu vermesi, karara muhalefet şerhi koyması halinde iptal davası açma hakkını bulunmaktadır. Bu davacıların, genel kurula çağrılarının usulüne uygun olup olmadığının tespiti bakımından, çağrı belgelerinin öncelikle davalı kooperatiften, temin edilememesi halinde anasözleşmenin 40. maddesi uyarınca ilgili Ticaret Sicil Memurluğu'ndan, mümkün olmaz ise anasözleşmenin 41. maddesi uyarınca Bakanlık İl Müdürlüğü'nden celbedilerek, gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınması, anılan davacılar anasözleşmenin 28. maddesindeki çağrı usulüne uygun şekilde çağrılmış ise, genel kurula gelmeyen üyelerin iptal davası açma hakkına ilişkin genel kurula çağrılmamaya ya da usulsüz çağrıya ilişkin dava şartının bulunmadığı gözetilerek, HMK'nın 114/2 ve 115/2. madde hükümleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi; şayet hiç çağrılmamışlarsa ya da çağrı usulüne uygun olarak yapılmamışsa; yönetim kurulunun ibrası kararına, katılmaması gerekenlerin katıldığı iddiasında bulundukları, karara muhalif kalmaları gerekmeden iptal davası açma hakkını haiz oldukları, 859 üyenin genel kurula, asaleten ve / veya vekaleten katılarak hazirun cetvelini imzaladığı halde, üye olmayan 76 kişinin de katılımı sonucu 479 kabul, 456 ret oyu ile ibra kararının alındığı, 76 kişinin kabul oyu verdiğinin kabulü ve bu kişilerin dahil edilmemesi halinde 403 kabul, 456 ret oyu ile ibra reddedilmiş olacağından oylama sonucunun değişeceği, bu durumda şimdiki gibi ibra kararının iptaline karar verilmesi gerekeceği; yine çağrılmama ya da çağrının usulsüz olması halinde aynı davacıların denetim kuruluna anasözleşmenin 53. maddesine aykırı olarak ...'ın seçimine ilişkin karara muhalefet şerhi gerekmeden iptalini isteyebileceklerinden, bu kararın da şimdiki gibi iptaline karar verilmesi gerekeceği gözetilmelidir.Öte yandan, davacılardan ... asaleten ve ... ise genel kurul toplantısına başkasına vekaleten katılmış olup, mahkemece iptaline karar verilip temyize konu edilen kararlara ...'ın muhalefet şerhi vermediği, ...'ün ise vekaleten değil, asaleten muhalefet şerhi verdiği, onun yerine vekaleten katılan ...'ün ise muhalefet şerhi vermediği mahkemece benimsenen bilirkişi raporundan anlaşılmakta olup, davacılar kararı temyiz etmemiştir. .../...Bu durumda, mahkemece, davacılar ... ve ...'ün denetim kuruluna ...'ın katılan 423 üyenin tamamının kabul oyu ile seçilmesi kararına bu davacıların yukarıda açıklandığı üzere muhalefet şerhinin bulunmadığı, (...'ün asaleten verdiği muhalefet şerhinde dahi gündemin gereği gibi ilan edilmediğinin, bilançonun ve tahmini bütçenin genel kuruldan 15 gün önce askıya çıkarılmadığının iddia edildiği), kararın oybirliği ile alındığı, bu karara katılmaması gerekenlerin katıldığına ilişkin bir iddiada bulunulmadığı, buna göre muhalefet şerhi olmadan iptal davası açma hakkına ilişkin koşulun da gerçekleşmediği, esasen bu kararın ret oyu dahi verilmeyerek benimsendiği, bu durumda HMK'nın 114/2. maddesi hükmü yollamasıyla, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 53 ve anasözleşmenin 38. maddelerinde aranan muhalefet şerhine ilişkin dava şartı noksanlığı sebebiyle bu istemin 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, Dairemiz bozma ilamından önce alınan ve mahkemece de benimsenen bilirkişi raporunda da muhalefet şerhi bulunmadığı tespit edilmesine ve dava koşularını da kapsayan bozmaya uyulmasına rağmen, dava şartının yargılamanın her aşamasında nazara alınması gerektiği gözetilmeden, esasa girilip yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Öte yandan, gerekçede yer alması gereken hususlara hüküm fıkrasında yer verilmesi, HMK'nın 297/2. maddesi hükmüne de aykırı olmuştur.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.