Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1662 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1786 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin 08.03.2011 tarihli ihtarname ile davalı kooperatif üyeliğinden istifa ederek çıkma payı alacağını talep ettiğini, davacının istifa ettiği dönem bilançosunun 2012 yılı genel kurulunda kesinleşmesine rağmen ödeme yapılmadığını, ödemelerden kesilen genel gider payının net olarak hesaplanamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak üzere şimdilik 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesi sunmamış, ön inceleme duruşmasında davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin 16.06.2012 tarihinde yapılan 2011 yılı genel kurulunda ortaklara yapılacak ödemelerin 3 yıl süre ile ertelenmesine karar verildiği, bu kararın yerinde olduğunun tespit edildiği, davacı alacağının ancak 16.06.2015 tarihinde muaccel hale geleceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2)Dava, istifa eden davacının çıkma payının tahsiline ilişkindir. Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/1. maddesi ve anasözleşmenin 15/1. maddesi gereğince, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ayın sonunda bu alacak temerrüt ihtarına gerek kalmaksızın muaccel olur ve talep edilebilir. Aynı Kanun'un 17/2. maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin alınan bir kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce açılan dava, ödemeleri geciktirme süresinden önce (erken) açıldığı gerekçesiyle reddedilmelidir. Diğer anlatımla, erteleme kararı, kooperatife sadece yapacağı geri ödemeleri 3 yıla kadar geciktirme hakkı verir ise de, alacağın muacceliyet tarihini etkilemez. Bu erteleme süresinin sonunda ortak, yaptığı ödemelerin iadesini, yine anılan 17/1. maddesi ile anasözleşmenin 15/1. maddesi uyarınca, ayrıldığı yılın bilançosunu kabul ederek kesinleştiren genel kurulu izleyen bir ayın sonundan itibaren faiziyle birlikte geri isteyebilir. Ancak, davacıya yapılacak geri ödeme, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecekse, dolayısıyla erteleme kararı geçerli ise ve dava, erteleme süresi dolmadan açılmışsa, .../...zamanından önce açılan davanın reddi gerekecektir. Davanın erken açıldığı gerekçesiyle reddi üzerine, aynı davanın alacağın muaccel olması sonrasında açılması halinde ne kesin hükümden ne de derdestlikten söz edilebilir.Mahkemece alınan 06.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda, ayrılan ya da ihraç edilen üyelere yapılacak ödemelerin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği hususunda görüş bildirilmemiş, 18.08.2014 havale tarihli ek bilirkişi raporunda ise, kooperatife ait bankalar hesabında toplam 980,24 TL olduğu, alacak senetlerinin 122,300 TL, ortaklardan alacak hesabının toplam 1.000.486,16 TL, banka arsa kredisinin 236,168 TL, borç senetlerinin toplam 6.153,83 TL, çıkarılan veya ayrılan ortaklara ait alacak toplamının ise 445.484,38 TL olduğu tespit edilerek, erteleme olmaksızın kooperatif alacaklarının ödenmesi halinde kooperatif mevcudiyetinin tehlikeye düşeceği görüşü bildirilmiştir. Bilirkişinin rapor ekindeki 31.12.2011 tarihli bilançoya göre ortaklardan alacak hesabının 1.000.486,16 TL olduğu tespit edildiğine göre, belirlenen kooperatif giderlerinin miktarı dikkate alındığında, istifa eden ya da çıkarılan ortaklara yapılacak ödemelerin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği görüşü çelişkili olmuştur. Alacaklarını tahsil için işlem yapmayan yönetimin ve aidatlarını ödemeyen üyelerin bu kusurundan kooperatifin yararlandırılması ve sadece kasanın mevcut bakiyesinin ve/veya bankada bulunan parasının esası alınması doğru görülemez. Aksi halde, ayrılan ortak aleyhine nedensiz zenginleşmeye yol açılmış ve eşitlik ilkesi ihlâl edilmiş olur. Diğer yandan, anasözleşmenin 13. maddesi uyarınca yıl sonuna bir ay kala ulaşan istifa o yıl içinde yapılmış gibi sonuç doğuracağından ve son bir ayda ulaşan istifa ise ertesi yıl yapılmış sayılacağından, 01.12.2011 tarihine kadar istifa eden ya da 31.12.2011 tarihine kadar ihracı kesinleşen ortaklara yapılacak ödemelerin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği, ancak 31.12.2011 tarihli bilançonun görüşüldüğü 16.06.2012 tarihinde yapılan genel kurulda doğru olarak takdir edilmesi de gerekir. 2012 yılında toplanan anılan genel kurula kadar, kooperatifin mali durumunda değişiklik olması mümkün olup, bu değişikliklerin de erteleme kararının verilmesi aşamasındaki görüşmeler sırasında dikkate alınması, buna göre değerlendirme yapılması gerekmektedir. Hükme esas bilirkişi raporundan hangi tarihe kadar istifa eden ya da çıkarılan üyelere yapılacak çıkma payının dikkate alındığı anlaşılamamaktadır.Bu durumda mahkemece, bu ilke ve açıklamalar ile bilirkişi ek raporunun 2. sayfasının 1. bölümünde yer alan kooperatifin alacak ve borç durumunun özetlendiği kısmı gözeten ve anılan çelişkiyi gideren bir ek rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bilirkişinin kendi tespitleriyle çelişkili ve kısmen denetime elverişli bulunmayan ek rapora itibarla yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.