MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının 20.155,00 TL asıl, 79,00 TL işlemiş faize ilişkin üyelik aidat borcunun bulunduğunu, borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine ... İcra Müdürlüğü' nün 2013/154 E. sayılı dosyası ile başlattıkları icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile %20 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının iddia ettiği hakkın zamanaşımına uğradığını, davanın süresi içerisinde açılmadığını, dava dilekçesinin HMK'nın 119. maddesinde belirtilen şartları taşımadığını, müvekkilinin kooperatif ortağı ve B blok 13 numaralı dairenin sahibi olmadığını, hukuk dışı işlemlerle üyelerin dairelerinin üçüncü şahıslara satıldığını, bu hususla ilgili ... Başsavcılığı'nın hazırlık soruşturmasının devam ettiğini ve müvekkilinin verdiği vekaletname ile sözü edilen daireyi üçüncü kişiye devrettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının davacı kooperatifin üyesi olduğu, üyelik devam ettiği müddetçe aidat alacakları yönünden zamanaşımının işlemeyeceği ve ödemekle yükümlü olduğu tutarın icra takibinde talep edilen tutar kadar bulunduğu, haricen tapuda dairenin satılması halinde hissenin kendiliğinden satın alana geçmeyeceği, bunun için taraflar arasında resmi bir devir sözleşmesi yapılması ve kooperatif yönetim kurulu kararı gerektiği, bu nedenle davalının aidat ödeme yükümlülüğünün bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, itirazın 20.115,00 TL asıl alacak, 79,00 TL işlemiş faiz yönünden iptaline, asıl alacağın % 20'si oranındaki icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere, üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan, diğer anlatımla üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Ancak, somut olayda olduğu üzere, üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili davalar, 6098 sayılı TBK'nın 147/4. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, mahkemece takip konusu edilen aidat alacağının dönemi ve takip tarihi dikkate alındığında, TBK'nın 147/4. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği gerekçesiyle zamanaşımı def'inin reddine karar verilmesi gerekirken, üyenin .../...parasal yükümlülükleri dışındaki uyuşmazlıklar için geçerli olan gerekçeyle zamanaşımı def'inin reddi doğru olmamış ise de, zamanaşımı def'inin reddi sonucu itibariyle doğru olduğundan ve davalı vekilince bu hususta temyiz itirazı ileri sürülmemiş olduğu da gözetilerek, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Öte yandan, davalı kooperatif anasözleşmesinin 17/3. maddesi, “devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer” hükmünü içermektedir. Ortaklığın devir biçimi yasada gösterilmemiştir. Ancak pay devrinin alacağın temliki yolu ile yapılması, temlikin de BK'nın 163. maddesi maddesi uyarınca yazılı olması gerekmektedir. Üyeliğe bağlı hak ve alacakların borçlusu kooperatif, alacaklısı ise üyeliği devir alan yeni ortaktır. Eğer devir eden ortak pay yönünden borçlu ise, borcun nakli hükümleri uygulanır (BK 173 vd), borç devir alana geçer. Ancak, pay devri için resmi şekle bile gerek bulunmamaktadır. Her ne kadar yapı kooperatifinde, ortakları mal sahibi yapmak amacı olsa bile, pay devri, bir satış vaadi de değildir. Bu nedenle, adi yazılı devir dahi geçerlidir. Devredenin borçları, devre ve devrin kabulüne engel değildir, devredenin borçları devir alana geçer ve ödemediği takdirde devralanın ihraç edilme olanağı da her zaman vardır. Daire satımında üyelik kendiliğinden alıcıya satım ile birlikte geçmez. Satıcının üye olması ve üyeliğinin alıcı tarafından ayrıca devir alınması gerekmektedir. Üyelik ayrıca devredilmedikçe satıcının üyeliği kooperatif nezdinde devam eder. Satıcının üye olması, alıcının bu üyeliği ayrıca devir alması, devir alanın kooperatif üyelik koşullarını taşıması halinde kooperatifin bu kişiyi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 14/3. ve anasözleşmenin 17/2. maddesi uyarınca ortaklığa kabul etmesi zorunludur. Üyelik devir sözleşmesi yapıldığı tarih itibariyle sözleşmenin yanları arasında geçerli sonuç doğurmasına karşın, kooperatif bakımından ise 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 14/3. ve anasözleşmenin 17/1. ve 2. maddeleri hükümleri gereği, devrin kooperatife bildirilmesi ve yönetimin makul sürede yapacağı inceleme sonunda devir alanın ortaklık şartlarını taşıması durumunda devir alanı makul süre içerisinde üyeliğe kabulü kararı verdiği tarihte hüküm ifade eder. 17/1. madde hükmünde yer alan yazılı başvuru koşulu, devrin geçerliliğine ilişkin olarak değil, devrin kooperatife iletilmesi ve kabulü için ispat bakımından sevk edilmiştir. Bu nedenle, kooperatif üyelik hakkının devredildiğinin davadan önce davalı kooperatife bildirilmemesi, devir alanın hakkına olumsuz bir etki yapmaz. Devir alanın açtığı üyeliğin tespiti davası ile davalı kooperatife üyelik başvuru yapılmış gibi olduğundan, üyelik koşullarını taşıdığının belirlenmesi halinde devir alanın üyeliğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Üyeliği devreden üyelik hisse devir sözleşmesinden dönmemiş veya sözleşmenin herhangi bir nedenle devrin tarafları arasında bağlayıcı olmadığı savunularak sözleşmenin iptali de sağlanmamış ise, devredenin artık dava konusu hisse üzerinde herhangi bir hakkı kalmamıştır. Somut olayda, mahkemenin gerekçesi bu ilke ve açıklamaları yeterince karşılamadığı gibi, üyelik devir sözleşmesinin adi yazılı olmasının yeterli olduğu gözetilmeden, mahkemenin taraflar arasında resmi devir sözleşmesi yapılması gerektiğine ilişkin gerekçe bölümü de isabetsizdir. Öte yandan, dava kabul edildiği halde, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve buna göre davacı aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine karar verilmesi hatalı ise de, davacı yan temyize gelmediğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.