MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davalarının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, asıl ve birleşen iki davada, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi ve 7. Blok 26. numaralı işyeri sahibi olduğunu, kooperatif genel kurul kararları ile müvekkilinin dükkanının ön bahçe bölümüne tecavüz eder şekilde yeni bir yapılaşma yapıldığını, bununla haksız olarak işyerinin değerinin ve alanının küçülmesine neden olunacağını ileri sürerek, bu hususa ilişkin 27.06.2004, 30.01.2005 ve 29.01.2006 tarihli genel kurul kararlarının iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 05.10.2012 tarih ve 2012/2046 E., 2012/5767 K. sayılı ilamıyla; mahkemece, iptali istenen genel kurul kararlarının hangi maddelerinin iptal edildiği açıkça belirtilerek, tereddüt uyandırmayacak nitelikte, infazı mümkün hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde müphem ve infazı kabil olmayan şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davalı ...'nin 27.06.2004, 30.01.2005 ve 29.01.2006 tarihli genel kurul toplantılarında alınan kararların tüm maddelerinin iptaline karar verilmiştir.Asıl ve birleşen iki davada verilen kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Asıl ve birleşen iki ayrı dava, davalı kooperatifin 27.06.2004, 30.01.2005 ve 29.01.2006 tarihli genel kurul toplantılarında alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Öncelikle, asıl ve birleşen davalar bağımsız dava niteliği taşıdıkları halde her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, asıl ve birleşen davalar için tek bir hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.Mahkemece, bozma kararına uyulan Yargıtay 16. Hukuk Dairesi'nin 14.04.2009 tarih ve 2008/6275 esas ve 2009/2612 karar sayılı bozma ilamında, asıl ve birleşen davaların konusunu oluşturan genel kurul kararlarının iptali talebinin değerlendirilmesi sırasında kooperatifçe yapılan proje değişikliği ile bunun uygulanmasına dair alınan kararların 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 23. ve 53. maddeleri uyarınca eşitlik ve iyiniyet kaidelerine uygun olup olmadığının incelenmesi gereğine işaret edilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına .../...uyulmasına karar verilmesi ile usuli kazanılmış hak ilkesi gereği bozma ilamında beliritilen şekilde inceleme yapılması zorunluluk arz etmektedir. Yargılama aşamasında alınan 24.06.2010 tarihli şehir planlama uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davalı kooperatifçe yapılan plan değişikliğinin imar mevzuatına uygun olmasına rağmen oluşan yeni durumda davacıya ait 13 nolu parselin köşe parsel özelliğini yitirmesinden dolayı kısmi bir değer kaybı oluşacağı ve bu durumun da proje değişikliğinin doğal bir sonucu olduğu belirtilmiştir. Bölgede, 3194 sayılı Yasa'nın 8.b maddesi gereğince 7 adet adada imar planı tadilatı yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, yargılama aşamasında hukukçu bilirkişiden alınan 01.06.2011 tarihli raporda ise, kooperatife kayıtlı diğer üyelerin durumu incelenmeksizin plan değişikliğinin davacıya ait dükkanın değerini azalttığı ve bu itibarla genel kurul kararının eşitilik ilkesine aykırı olduğu bildirilmiştir. Ne var ki, davalı kooperatife kayıtlı diğer ortakların söz konusu plan değişikliği sonrası hukuki durumları incelenmeksizin düzenlenen 01.06.2011 tarihli bilirkişi raporunda, eşitlik ilkesinin davalı aleyhine ne suretle ihlal edildiği izah edilmemiş, ayrıca, önceki tarihli bilirkişi raporlarındaki sonuç ile 01.06.2011 tarihli bilirkişi raporu arasında çelişki oluşmuştur. Ayrıca, mahkemece, davaya konu üç ayrı kooperatif genel kurul toplantısındaki kararların tümünün iptaline karar verilmiştir. Oysa ki, davalı kooperatifin üç ayrı genel kurul toplantısında alınan kararların tümü dava konusu ile ilgili olmayıp, dava konusu ile ilgili olmayan konularda da kararlar alındığı anlaşıldığından, mahkemece, davalı kooperatifin üç ayrı genel kurul toplantısında alınan kararların tüm maddelelerinin iptali de doğru olmamıştır.Bu durumda, mahkemece yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen hususlar hakkında kooperatifler konusunda uzman bir bilirkişi ile şehir planlamacısı ve inşaat mühendisi bilirkişilerden oluşacak heyet marifetiyle davalı kooperatifin tüm üyeleri nazara alınarak yapılan plan değişikliği sonucu davacı aleyhine eşitlik ilkesinin ihlal edilip edilmediği tespit edilip, önceki bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmeli ve bilirkişi raporuna yönelik itirazların denetime elverişli olacak şekilde ek bilirkişi raporu alınarak karşılanması sağlanmalı, sonucuna göre de, her bir dava ile ilgili ayrı ayrı hüküm kurularak, davanın kabulü cihetine gidilecekse, sadece dava konusunu ilgilendiren davalı kooperatif genel kurul toplantılarında alınan kararların iptal edilmesi gerekirken, mahkemece uyulan Yargıtay bozma ilamı gerekleri yerine getirilmeden eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin asıl ve birleşen davalar açısından temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.