MAHKEMESİ : Varto Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/04/2013NUMARASI : 2009/37-2013/188Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı, davalı kooperatifte 01.07.2005 ila 01.07.2009 tarihleri arasında yönetim kurulu kararıyla ikinci başkan olarak görev yapmasına rağmen, aylık, yolluk ve oturumdan kaynaklı alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, 23.11.2009 tarihli ıslah dilekçesiyle harçlandırdığı 35.000,00 TL alacağının yıllık %72 faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf cevabında, 01.07.2005 tarihinden 09.04.2009 tarihine kadar kooperatif yönetim kurulu üyelerinin hiç birinin huzur hakkı talebi olmadığından hiçkimseye huzur hakkı ödenmediğini, sadece çalışan personellere maaş ödendiğini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, tüm dosya kapsamına, benimsenen bilirkişi raporu ve ek raporuna göre; davacının davalı kooperatifte 2. başkan vekili olarak görevlendirildiği, TESKOMB'un 2008/29 sayılı genelgesi ile kredi vermeyen kooperatiflerde ücret veya huzur hakkı alınamayacağı kararlaştırıldığından, kredi verilmeyen 2005, 2006, 2007, 2009 yıllarına ait herhangi bir talepte bulunulamayacağı, 2008 yılında kredi verildiğinden davacının bu döneme ilişkin alacak talebinde bulunabileceği, benimsenen bilirkişi raporuna göre 5.400,00 TL'lik alacağın 18.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1)Dava, huzur hakkı alacağı istemine ilişkindir. Tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK'nın 298/3. maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK'nın 294/3. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK'nın 294/4. fıkra hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekle, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde, HMK'nın 294/3. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK'nın 298/2. maddesine göre, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın 141. maddesi ile HMK'nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Somut olayda, kısa kararda kabul ve reddedilen miktar ile faiz türü, oranı ve başlangıç tarihi belirtilmeksizin davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm kısmına ikinci paragraf olarak "Ücret ve huzur hakkı alacağı olan 5,400 TL'nin 18.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine," cümlesinin eklenerek, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.Bu durumda; mahkemece, 10.04.1992 gün ve 1992/7 esas, 1992/4 karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararı çerçevesinde, bu kısa kararla bağlı kalınmadan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.2)Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.