MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat Murat Aktaş ile davacı vekili avukat ... gelmiş olup, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -Davacılar vekili, taraflar arasında adi yazılı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri imzalandığını, davalı yükleniciye tapu devri yapıldığını, ancak davalının, diğer hissedarlarla sözleşme yapmadığını, bu nedenle sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğini ileri sürerek, davalıya devredilen hisselerin iptali ile davacılar adına tescilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin, sözleşme gereğince edimlerini yerine getirdiğini, sözleşmede sürenin diğer arsa hissedarlarıyla sözleşme yapılmasından sonra başlayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, yüklenicinin edimlerini davacıların ihtarına rağmen yerine getirmediği, sözleşmenin şekil şartına uygun olmaması nedeniyle geçersiz olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasında, tarihsiz ve adi yazılı ve bu haliyle, kural olarak, resmi şekle uygun yapılmadığından, geçersiz arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin varlığı çekişmesizdir. Ancak, sözleşme uyarınca, 28848 Ada 1 parsel numaralı taşınmazda paydaş olan davacılar tarafından tapuda bir kısım paylar davalı yükleniciye devredilmiş olmakla, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 30.09.1988 tarih, 1987/2 E. ve 1988/2 K. sayılı ilamı gereğince, artık, sözleşmenin şeklen geçersiz olduğunun ileri sürülmesi, iyiniyetli olarak kabul edilemez.Anılan sözleşmede de kayıt altına alındığı gibi, taraflar açıkça, sözleşme konusu parselin, diğer paydaşları ve komşu parsel malikleri ile de, anlaşma yapılması gerektiğini bilmektedirler. Keza, sözleşmede, işin süresi de, bu doğrultuda, diğer paydaş ve komşu parsel malikleri ile sözleşmeler imzalandıktan sonra, 3 ay içinde ruhsat alınıp, bunu takiben 3 yıl içinde inşaatın tamamlanıp teslim edileceği şeklinde kararlaştırılmıştır. Dosya kapsamına göre, davacılar paylarını, 28.05.2012 ile 28.08.2012 tarihleri arasında tapuda davalıya devretmişlerdir. Ne var ki,davacılar, sözleşme uyarınca 1 numaralı parsel ile tevhid edilecek 2,7 ve 8 numaralı parsel sayılı taşınmazların paydaşlarıyla da sözleşme yapması için gereken makul süreyi davalı yükleniciye tanımadan, 25.01.2013 günü eldeki davayı açmışlardır. Aynı dönemde, yüklenicinin, önemli sayıda paydaşla sözleşme yaptığı ve bunları dosyaya ibraz ettiği, yani, anılan süreyi de boşa geçirmediği anlaşılmıştır.Hal böyle iken, davacıların da, bildiği ve dürüstlük kurallarına göre tahammül etmeleri gereken uygun süreyi beklemeden, açtıkları davanın reddi yerine, hatalı yorumla yazılı şekilde kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.