Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1418 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4595 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayet olunanlar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Şikayetçi vekili, şikayet olunan borçlu şirketin bir kısım taşınırlarının satışı sonrası... 6. İcra Müdürlüğü'nün 2013/4835 E. sayılı icra dosyasında düzenlenen 31.07.2013 tarihli sıra cetvelinde şikayet olunan bankanın haczi düştüğü halde ilk sırada pay ayrılmasının usulsüz olduğunu, ilk sırada müvekkiline pay ayrılması gerektiğini ileri sürerek, anılan sıra cetvelinin iptalini talep ve şikayet etmiştir.Şikayet olunan Banka vekili, avansını da yatırmak suretiyle süresinde satış talebinde bulunduklarını, taşınırlar üzerindeki hacizlerinin ayakta olduğunu, sıra cetvelinin usulüne uygun olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir.Borçlu .... vekili, bedeli sıra cetveline konu taşınırlar ile ilgili ihalenin feshi davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, diğer şikayet olunan satış avansını yatırdığından haczin düşmediğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; şikayetçinin 03.04.2009 ve 02.06.2009 tarihli hacizlerinin satış tarihi itibariyle geçerli olduğu, şikayet olunan ....'nin geçerli bir satış istemine rastlanılmadığından hacizlerinin düştüğü, sıra cetvelinde yer verilerek pay ayrılması işleminin hatalı olduğu gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile, anılan sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. Kararı, şikayet olunan banka ve borçlu şirket vekilleri temyiz etmiştir.1-Şikayet olunan borçlu .... vekilinin temyiz itirazları yönünden; İİK'nın 142/1. maddesi hükmüne göre, "Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebilir." Anılan hükümde yer alan "alakadarlar" ifadesi, kural olarak borçluyu değil, şikayet eden alacaklıdan sıra itibariyle önce olan ve kendisine pay ayrılan alacaklıları ifade eder. Şikayet, kural olarak şikayet edene göre sıra cetvelinde öncelikli olan ya da aynı derecede hacze iştirak eden alacaklılara, diğer anlatımla kendine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklılara yöneltilmelidir. Somut olayda, şikayetçi tarafça husumet bu ilkeye uygun olarak, sıra itibariyle önde olan ve kendisine pay ayrılan ....'ne yöneltilmiş ve ....'nin unvanı borçlu sıfatıyla yazılmış olmasına rağmen, mahkemece re'sen alacaklı sıfatı bulunmayan borçlu şirkete husumet yöneltilerek gerekçeli karar başlığında şikayet olunan olarak yazılması ve aleyhine hüküm kurulması doğru olmamıştır.2-Şikayet olunan .... vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir.05.01.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun ile değiştirilen İİK'nın 106/1 maddesi, değişiklikten önce, "Alacaklı haczolunan mal taşınır ise bir sene, taşınmaz ise iki sene içinde satılmasını isteyebilir." hükmünü, 110. maddesi "Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya takip geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar." hükmünü içermekte idi. İİK'nın, 6352 sayılı Yasa'nın 21. maddesi ile değişik 106. maddesi; "Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebilir." hükmünü içermektedir. 6352 sayılı Yasa, 05.07.2012 tarih 28344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olup, Yasanın yürürlüğüne ilişkin 106. maddesi hükmü uyarınca, anılan 21. madde yayım tarihinden altı ay sonra 05.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Aynı Yasa'nın 38. maddesiyle İİK'ya eklenen Geçici 10. maddesiyle, bu Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında, değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edileceği hükmü getirilmiştir. Getirilen bu hükümden, 6352 sayılı Yasa değişikliğinin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi başlatılan her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı anlaşılmaktadır. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 12.02.2013 tarih ve 2012/28045 E., 2013/3913 K. sayılı ilamı ile Dairemizin 20.02.2015 tarih ve 2014/3595 E., 2015/1053 K; 09.11.2015 tarih ve 5584 E., 7135 K. sayılı ilamları da bu yöndedir) Anılan şikayet olunanın haciz tarihleri itibariyle, değişiklikten önceki anılan hükümlerin uygulanması gerekmektedir. İİK'nın 59. maddesi ise, "Bir talepte bulunan taraf bununla ilgili masrafları peşin olarak verir" hükmünü içermektedir. Haciz düşse dahi icra takibi ayakta kalmaya devam eder.Somut olayda; şikayet olunan ....'nin alacaklı olduğu ... 11. İcra Müdürlüğü'nün 2007/779 E. sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamından, anılan alacaklı tarafından 30.01.2006 tarihli ihtiyati haciz kararına ve kambiyo senedine dayalı olarak icra takibine başlandığı, ödeme emrinin borçlu şirkete 31.01.2006 tarihinde tebliğ edildiği, buna göre ihtiyati haczin İİK'nın 168. maddesindeki 10 günlük ödeme süresinin dolduğu 10.02.2006 tarihinde kesinleştiği, borçlu şirketin talebi üzerine ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/184 E. sayılı dosyasından 15.05.2006 tarihinde borçlu şirket hakkındaki icra takiplerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği, aynı mahkemece borçlu şirketin borca batık olmadığı gerekçesiyle 10.06.2008 tarihinde ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına karar verildiği, şikayet olunan alacaklı banka vekilince 24.11.2008 tarihinde satış talebinde bulunularak satış avansının(200,00 TL) yatırıldığı, icra müdürlüğünce aynı tarihli karar ile satışı istenen tüm taşınırlar üzerinde başka dosyalardan konulmuş hacizler bulunduğu, İİK'nın 100. maddesindeki malumatların toplanması gerektiği gerekçesiyle satış talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.İİK'nın 106. maddesi ile alacaklının takibi sürüncemede bırakmaması amaçlanmıştır. Bu amaca uygun olarak alacaklı tarafından, iflas erteleme davasında verilen ihtiyati tedbir süresi dikkate alınarak süresinde satış talebinde bulunulmuş, avans da yatırılmıştır. Satış talebinin ret gerekçesi satışı istenen tüm taşınırlar üzerinde başka dosyalardan konulmuş hacizler bulunması, İİK'nın 100. maddesindeki malumatların toplanması gerektiğidir. Bu ret kararının, anılan yasal düzenlemeye uygun olan satış talebindeki haklılığı ortadan kaldıran bir karar niteliğinde bulunmadığını kabul etmek gerekir. Zira, İİK'nın 106. maddesinde satış istenmesinden söz edildiği, bu talebin İcra Müdürlüğü tarafından reddedilmesi halinde talebin geçerliliğini kaybedeceğine ilişkin hiç bir yasa hükmü bulunmadığı gibi, İİK'nın 106. maddesinden kaynaklanan hukuki uyuşmazlıklara ilişkin Yargıtay 12. Hukuk Dairesince alınan yargısal kararların da bu yönde olduğu, 1 ve 2 yıllık süreler içerisinde alacaklının bir an evvel satışa yönelik iradesini icra dosyasına yansıtmak zorunda olduğu ve isteğini İcra Müdürlüğü'ne iletip İİK'nın 59. madde karşısında gereğini yerine getirmesi halinde geçerli bir satış talebinin doğduğu, bundan sonra satışın da aynı 1 ve 2 yıllık süreler içerisinde yapılması yönünde bir zorunluluk bulunmadığı, söz konusu haczin de geçerliliğini kaybettiğinden söz edilemeyeceği kabul edilmelidir. Aynı Kanun'un 59. maddesi uyarınca, bir işlemin yapılmasını isteyen taraf, o işlemin yapılması için gerekli masrafları avans olarak (peşin) yatırmalıdır. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 6. maddesine göre, bu masrafların, tahsilat makbuzu karşılığında para olarak alınması gerekir. Aksi takdirde talep yapılmamış sayılır. Cüz’i de olsa satış avansının yatırılmış olması, usulüne uygun bir satış talebinin bulunduğu anlamına gelir. Yatırılan masrafın yetmeyeceği sonradan anlaşılırsa, bunun tamamlanması istenebilirse de, masraf hiç yatırılmamışsa geçerli bir talebin varlığından söz edilemez.Kıymet takdiri kesinleşmeden satış yapılmamakla birlikte, kıymet takdiri yapılmadan da satış istenebilir. Diğer bir anlatımla, kıymet takdirinin yapılmaması sadece satışın yapılmasına engel olur. İcra Müdürünün ret kararının ayrıca İcra Hakimliğince iptalinin talep ve dava edilmesine gerek dahi olmadan mahkemece re'sen nazara alınması anılan madde hükümlerine uygun olacaktır.Diğer yandan, İİK'nda, süresinde satış istendikten sonra haczi ve satışı düşüren sebepler öngörülmemiş, sadece aynı Kanun'un 129/son maddesinde, ikinci ihalede alıcı çıkmazsa ''satış talebinin'' düşeceği düzenlenmiştir. İİK'nın 106 ve 110. madde hükümleri alacaklının takibi sürüncemede bırakmaması amacıyla getirilmiş olup, bu amaca uygun olarak anılan şikayet olunan tarafından İİK'nın 106. maddesindeki 1 ve 2 yıllık süreler içerisinde İİK'nın 59. maddesine uygun olarak satış talep edilerek avansı yatırılmış olmakla, bir daha satış istemesine gerek kalmaksızın, haczi ve satışının ayakta olduğunun kabulü gerekir. Satışın da aynı bir ve iki yıllık süreler içinde yapılmasının zorunlu olduğu, aksi halde haczin düşeceği yönünde yasada bir hüküm bulunmamaktadır. Alacaklıya yüklenen görev, süresinde satış isteyerek avansı yatırmaktır. İİK'nın 123. maddesinde satış görevi, icra dairesine yüklenmiş olup, satış ne zaman yapılırsa yapılsın, haciz ve satış talebi ayaktadır. Dairemizin son uygulaması bu yöndedir. İİK'nın kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri yapılamayacağını öngören 128/a-3 fıkrası, varılan bu sonucu bertaraf eden bir düzenleme değildir. Dairemizin 26.03.2012 tarih ve 1020 E., 2296 K; 27.09.2013 tarih ve 4460 E., 5835 K; 28.03.2014 tarih ve 1763 E., 2381 K. sayılı ilamları bu yöndedir.Bir yıllık satış isteme süreci içinde taşınmaz başka bir dosyadan satılmış ise o tarihe kadar satış talebinde bulunmayanın, satış talebinde ya da o satıştan kendi dosyası için yararlanma talebinde bulunmasına gerek kalmaksızın haczi ayaktadır. İİK'nın 107. madde hükmü koşulları bulunmadığından bahisle aksi sonuca varılamaz. Bu madde hükmü aynı derece içindeki alacaklılar ile ilgilidir. İlmi ve yargısal inançların bu yolda olduğu açıktır. (M.Oskay- C.Koçak İİK şerhi 7 cilt, Ank.sh. 3046; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 04.12.2001 gün ve 8906 Esas 8078K; 04.12.2003 tarih ve 555 E.,12171 K.; Dairemizin 23.06.2014 tarih ve 5599 E; 4814 K. 12.11.2015 tarih ve 2014/8971 E., 2015/7269 K. sayılı ilamları aynı yöndedir.)Diğer yandan; icra müdürlüğünce satış talebinin reddi kararı, alacaklının yasa ile doğan hakkın özünü ortadan kaldıran bir karar olması nedeniyle süresiz şikayete tabi olan bu karara yönelik şikayetin işbu dava ile yine şikayete bakmakla görevli İcra Mahkemesi'nin önüne getirildiğinin de kabulü gerekir. Bu durumda; anılan ret kararının takip hukuku bakımından kesinleştiği sonucuna varılmamalıdır.Şikayet konusu işlemin bir hakkın yerine getirilmesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı ve kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı yapılacak şikayetlerin süresiz bulunduğu hususunun somut olayımızda uygulama yeri olmasına göre icra müdürünün işleminin işbu davada savunma yolu ile ayrıca şikayet te edilmesine göre, ret kararının da bu davada ele alınıp değerlendirilmesi gerektiği gözetilmelidir.Yargıtay uygulamalarına (örneğin Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15.12.2003 gün ve 2126/24743 sayılı ilamı) göre en önemli kriter, tarafların, üçüncü kişilerin ve kamunun menfaatinin korunması için konulmuş emredici (amir) hükümlerine aykırılık teşkil etmesi olup, bu nitelikteki icra müdürünün işleminin süreye bakılmaksızın incelenmesi gerekecektir. (Bkz: M.Oskay-C.Koçak, İİK şerhi Ank. sh.140,141)Belirtilen bu nedenlerle süresiz şikayet hakkına sahip olan şikayet olunanın, aleyhindeki bu karara karşı İİK'nın 16. maddesine göre süreli şikayet yoluna gitmeyerek icra müdürünün kararını iptal ettirmemiş olmasının, hakkın özü olan İİK'nın 59, 106 ve 110. maddelerine uygun olarak süresinde yaptığı satış talebinin ona sağladığı hukuki sonuçları ortadan kaldırdığı sonucuna varılmaz. Dairemizin 19.09.2013 tarih ve 4536 E., 5532 K.; 30.09.2013 tarih ve 4685 E., 5861 K.; 23.06.2014 tarih ve 5599 E., 4814 K. sayılı ilamları bu yöndedir.Bu durumda, İİK'nın 106. maddesi uyarınca bir yıl içinde satış talebinde bulunması, 59. maddesi uyarınca masrafını yatırması halinde, adı geçen şikayet olunan yasa ile kendisine yüklenen işlemleri yerine getirdiğinden, haczinin ayakta olduğunun kabulü gerekir. İcra müdürünün satış isteme talebinin reddi kararına karşı süreli şikayet yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle haczin düştüğü sonucuna varılması, anılan yasal düzenlemelerle ve hakkaniyetle bağdaşmaz.Bu durumda mahkemece, şikayet olunanın alacaklı olduğu ... 11. İcra Müdürlüğü'nün 2007/779 E. sayılı dosyasında, haciz tarihinden sonra iflas erteleme davasında verilen ihtiyati tedbir süresinin dikkate alınmasıyla İİK'nın 106. maddesindeki sürede satış talebinde bulunularak avansın yatırıldığı, şikayet olunanın ilk sırada bulunan 10.02.2006 tarihli kesin haczinin ayakta olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayet olunan borçlu şirket vekilinin, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayet olunan alacaklı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayet olunan borçlu şirket ve şikayet olunan alacaklı banka yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.