Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1405 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10086 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, aidat borcunun ödenmemesi üzerine müvekkili kooperatifin ortağı olan davalı aleyhine girişilen takibin, haksız itiraz nedeniyle durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin, kooperatif ortaklığından istifa ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalının üyelikten istifasıyla ilgili bir başvurusu ve hakkında alınmış istifanın kabulüne ilişkin bir kararın olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup Dairemizin 10.09.2012 tarih ve 2012/3594 Esas, 2012/4967 Karar sayılı ilamıyla kooperatif ortağı olunup olunmadığının belirlenmesine bağlı bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, somut olayda, davayı yürütme görevinin asıl görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiğinin kabulü ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiği belirtilerek bozulması üzerine, bozmaya uyularak, görevsizlik kararı verilmek suretiyle görevli mahkemece yapılan yargılamada davalının üyeliğinin ...Ticaret Mahkemesi'nin 2011/1011 Esas ve 2013/207 Karar sayılı ilamı ile 17/03/2011 tarihinde sona erdiğinin tespit edildiğinden bu tarihe kadar olan aidatlardan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkâr tazminatına yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Takip ile talep edilen alacak genel kurul kararı ile belirlenmiş olup herkesi bağlayacağından, belirli ve hesap edilebilir nitelikte olması nedeniyle likit olduğundan davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve yanılgılı gerekçe ile icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.