MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki karşılıklı tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Asıl davada davacı vekili, 05.04.2012 tarihli ihtara rağmen davalının, taraflar arasında imzalanan 20.01.2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca işe başlamadığını ve sözleşmenin feshedildiğini ileri sürerek, sözleşmenin feshedildiğinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL zarar ve 1.000,00 TL de sözleşmeden doğan tazminat olmak üzere toplam 2.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 02.01.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat talebini 30.000,00 TL'ye yükseltmiştir.Asıl davada davalı, sözleşmeden doğan tazminat talebi yönünden kısmi dava açılamayacağını, sözleşmede öngörülen süre dolmadan davanın açıldığını, iş sahibinden kaynaklanan nedenlerle işe başlanamadığını, müvekkili vekaletten azledilmekle ifanın imkânsız hale geldiğini savunarak, davanın reddini istemiş; karşı dava olarak ise, inşaat sözleşmesinin davacı arsa sahibince haksız olarak feshedilmesi nedeniyle sözleşmenin l9. maddesinde düzenlenen tazminat ile müvekkilince sözleşme nedeniyle yapılan giderlerin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, 47.364,00 TL'nin avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, asıl davada, davalı yüklenici tarafından ihtar tarihine kadar geçen sürede avan projesinin dahi hazırlanmadığı, davacı arsa sahibinin sözleşmeyi fesihte haklı olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile 30.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, karşı davanın ise reddine dair kararın, asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 25.11.2013 tarih ve 4861 E., 7384 K. sayılı ilamıyla, diğer temyiz itirazlarının reddiyle, asıl davada davacı vekilinin 20.01.2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin müvekkili tarafından haklı nedenlerle feshedildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, sözleşmenin 19. maddesi uyarınca 1.000,00 TL tazminatın ve 1.000,00 TL sözleşme giderinin tahsilini talep ettiği, 6100 sayılı ...'nın 109/2. maddesine göre talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı, somut olayda sözleşmenin 19. maddesinde; inşaata haklı bir neden olmaksızın başlanmaması veya yüklenici şirket tarafından inşaatın yapılmasından vazgeçilmesi halinde yüklenicinin arsa sahibine, arsa sahibinin sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi halinde ise arsa sahibinin yükleniciye 30.000,00 TL tazminat ödemesinin kararlaştırılmış olması karşısında, talep edilebilecek tazminat miktarının asıl davada davacı arsa sahibince açıkça bilinebilecek durumda olduğu, öte yandan, sözleşmeye göre yükleniciye ait olduğu ileri sürülen hafriyat gideri ve vergi ödemelerinin de miktarının açıkça arsa sahibince bilinebilir nitelikte olduğu, asıl davada davacının kısmi talepte bulunmasında hukuki yararı bulunmadığı, hukuki yararın bulunması da dava şartlarından (... m.114/1-h) olup, ...'nın 115/1. maddesi uyarınca gerek mahkemece gerekse Yargıtay tarafından davanın her aşamasında re'sen gözetileceği, asıl davada davacının tazminat isteminin...'nın 115/2. maddesi uyarınca usulden reddi yerine kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği belirtilerek asıl davada davalı yararına bozulmasına, karar verilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, bozma ilamındaki gerekçelerle asıl davada davacı arsa sahibinin tazminat talebinin...'nın 115/2. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, asıl davada davalı vekili temyiz etmiştir.Dava tarihi 05.06.2012 olduğu halde gerekçeli karar başlığına 07.02.2014 olarak yazılması doğru değilse de, 6100 sayılı ...'nın 304. maddesi uyarınca tarafların başvurusu üzerine veya re'sen düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, asıl davada davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.