MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin D4 grubu A blok 9. katta bulunan güneybatı cepheli dairesi yönünden üyeliği davadışı ...'dan devraldığını, ancak arsa sahibi ile yüklenici arasındaki inşaat sözleşmesinin feshi nedeniyle dairenin inşaatının yapılamadığını ve kooperatif tarafından kendisine teslim edilemediğini ileri sürerek, daire yerine bedeli olan 7.800.00 TL'nin 24.10.2003 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, arsa sahipleri ile dava dışı bir ortağın kooperatif zararına işlemler yapmaları nedeniyle davacının üye olduğu D4 grubu dairelerin inşaatının yapılması imkânının kalmadığını, ancak bu grupla ilgili davaların halen devam ettiğini, davacının alacağının muaccel olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 3.101,44 TL'nin 03.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline ilişkin kararın davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 27.02.2012 tarih ve 2011/3378 E., 2012/1445 K. sayılı ilamıyla, mahkemece ilk olarak davacıya tahsis edilebilecek uygun bir konut olup olmadığı araştırılarak verilebilecek bir konut yoksa, uzman bilirkişi kurulundan, bozma ilamında açıklanan beş aşamalı formüle göre, davacı yararına hükmedilmesi gereken tazminatın hesaplattırılarak oluşacak uygun sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmayan bilirkişi ek raporuna dayanılarak karar verilmesinin doğru görülmediği, öte yandan 6100 sayılı HMK'nın 26. ( HUMK'nun 74.) maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak davacının talebinin çıkma isteği olarak kabulü ile çıkma payı alacağının hesaplanması ve yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonunda benimsenen en son tarihli bilirkişi raporuna göre, davalı kooperatifin tüzel kişiliği bünyesinde D1, D2, D3, D4 grubu inşaatlarının bulunduğu, davacının D4 grup üyeliğine alındığı, davacı tarafından üyeliğe istinaden yapılan ödemenin 3.324,65 TL olduğu, dosyada bulunan bilirkişi raporlarında tazminat hesabı yapılırken kooperatif defter ve belge incelemelerinde en yüksek üye aidatı olarak ...'in tespit edildiği, kooperatifin D4 grubundaki ortaklarına konutlarını yaptıramadığı, bu nedenle de D4 grubu ortaklara kooperatif tarafından tahsis edilmiş veya D4 grubu ortaklarının aidat ödemeleriyle inşa edilmiş konutun olmadığı, bu nedenle de bozma ilamında benimsenen Yargıtay uygulamasındaki birinci maddede belirtilen ortaklara kooperatif tarafından tahsis edilen ve .../...dava tarihi itibariyle rayiç değeri tespit edilecek bir konuttan bahsedilemeyeceği, aidat ödemeleri ile konut yapılmadığının tarafların da kabulünde olduğu, bilirkişi incelemesine esas alınan ...'in kooperatifin D4 grup ortağı ve 2001... şirketinin sahibi olduğu, bu kişinin arsa sahipleri ile imzaladığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin mahkeme kanalıyla feshedildiği, arsa sahipleri tarafından başka bir yüklenici ile yeni bir protokol imzalandığı, D4 grubu için planlanan konutların kooperatif ile ilgisi olmayacak şekilde başka bir yüklenici tarafından yapıldığı, kooperatif aleyhine yapılan bu sözleşmenin daha önce ...'in ilgili sözleşmeyi devretme taahhüdü nedeniyle kooperatifin iyiniyetle bu taahhüt üzerine inşaat harcamaları yaptığı, ancak sözleşmenin resmi devrinin yapılmadığı, kooperatifin bu durumda zarara uğradığı, kooperatif ortağının kooperatif aleyhine arsa sahipleri ile anlaşarak, kooperatifin haklarının kaybına neden olduğu, kooperatifin inşaatı yapma şansının kalmadığı, bu yönde uğranılan zarar nedeniyle... ve şirketinin tazminat ödemesi için açılan davanın kooperatif tarafından kazanıldığı, bozma ilamında Yargıtay'ın benimsenen uygulamasında 2. maddesinde normal ödemesini yapan diğer bir ortağın ödemesinin nazara alınmasından bahsedildiği ancak ...'in ödemelerinin gerçek ödeme olup olmadığı hususu tartışmalı olup, genel kurul kararı ile benimsenmiş ödemesini yapan diğer bir ortağın ödemesinden bahsedilemediği taktirde Yargıtay kararının uygulanmasının isabetli olmadığı, Yargıtay'ın bozma ilamında belirtilen kararının daha çok ortaklıktan çıkarılan mahkeme kararı ile tekrar ortaklığa dönen, geri dönen ortağın yerine başka bir ortak alınmış olması nedeniyle konut verilmesinin mümkün olmadığı durumlarda uygulanan bir karar olduğu, davalı kooperatifin D4 grubu olarak planladığı inşaatın ortakların aidatları ile kooperatif tarafından yaptırılmamış olduğundan Yargıtay uygulamasının ölçü alınmasının isabetli olmadığı, rayiç değeri ölçü alınacak kooperatif tarafından D4 grubuna tahsis edilmiş bir konuttan, miktar ve ödeme şekli genel kurul kararlarıyla belirlenmiş, normal ödemesini yapan, diğer bir ortak ödemesinden bahsedilemeyeceği, ...in ödemelerini kooperatifçilik uygulamalarındaki ödemelere uygun olmadığı, ne için ve nasıl ödendiği belirli olmayan ödemelerin normal bir ortak ödemesi olarak ölçü alınmasının isabetli olmadığı, diğer ortakların ödemesiyle ilgili olarak 20.04.2010 tarihli bilirkişi raporunda D4 grubu üyelerinin ödediği toplam aidat tutarının 92.669,03 TL olduğu, bu giderin kooperatif tarafından temel inşaat giderleri ve yönetim giderleri olarak kullanıldığı, bu durumda konut tahsis edilemeyen ortaklıktan değil inşaatı yapılamamış kooperatiften bahsedilebileceği yönündeki 06.01.2014 tarihli bilirkişi kurulunun raporuna itibar edilerek raporun bu kısmının yukarıda açıklanan gerekçelerle hükme esas alındığı, her ne kadar Yargıtay bozma ilamına uyulmuş ise de, davacının davalı kooperatiften tazminat talep edemeyeceği, ancak kooperatife ödediği aidatların iadesini talep hakkı olduğu, davacının da bu yönde bir talebi olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, kendisine konut tahsis edilmeyen kooperatif ortağının tazminat istemine ilişkindir.Bozma ilamı sonrası 04.02.2013 tarihinde alınan bilirkişi kurulu raporunda, davalı kooperatifin kuruluşundan itibaren D1, D2, D3 ve D4 grupları halinde faaliyetini yürüttüğü, D1 grubunun Erzurum ilinde olduğu, D2 grubunun A ve B grubu olarak iki aşamada yapıldığı, D2 A grubunun 6378 Ada 11 Parsel üzerinden 1995 yılında inşaata başlanıp 2002 yılında tamamlanarak 2008 yılında genel iskânın alındığı, ''...'' adının verildiği, D2 .../...B grubunun A grubunun tamamlanmasından sonra 6381 Ada 8 Parsel üzerinden yapıldığı, 2008 yılında genel iskânın alınıp ''...'' adının verildiği, D3 grubunun 5635 Ada 18 Parsel üzerinde 1995-1996 yıllarında inşaata başlanıp 2008 yılında tamamlandığı, 2011 yılında genel iskânı alınarak '...'' isminin verildiği, davacının da içinde bulunduğu D4 grubu için 8464 Ada 8 Parsel üzerinde A, B, C, D Blokları için 30.04.1999 tarihinde yapı ruhsatı alınmış ise de, bununla kalındığı, inşaatın aynı parsel üzerinde başka bir yüklenici şirket tarafından proje tadilatıyla yapılıp tamamlandığı, 2007 yılından bu yana oturulmakta olduğu, davacının üyeliğine tahsis edildiğini iddia ettiği dairenin davalı kooperatif tarafından tamamlanmadığı, davalı kooperatifin D4 grubu daireleri teslim etme ehliyetini kaybettiği, yani davacıya teslim edilmesi gereken daireler yapılmadığından bu dairelerin teslim edilme imkânının bulunmadığı tespit edilmiştir. 06.01.2014 tarihinde başka bir bilirkişi kurulunca düzenlenen ve hükme esas alınan raporda ise, ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 24.03.2003 tarih ve 309 E., 1093 K. sayılı kararı ile arsa sahibi ile yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedilmesiyle kooperatifçe vaadedilen dairenin verilmeyeceğinin sübut bulduğu, D4 grubu kooperatif diye bir tüzel kişilik tespit edilemediği, D1, D2, D3, D4 grubu inşaatların tümünün davalı bünyesinde bulunan farklı inşaat yapılanmaları olduğu, davacının D4 grubu üyeliğine alındığı, D4 grubunun ayrı resmi defterleri, ayrı bir gelir gideri bulunduğuna dair tespitlerinin olmadığı, D4 grubu dışındaki tüm üyelere dairelerinin teslim edilmiş olduğu, D4 grubu ortakların konutlarının yaptırılmadığı, D4 grubu için planlanan konutların başka bir yüklenici tarafından inşa edildiği tespitlerine yer verilmiştir.Dosya kapsamından, davalı kooperatifin D1, D2, D3 grubu üyelerine inşaatları bittikçe konutlarının tahsis edildiği, ancak D4 grubu üyelere verilecek blokların inşaatının arsa sahiplerince sözleşmenin feshi ve başka yükleniciye yaptırılması sebebiyle davalı kooperatifçe yapılamadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça, D4 grubu üyeler için başka arsada inşaat yapılacağı savunulmamış, bir daha inşaat yapma eylemine girilmediği, 2001 yılı Haziran ayından sonra üyelerden aidat toplanmadığı savunulmuştur.Bu durumda mahkemece, hemen hemen aynı tarihlerde inşaatlarına başlanan diğer grup üyelerine konutları verilmesine rağmen davacının da içinde bulunduğu D4 grubu üyelerine konut teslimi mümkün olmadığından, Dairemiz bozma ilamında açıklanan hesaplama formulünün ön koşulunun gerçekleştiğinin ve davacının konut yerine tazminat talep etme hakkı doğduğunun kabulü gerekir. Esasen mahkemece de, bozma ilamına uyulmuş olup, kendisine konut verilmediği belirlenen davacıya konut karşılığı tazminat verilmesi yönünde kazanılmış hak oluşmuştur. Bozma ilamındaki formülün 2. basamağında en çok aidat ödeyen üyenin esas alınması gerektiği belirtilmemiş, ödentilerini aksatmayan üyelerden birinin esas alınması istenilmiştir. Formülün 1. basamağında belirtilen konutun rayiç değeri olarak, davalının D4 grubu için planlanan konutun inşaatı tamamlansa idi bunun ulaşacağı rayiç değeri tespit edilmelidir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığı gözetilerek, başka bir bilirkişi kurulundan, (esasen mahkemece de çözüm yolu olarak düşünülen, ancak uygulanmayan) davalı kooperatifin genel kurul kararlarına göre D4 grubu üyelerden 2001 Haziran ayına kadar ödemelerini aksatmayan üyelerden biri esas alınarak, bu üyenin ne kadar ödeme yaptığı belirlenip, 27.02.2012 tarihli bozma ilamında ayrıntıları ve usulü açıklanan formüle uyularak davacının talep edebileceği tazminat miktarıyla ilgili rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bozma ilamına uyulmasına rağmen, kooperatifin D4 grubu üyelerinden normal ödemelerini yapan başka ortak olup olmadığı hususunda açıklamaya yer vermeyen, D gurubu üyelerinden... isimli ortağın ödemeleri esas alındığında Yargıtay bozma ilamının uygulanmasının mümkün olmadığı yönünde (usuli kazanılmış hakka aykırı) görüş bildiren .../...bilirkişi raporu esas alınarak, yanılgılı gerekçeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. 2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.3-Kabule göre; Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 3.101,44 TL'nin çıkma payı alacağının tahsiline ilişkin verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 27.02.2012 tarihli bozma ilamında aşamaları açıklanan formüle göre hesaplama yapılması gerektiği belirtilerek bozulmuş, mahkemece de bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.Mahkemenin 3.101,44 TL tazminatın davalıdan tahsiline ilişkin verdiği karar, davalı vekilince temyiz edilmemiş olup, yerel mahkemenin Dairemizin tahsis edilemeyen konut yerine verilmesi gereken tazminatın hesaplanma yöntemiyle ilgili olarak bozma ilamına uyulmasıyla davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur.Bu durumda mahkemece, davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturan bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, çıkma payının talep edilmediği gerekçesiyle, 3.101,44 TL'nin dahi hüküm altına alınmaması da doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.