Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1398 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6034 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı Mahkemenin yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, taraflar arasında 27.07.2007-31.03.2009 tarihlerinde imzalanan hizmet alım sözleşmeleri gereği üzerine düşen edimlerini yerine getiren müvekkilinin hak edişlerinden 5510 sayılı Kanun'un 81. maddesi uyarınca Hazine'ce karşılanması gereken primlerin kesildiğini, kesintinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin hak edişlerinden kesilen 107.676,29 TL'nin davalının temerrüte düştüğü tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, ayrıca sözleşme gereği yetkili mahkemenin Kocaeli mahkemesi olduğunu, davalının adresi ... olduğundan ... mahkemelerinin yetkili olup ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yetkisiz olduğunu, davaya ticaret mahkemesinde bakılması gerektiğinden iş bölümü itirazı olduğunu, ayrıca davanın süresinde açılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davanın görevli mahkemede açıldığı, ancak taraflar arasında akdedilen sözleşmedeki yetki şartı ve genel yetki düzenlemelerine göre davalı vekilinin süresinde yetki itirazında bulunduğu da gözetilerek, davaya bakmak yetkisinin... Asliye Hukuk Mahkemeleri'ne ait olduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayanılarak, davacının hak edişlerinden yapılan kesintilerin tahsili istemine ilişkindir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Somut olayda dava, 6102 sayılı ...'nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce 24.02.2012 tarihinde açılmış olup, 6762 sayılı...'nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava niteliğindedir... ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü, 23.05.2013 tarih ve 28655 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6475 sayılı... Hizmetleri Kanunu ile ...ve Telgraf Teşkilatı ... Şirketi adı ile yeniden yapılandırılmıştır. Davalı dava tarihi itibariyle tacir olmadığından, dava nispi ticari dava niteliğinde olmayıp, iş bölümü itirazı yerinde görülmeyerek, mahkemenin davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakması doğru olmuştur.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 19/2. maddesi "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir.Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." hükmünü içermektedir.Davalı tarafça cevap dilekçesinde yetki itirazında, yetkili mahkeme olarak Ankara ve Kocaeli mahkemeleri bildirilmiştir. Davalının HMK'nın 19/2. maddesi uyarınca, yetkili mahkeme olarak bir mahkemeyi seçmesi ve bildirmesi gerektiğinden, birden fazla yetkili mahkemeyi bildirmiş olması karşısında, yetki itirazının yasaya uygun yapılmadığı gözetilerek, dikkate alınmaması gerekir.Bu durumda mahkemece, uyuşmazlığın esası incelenip tarafların delilleri değerlendirilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.Diğer yandan, 24.02.2012 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığında 13.03.2012 olarak yazılması da hatalı olmuştur.2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.