MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatifin üyesi iken 2003 yılında istifa ettiklerini, istifaları kabul edilirken tekrar kooperatife üye olmak istenildiğinde 20 iş günü içinde ortak olarak alınılacağına dair kooperatifin karar aldığını, müvekkillerinin üye olmak için kooperatife başvuruda bulunup sermaye payını banka hesabına yatırdıklarını, üye olmak için tüm şartları haiz oldukları halde gerekçe gösterilmeden taleplerinin reddedildiğini, müvekkillerinin anasözleşmenin 9. maddesindeki şartlara sahip olduğunu ileri sürerek, yönetim kurulunun üye olma taleplerinin reddine dair kararın iptali ile müvekkillerinin kooperatife üyesi olduklarının tespitine karar vermesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacıların anasözleşmedeki şartları taşımadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların davalı kooperatif anasözleşmesinin 9/c maddesindeki şartları taşımadığından üyeliklerinin reddine dair yönetim kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilince temyizi üzerine, hüküm Dairemizin 23.01.2013 tarihli, 2013/154 E., 2013/323 K. sayılı ilamıyla bozulmuş, mahkemece bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapılarak, anasözleşmede davalı kooperatifin çalışma alanının... olduğu ancak bu fiili durumun gerçeği yansıtmadığı, her iki kooperatifin çalışma bölgesinin Karabük ili mülki sınırları içinde olduğu yönünde oluşan kanaate göre anasözleşmenin 9/c maddesine uyarınca alınan yönetim kurulu kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.1-Davacılar vekilinin davacı asil ... dışındaki davacılar yönünden ileri sürdüğü temyiz itirazlarının incelenmesinde,Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Davacı asil ... yönünden ileri sürülen temyiz itirazlarına gelince,Dosya temyiz aşamasında iken, davacı asil 04.04.2014 havale tarihli kimlik tespiti yapılmış dilekçe ile davadan feragat etmiştir. Feragat, 6100 sayılı HMK'nın 311. maddesi hükmü uyarınca, kesin hükmün sonuçlarını doğurduğu gibi, aynı Kanun'un 309/2. maddesi uyarınca karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmamaktadır. Öte yandan, aynı Kanun'un 310. maddesi uyarınca davadan feragat, karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür. Mahkeme davadan el çektiğinden, karar ortada durduğu müddetçe, davayı yeniden ele alıp, feragat nedeniyle bir karar veremez (11.04.1940 gün ve 70 sayılı İBK, 21.11.1981 gün 1981/2-551 sayılı HGK kararı). Bu itibarla, davadan feragat nedeniyle mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden, bunun sağlanabilmesi için hükmün öncelikle davacı ... yönünden bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin davacı ... dışındaki davacılar yönünden ileri sürdüğü tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı ... yönünden hükmün BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacı ... hariç diğer davacılardan alınmasına, davacı ...'tan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.