Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1374 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8489 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı tarafından açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde müdahil... ve davacı vekili tarafından duruşmasız, müdahil ... vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili şirketin 10 yıldır ... bölgelerinde kendisine ait feribotları ile yolcu ve araç taşımacılığı yaptığını, şirketin merkezinin...olduğunu, müvekkil şirketin 2008 yılında 506.925,86 TL kâr, 2009 yılında 456.154,70 TL kâr, 2010 yılı 3.044.715,00 TL zarar, 2011 yılı Eylül ayı itibariyle 5.635.621,35 TL zarar ettiğini, dünyadaki ve ülkedeki ekonomik krizin derinleşmesi ve diğer faktörlerin de etkisiyle çöküntü yaşandığını, reel bilançoya göre borca batıklık oranının %18, kaydi bilançoya göre ise %10 oranında olduğunu, 1,5 yıl içerisinde şirket borçlarının ödenmesinin mümkün olduğunu ileri sürerek, şirketin borca batık olduğunun tespiti ile İİK'nın 179. maddesi gereğince iflasın şimdilik 2 yıl süre ile ertelenmesini talep ve dava etmiştir.Müdahiller vekilleri, davacının kötüniyetli olduğunu, erteleme koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; şirketin aktif ve pasif toplamına göre borca batık olduğu, esas sermayesinin tamamını yitirdiği, şirketin alacakları, kârı ve anasermayesi itibariyle borçları ödeme konusunda herhangi bir iyileştirme olanağının kalmadığı gerekçesiyle, şirketin iflasına karar verilmiştir.Karar, davacı vekili, müdahil ... vekili ve müdahil... vekili tarafından temyiz edilmiştir.1) Dava, iflas erteleme istemine ilişkindir. İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK'nın m.179). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı TTK'nın m. 377, İİK'nın m.179 vd.). Mahkeme, İİK'nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmalı, borca batıklık, 6102 sayılı TTK’nın 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tesbiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.Somut olayda, davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanmasından sonra, keşif de icra edilerek konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.Öte yandan; İİK'nın dava tarihinde yürürlükte olan 179/a bendinde "Mahkeme erteleme kararının hüküm fıkrasını, 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar" hükmüne yer verilmiştir. Bu maddede erteleme talebinin ilanına ilişkin bir hüküm bulunmamakta ise de, Yargıtay İçtihatları uyarınca erteleme talebinin İİK'nın 166/2. maddede yazılı usulle ilanı gerekli görülmektedir. Nitekim, İİK'nın karar tarihinden önce yürürlüğe giren 179/a-2. maddesi; “Kayyımın atanmasına ilişkin karar, kayyımın mahkemece belirlenmiş görevleri ve temsil yetkisi ile bunların sınırları ve iflasın ertelenmesine ilişkin talep 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ilan ve ticaret siciline tescil ettirilir.” hükmünü içermektedir. Somut olayda mahkemece, kayyım ataması ile iflas erteleme talebi ilan edilmişse de, kayyımın mahkemece belirlenen görevleri ve temsil yetkisi ile sınırlarının ilan edilmemiş olması ve aynı zamanda sayılan hususlar ile iflâsın ertelenmesine ilişkin talebin 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ilan ve ticaret siciline tescil ettirilmemesi doğru olmamıştır.Kabule göre ise; mahkemece, iflasa karar verildiği halde tedbirlerin devamına dair hüküm kurulması ile davaya müdahale talebinde bulunan ...'nin gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz eden taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.