Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 131 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6148 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin 1996 yılından bu yana davalı kooperatifin üyesi olduğunu, 24.06.2010 tarihli dilekçe ile üyelikten istifa etmek istediğini, genel kurulca belirlenen 6.000,00 TL'nin ödenmesini istediğinde, davalı kooperatifçe, müvekkilinin üye olmadığı, miras bırakanı ...un üye olduğu, murisin vefat ettiği, üyeliği devam ettirmek istemesi durumunda temsilci tayin ettirilmesi gerektiğinin bildirildiğini, oysaki davalı kooperatifin 212 nolu üyesinin müvekkili olduğunu, davalının ödeme yapmamak için müvekkilinin üyeliğini yok saydığını ileri sürerek, müvekkilinin kooperatif üyeliğinin tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının müvekkili kooperatifin üyesi olmadığını, 212 nolu ortaklığın davacının murisi ... ait olduğunu, ancak üye kayıt defterinde murisin isminin üzerinin çizilerek davacının isminin yazıldığını davacının istifasından sonra fark ettiklerini, davacıya yapılan her hangi bir devir olmadığı gibi, temsilci atandığına ilişkin belgenin de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, ve tüm dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin 212 nolu üyesinin davacının babası ve murisi olan .... olduğu, davacının babasına ait bu kooperatif hissesini sağlığında babasından ya da öldükten sonra diğer mirasçılardan devraldığına dair kooperatif kayıtlarında her hangi bir bilgi ve belge bulunmadığından davalı kooperatifin üyesi olamayacağı, ancak davacı tarafından başlangıçta babasına ait 212 nolu üyeliğin kendisine ait olduğu ileri sürülmeksizin kendi adına üye olduğu iddia edilmiş olsaydı davacının 1999 yılından itibaren genel kurul toplantılarına çağrılması ve hazirun cetvellerinde isminin bulunması, bir kısım aidatları ödemiş olması, davalı kooperatifin davacıyı üyesi zannederek akçalı yükümlülüklerini yerine getirmediği için üyelikten ihraç etmesi ve daha sonra da tarihsiz ve 44 sayılı kararıyla yeniden üyeliğe kabul etmesinin davacının kooperatif üyesi olduğunun karinesi olarak kabul edilebilir ise de, davacının babası ve murisine ait üyeliğin kendisine ait olduğunu iddia etmiş olması karşısında bu delillerin bir karine olarak kabul edilemeyeceği, davacının 212 nolu üyeliğin kendisine devredildiğini ispat edemediği, davacının ödemelerinin üye olmadığı halde yapılmış ödemeler olduğu ve davalının nedensiz zenginleştiği, davacının ortak olmayı gerektiren bazı görevlere yanlışlıkla getirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti istemine ilişkindir. Davacı tarafça, babası ...'un ölümünden önce, 1996 tarihinde üyeliği babasından devraldığı iddia edilmiş olup, mahkemece, davacının üyelik iddiası babasından devraldığı üyeliğe ilişkin olmasına rağmen, herhangi bir inceleme yapılmadan ikinci bir üyelik oluşturacak şekilde yanılgılı gerekçeyle hüküm kurulmuştur. Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının açık bir kabulü ile gerçekleşebileceği gibi bu hususta açıkça alınmış bir karar olmasa da, kooperatifin kişi ile bu sıfatla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsisi ve teslim etmesi ve tadilata izin vermesi şeklinde zımnen de gerçekleşebilir. Davacının bu üyeliği devir alması, devrin kooperatife bildirilmesi davacının kooperatif üyelik koşullarını taşıması halinde kooperatifin davacıyı 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 14/3 ncü maddesi uyarınca ortaklığa kabul etmesi zorunludur. Kural bu olmakla birlikte, muris ile davacı arasında açıkça bir devir sözleşmesi yapılmamış ve devir kooperatife bildirilmemiş olsa da, kooperatifin devri ve devir alanın üyeliğini zımnen benimsemesi halinde de devir alanın üye olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, öncelikle murisin mirasçılarını gösteren belgenin sunulması sağlanıp, murisin hangi tarihte öldüğü üzerinde de durularak, davacının murisin sağlığında onun üyeliğini devir alıp almadığının tespiti bakımından, ilgili ticaret sicil memurluğundan ve/veya anasözleşmenin 41 nci maddesi uyarınca yönetim ve denetim kurulu raporları, bilanço ve gelir-gider cevelleri, genel kurul tutanakları ile ortaklar cetvelinin gönderildiği Bakanlık İl Müdürlüğü'nden bu belgeler ile (özellikle 1996 yılından 1999 yılına kadar olan genel kurul tutanakları ile hazirun cetvelleri) celbedildikten sonra, bu dönemde genel kurullara kimin çağrıldığı, bu dönemdeki ödemelerin kim tarafından yapıldığı belirlenip, davalı kooperatiften, murisin genel kurullara çağrılmama sebebi ve savunmaya ve mahkemenin kabulüne göre sadece murise ait tek üyelik olmasına rağmen davacı hakkında ihraç kararı alınmasının nedeni ile ilgili açıklamaları da alındıktan sonra, davalı kooperatifin, üyelik devrini zımnen kabul edip etmediği konusunda ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bilirkişi raporu alınıp oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, zımni üyelik ilkelerine ters düşen, varsayıma dayalı bir kısım yazılı gerekçeler ile davanın reddi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.