Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1240 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3842 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm davalı şirket temsilcisi tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK'nun 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanun'un 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için 18.560,00 TL’dir.Temyize konu 11.09.2013 tarihli kararda kabul edilen miktarın 5.544,21 TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı şirket ile 28.04.2011 tarihinde imzaladıkları destek hizmetleri sözleşmesi uyarınca üstlendikleri karşılama, resepsiyon ve otopark hizmetlerini davalı şirkete sağladıklarını, bu hizmetlere ait faturaların davalıya gönderildiğini, davalı yanca bu faturalara itiraz edilmediğini, ödenmesi gereken 5.544,21 TL'nin ödenmemesi sebebiyle başlattıkları icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı tarafın kendisine yapılan ihtara rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, davacı ticari defterlerinde ise taraflar arasındaki ticari işlerin 120.0108 nolu cari hesap koduyla takip edildiği, bu hesap kodu altındaki kayıtlara göre davacının davalıdan 5.544,21 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne ve davalı aleyhine %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmiştir.Kararı, davalı şirket temsilcisi temyiz etmiştir.1- Dava tacirler arası hizmet sözleşmesine dayalı olarak bakiye hizmet bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.Yargılama aşamasında davalı şirket adına çıkarılan tüm tebligatların "daimi çalışan ..." açıklamasıyla tebliğ edildiği anlaşılmıştır.7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesinde “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir" hükmüne; .../...Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 20. maddesinde de, "Tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden çok ise yalnız birine yapılır." hükmüne yer verilmiştir. Aynı Yasa'nın 13.maddesinde ise “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.” hükmüne; Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 21.maddesinde “Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir. Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.” hükmüne yer verilmiştir.Somut olayda, anılan 12 ve 13. madde hükümlerinde sözü edilen "tebliğ almaya yetkili kişilerin" davalı şirket yetkilileri olduğu anlaşılmakta, ancak tebliğ belgesinde tebliğ saatinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları durumda olduğu hususuna ilişkin bir açıklamaya yer verilmediği görülmektedir. Davalı şirket yargılamaya katılmamıştır. Anılan Yasa ve Yönetmelik hükümlerine uyulmadığı anlaşılmakla davalı şirkete yapılan dava dilekçesi tebliği usulsüzdür.Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa'nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6, 1982 Anayasası'nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 27. maddesinde ise, adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.Dava dilekçesinin tebliği ile davalı savunma hakkını kullanma olanağını kazanır ve cevap süresi işlemeye başlar. Esasa ve usule ilişkin savunma ve delillerini, dava dilekçesinin içeriğine göre ileri sürebilmesi için dava dilekçesinin tebliği zorunludur. Açıklanan bu ilkeler doğrultusunda mahkemece, dava dilekçesi şirket yetkililerinden birine ya da koşulları oluştuğunda memur veya müstahdemlerinden birine Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 20 ve 21. madde hükümleri uyarınca tebliğ edilerek, iddia edilen hususlar hakkında savunma hakkı verilip, varsa usule ya da esasa ilişkin savunma ve delilleri üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalı tarafın yokluğunda dava görülerek, hüküm tesisi, anılan düzenlemelerin öngördüğü adil yargılanma hakkının ihlâli ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan, doğru görülmemiştir.2-Bozma nedenine göre davalı temsilcisinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.