Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 116 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6539 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmasız, davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... gelmiş, davalı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında hizmet alımlarına ilişkin olarak sözleşmeler imzalandığını ve yaklaşık 300 işçinin davalının bildirdiği bölgelerde sayaç okuma, kaçak sayaç tespit etme ve sayaç yenileme işlerinde çalıştıklarını, bu işçilerden dava dışı ... isimli kişinin ... İş Mahkemesi'nin 2008/644 E., 2010/700 K. sayılı dosyası ile hem müvekkili hem de davalı aleyhine kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma, yıllık ücretli izin alacağı, hafta tatili alacağı ve genel tatil alacağına ilişkin olarak dava açtığını, mahkemece davanın her iki davalı yönünden kısmen kabule karar verildiğini, ilamın takibe konulduğunu, müvekkilinin haciz tehdidi altında tüm takip bedelini ödemek zorunda kaldığını, kesinleşen mahkeme kararında her ne kadar müteselsilen sorumluluğuna karar verilmiş ise de, dava konusu işçilik alacağının doğmasında davalı ...'nin tek başına kusurlu ve sorumlu olduğunu ileri sürerek, dava dışı şahsa ödenen 24.460,00 TL'nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, 6098 sayılı BK'nın 73. maddesi uyarınca davanın iki yıllık zamanaşımına uğradığını, davacının ödemesini Mayıs 2011 tarihinde yaptığını, bu davanın ise 23.10.2013 tarihinde açıldığını, ayrıca taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde, yüklenici davacı şirketin işçisine ödenecek kıdem tazminatından asıl işverenin sorumlu olacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığını, sorumluluğun davacı şirkette olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre; taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin hizmet bedeline ilişkin 5 ve 6. maddelerinde, dava konusu kıdem tazminatı ve diğer alacakların işveren tarafından ödeneceğine ilişkin düzenleme bulunmadığı, dava konusu alacağın davacı yanında çalışan işçinin, davalı ...'ye verdiği hizmet nedeni ile açtığı dava sonucu mahkemece verilen karardan kaynaklandığı, mahkemece verilen ve Yargıtay denetiminden geçip kesinleşen kararda her iki taraftan müteselsilen sorumlu tutulduğu, 6098 sayılı TBK'nın 167 ve 168. (818 sayılı BK'nın 147) maddeleri uyarınca davacının dava dışı işçiye ödediği bedelin 1/2 oranındaki miktarı müteselsil sorumlu olan davalıdan talep edebileceği gerekçesi ile davanın 11.230,00 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Taraflar arasında hizmet sözleşmesi ilişkisinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.Davacı şirket, davalıdan aldığı ihale sonucu hizmet işinde çalıştırdığı işçisinin iş aktine son vermiş ve dava dışı işçinin açtığı kıdem, ihbar tazminatı ile diğer hakların tahsili davası sonucu .... İş Mahkemesi'nce verilen kararda hem davamızın davacısı şirketi, hem de davalı şirketi müteselsilen sorumlu tutarak hükmedilen bedelin her iki taraftan tahsiline karar verilmiş, bu karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.Davacı şirket ilama bağlı bu borcu ödeyerek, dava dışı işçi ile 14.12.2010 tarihli sulh ve ibra sözleşmesi imzalamıştır.Taraflar arasında birbirini takip eden dönemlere ilişkin olarak imzalanan “Hizmet Alımları Tip Sözleşmesinin” 24. maddesi ve genel şartnamenin altıncı bölümünün 38. maddesi uyarınca işçilerle ilgili hukuki sorumluluğun davacı yüklenicide olduğu kararlaştırılmıştır. Bu durumda açıklanan maddi olaylar ve hukuki durum karşısında davacının kendi bünyesinde çalıştırdığı işçisi için ödediği tazminatı davalı şirketten rücuen talep etmesine olanak yoktur. Hal böyle olunca, mahkemece davanın reddi gerekirken hatalı yorumla yazılı şekilde davanın kısmen kabulünde isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.