Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1078 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10697 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı arsa sahibi vekili, davalılarla yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu 338 ada 118 parsel için ruhsat alınmadan inşaata başlanması nedeniyle belediyece mühürlenerek inşaatın durdurulduğunu, inşaatın devamı sırasında kalıp tahtalarından yangın çıktığını, 30.09.1993 tarihinde ruhsat düzenlendiğini, 1999 yılında inşaatın %40 eksik bırakılarak kaba inşaat kısmı tamamlanmış şekilde terkedildiğini, 118 parselin depremde tam hasarlı olarak yıkıldığını, yıkılırken de yine davacıya ait 112 parsel üzerindeki mesken ve işyerleri bulunan binanın ön köşesine çarparak bina gövdesinin yıkılmasına neden olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 17.08.1999 tarihindeki depremde yıkılmış bulunan iki taşınmaz bakımından 3.698 m² inşaatın metrekaresi 65,00 TL den 232.900,00 TL ve 68.000,00 TL yüklenici kârı, 20.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 320.000,00 TL alacağın ticari faiziyle davalılardan tahsline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı yükleniciler vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının binayı başka bir yükleniciye tamamlattığını, binayı devralan şahısların proje müellifinden izin almadan tadilat yaptıklarını ve binanın statik yapısını etkileyecek yıkımlar yanında, yüklemeye dayalı kullanma şekli ile yıkıma destek olduklarını, meydana gelen depremde davacının arazisinin istenen kat yüksekliğini taşıyacak durumda olmadığından müvekkillerine kusur yüklenemeyeceğini, davcının diğer binanın yıkılmasını da müvekkillerine yüklemeye çalıştığını, tazminat hakkı doğmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın HUMK'un 409. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, ayrıca davacı vekilinin eski hale getirme talebinin de 11.09.2006 tarihli ek karar ile reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 02.11.2012 tarih ve 2011/4880 esas, 2012/6795 karar sayılı ilamı ile ek karara yönelik temyiz talebinin reddine, asıl karar yönünden ise 4539 Sayılı Doğal Afet Bölgelerinde Afetten Kaynaklanan Hukuki Uyuşmazlıkların Çözümüne ve Bazı İşlemlerin Kolaylaştırılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabulü Hakkındaki Kanunun 3. maddesinde doğal afetlere maruz kalanlarda HUMK'un 465 ve 468. maddelerindeki delil gösterme ve şehadetname verme şartları aranmayacağı belirtildiğinden adli yardım talebinin kabulü yerine verilen kesin süre içinde eksik harcın tamamlanmadığından bahisle davaların açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, alınan bilirkişi raporlarına göre binanın yıkılmasında davalıların herhangi bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.