Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3221 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 21605 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Karşılıksız yararlanma HÜKÜM : MahkumiyetYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, kararın nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, Dairemizce de benimsenen 16/09/2014 tarihli, 2013/4-544 Esas 2014/385 sayılı kararında kabul edilen ilkeler çerçevesinde, adli tatilin düzenlendiği CMK'nın 331. maddesinde yapılan yasal değişiklikler göz önüne alındığında, adlî tatilin; 01/01/2005 tarihine kadar 20 Temmuz - 5 Eylül, 01/01/2005 ile 01/01/2012 tarihleri arasında 1 Ağustos - 5 Eylül, 01/01/2012 tarihinden itibaren ise 20 Temmuz - 31 Ağustos tarihleri arasında olduğu, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, ilgili makam ve mahkemelerin bu süre içinde, sadece soruşturmaları, tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaları ve ivedi sayılacak diğer hususları yerine getirecekleri, aynı maddenin 3. fıkrasına göre Yargıtay'ın, yalnız tutuklu hükümlere ilişkin veya 5320 sayılı Kanunun 18. maddesi ile 1 Haziran 2005 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılan Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin incelemelerini yapacağı, 4. fıkrasına göre ise, adlî tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, bu sürelerin tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağının hükme bağlandığı, bu düzenlemelere göre, adlî tatil içinde görülebilen işler yönünden 4. fıkra hükmünün uygulanmayacağı, bu tür dava ve işlerle ilgili sürelerin adlî tatil içinde de işleyeceği, sürenin uzaması kuralının uygulanabilmesi için, adlî tatil içinde görülemeyen dava ve işlerle ilgili kararın tebliğinin tatilden önce gerçekleştirilmesinin ve işlemeye başlayan sürenin adlî tatil içinde sona ermesinin gerektiği, bu takdirde tatilden önce işleyen kısma bakılmaksızın, sürenin; adlî tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzayacağı, öte yandan 14/02/1934 sayı gün ve 47/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre de; adlî tatilde görülemeyen davalarla ilgili kararların, adlî tatile rastlayan dönemde tebliği geçerli olmakla birlikte, tatilde süre işlemeyeceği için, bu durumda mehilin adlî tatilin bitiminden itibaren başlayacağı anlaşılmakla; adlî tatil içinde yapılamayan davaya ilişkin gerekçeli kararın 05.08.2013 tarihinde sanığın adresine usulüne uygun tebliğ edildiği, adlî tatil içinde süre işlemeyeceğinden 1412 sayılı CMUK'nın 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi../...uyarınca halen yürürlükte bulunan 310. maddesine göre tebliğden itibaren geçerli olan bir haftalık temyiz süresinin adlî tatilin bittiği tarihten itibaren 1 Eylül Pazar günü başlayıp, 7 Eylül Cumartesi günü sona erdiği ve 5271 sayılı CMK'nın 39/4. maddesi uyarınca son günü tatile rastlayan sürenin tatilin ertesi günü biteceği de gözetilerek sanığın 09.09.2013 tarihli temyiz dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilip, tebliğnamedeki temyiz talebinin reddine ilişkin görüşe iştirak edilmeyerek yapılan temyiz incelemesinde;6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi gereğince katılan kurumun zararını gidermesi halinde sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilerek, katılan kurumun cezasız ve vergisiz gerçek zararı bilirkişiye hesaplattırılıp, "sanığa bilirkişinin hesapladığı kurum zararını gidermesi durumunda 6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine" ilişkin bildirimde bulunularak ve ödemesi için makul bir süre verilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 09/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.