Karar No : 2016/1319Tebliğname No : 6 - 2011/352116MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 26/04/2011NUMARASI : 2011/49 (E) ve 2011/327 (K)Suç : HırsızlıkYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, kararın nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından, sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Somut olayda, sanığın, yanında başka bir şahısla birlikte katılanlara ait eve gelerek kapı zilini çalıp su istediği, katılanın sanığa su verdiği sırada sanığın "kocan kaza geçirecek sizde ölü var" dediği, katılanın bu duruma inanarak sanığı evine aldığı, sanığın katılandan yumurta getirmesini istediği, yumurtayı bir beze sardıkları, katılandan altınları getirmesini istediği, katılanın altın olmadığını söylemesi üzerine bu kez “suda görünüyor” demesi ile katılanın ziynet eşyalarını getirdiği ve bilezikleri ile künyelerini çıkarıp beze sardıktan sonra yanlarında getirdikleri bohçanın üzerine koymasını istedikleri, katılanın bilezik ve ziynet altınlarını bir beze sarıp bohçanın üzerine koyduğu, sanığın bileziklerin ve altın künyelerin sarılı olduğu bezi evin bir odasına koyup odanın kapısını anahtarla kilitlediği, bu sırada altınların sarılı olduğu bezi yanlarına alıp odadan çıktıkları, odanın anahtarının kendisinde kalacağını söyledikleri ve katılan ile birlikte evden çıktıkları, sanığın “daha sonra gelip kapıyı açacağım” diyerek gittiğinin anlaşılması karşısında eylemin bir bütün halinde hırsızlık suçuna uyduğu gözetilerek tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluklarının kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ise mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağı gözetilmeden, anılan hakların yönelik olduğu kişiler bakımından bir ayrım yapılmadan, sanığın; aynı Kanun'un 53/1-c maddesinde yazılı haklardan koşullu salıverme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 1412 sayılı CMK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53/1-c maddesinde öngörülen velayet hakkından vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendi altsoyu üzerindeki yetkileri yönünden koşullu salıvermeye; diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ise mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına karar verilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.