Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11356 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15068 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : HırsızlıkHÜKÜM : MahkumiyetYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, kararın nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Sanık hakkında verilen 09.03.2006 tarihli hükmün sanık yerine vasisine tebliğ edildiği, sanık vasisinin temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 16.02.2013 tarih ve 2013/2425 tarihli kararı ile " Hüküm tarihinde Kırşehir Kapalı Cezaevinde bulunduğu anlaşılan sanık ...'un yokluğunda verilmiş olan hükmü, sanığın vasisi olduğunu beyan eden ... tarafından temyiz edildiği ancak vesayet kararının dosya içerisinde bulunmadığı yine incelenen Uyap kaydına göre sanığın bilinen adresine 07.07.2010 tarihinde Tebligat Kanununun 35. maddesine göre yapılan tebliğ sırasında ... Kapalı Cezaevinde olduğu bu nedenle yapılan tebliğin usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla varsa adı geçen sanık hakkında verilen söz konusu vesayet kararının temini ile gerekçeli kararın sanığa usulüne uygun tebliğ edilmesi gerektiği.." gerekçesiyle dosyanın iadesine karar verildiği, mahkemenin vasi kararını temin edip ayrıca 02.04.2013 tarihinde sanığa gerekçeli hükmü tebliğ ettiği, sanığın da 05.04.2013 havale tarihli dilekçe ile hükmü temyiz etmesine rağmen Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 16.12.2013 tarih ve 2013/25210 tarihli kararı ile "mahkeme kararına karşı yasa yoluna başvurma hakkının şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olması sebebiyle sanığın vasisinin temyiz başvuru yetkisi bulunmadığı" gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın 05.04.2013 tarihli dilekçe ile yaptığı temyiz başvurusunun süresinde kabul edilerek yapılan incelemede;Sanığın müştekiye ait işyerine gece 2:45 sıralarında gelerek demir kesme makası ile işyerinin sağlam ve muhkem olduğu anlaşılan cam koruma korkuluk demirlerini kesip camı da kırarak işyerine girip içerdeki normal değerde kabul edilen sigaraların bir kısmını camdan sışarı atıp bir kısmını da içeride poşetlerken polisler tarafından suçüstü yakalanması şeklinde gerçekleşen eylemine uyan 765 sayılı TCK'nin 493/1. maddesinde belirtilen suç için öngörülen cezanın türü ve yukarı sınırına göre, aynı Kanun'un 102/3, 104/2. maddeleri ile 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nin aynı suça uyan 142/1-b, 143, 35, 151/1, 116/2-4, 66/1/e, 67/4. maddelerinin ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması sonucu, anılan Kanun'un 7/2, 5252 sayılı Kanun'un 9/3. maddeleri ışığında, dava zamanaşımı bakımından 765 sayılı Kanun hükümlerinin sanık yararına olması ve aynı Kanun'un 102/3 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 10 yıllık olağan zamanaşımının hüküm tarihi olan suç tarihi olan 09.03.2006 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'un iddiaları yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan KAMU DAVASININ DÜŞMESİNE, 29.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.