MAHKEMESİ: Kadıköy 2. İş MahkemesiTARİHİ: 03/05/2011NUMARASI: 2010/516-2011/392Davacı vekili; müvekkilinin 05.02.2007 tarihinde davalı ...Kargo'da kurye olarak çalışmaya başladığını, 30.04.2010 tarihine kadar kesintisiz ve aralıksız olarak çalıştığını, davalılardan O. D.'ın şirket müdürü olarak bildiğini, hizmet cetvelinin incelemesinde O. D.'a ait iş yerine 10.03.2010 tarihinde giriş ve 29.04.2010 tarihinde çıkışının yapıldığını, 30.04.2010 tarihinde geçerli bir sebebe dayanmadan O. D.'ın sözlü beyanıyla iş sözleşmesinin haksız bir şekilde feshedildiğini beyan ederek, feshin geçersizliğine, müvekkilinin işe iadesine, işe başlatılmama halinde sekiz aylık ücreti tutarında tazminata ve çalışmadığı günlerin ücretinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılardan O. D.’ın vekili; davacı hakkında işyerinde düzensiz çalıştığı ve işe gelmediği için tutanaklar tutulduğunu, savunmasının alındığını, kargo tahsilâtından topladığı 403,97 TL tutarındaki parayı kişisel amaçları için kullandığını ve iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacının davalılardan ...A.Ş işyerinde 05.02.2007 tarihinde çalışmaya başladığı, diğer davalı O. D.’ın davacının çalıştığı işyerinde şube müdürü olarak görev yaptığı, diğer davalı ile 27.02.2010 tarihli acentelik sözleşmesi imzalayarak şubenin diğer davalıya devredildiği, bu kapsamda davacının davalı şirketteki çalışmasının 09.03.2010 tarihinde sonuçlandırıldığı, 10.03.2010 tarihinde davalı O. D. yanında çalışıyor gösterildiği, bilahare bu işveren tarafından 29.04.2010 tarihinde (kod 22) iş sözleşmesine son verildiği, fesihte davacının devamsızlığının gerekçe olarak gösterdiği, ancak iş sözleşmesi 29.04.2010 tarihinde diğer nedenler ile feshedilmesine rağmen ibraz edilen tutanakların tümünün 05.05.2010 tarihinde ve iş sözleşmesinin feshinden sonra tutulduğu, iş sözleşmesinin feshinden sonra tutulan tutanaklara itimat edilmesinin mümkün olmadığı, davacının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğüne yaptığı müracaat sonucunda davalı işverenin davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi gerektiğinin tespiti de dikkate alındığında davacının iş sözleşmesinin geçerli ve haklı sebebe dayanmaksızın feshedildiği kabul edilmiş, somut olayda davacının rızası aranmaksızın işyeri devri yapıldığı, davacının iş sözleşmesinin feshi tarihinde davalılardan O. D.’ın işçisi olduğu, davacının iş sözleşmesinin bu işveren tarafından feshedilmesine rağmen davacının diğer davalı yanında işe başladığı ve iş akdinin fesih tarihine kadar aynı işyerinde aynı işi yaparak çalışmasını sürdürdüğü, davalılar kendi arasında hukuki işlem yaparak işyeri devrini gerçekleştirdikleri, davacının bu durumdan haberdar olmadığı, bu nedenle haklı olarak her iki davalıya husumet yönelttiği gerekçesiyle davanın ...A.Ş. yönünden pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine, diğer davalı yönünden kabulüne, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.Söz konusu karar davacı ile davalı O. D. tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.Davacının iş sözleşmesi, “işe geç gelme, müşterilerden alınan tahsilâtı işverene teslim etmeme, iş kurallarına uymama ve bu surette sadakat borcunu yerine getirmeme” gerekçesiyle 4857 sayılı Kanun'un 25. maddesi uyarınca davalı O. D. tarafından feshedilmiştir. Yapılan yargılama sırasında ve cevap dilekçesinde iş sözleşmesinin davacının davranışları sebebiyle feshedildiğine değinilmiş, bu konuda farklı tarihlerde düzenlenmiş çeşitli tutanaklar sunulmuş ve tanık listesi verilmiştir. Davalı tarafça mahkemeye sunulan tutanaklara fesih tarihinden sonra düzenlendiği gerekçesiyle değer verilmemiş ise de fesih bildiriminin 29.04.2010 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmiş olması iş sözleşmesinin bu tarihte feshedildiği anlamına gelmez. İşe devamsızlığın yapıldığı tarihlerin sosyal Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmesi de gerekli değildir. Öte yandan mahkemece, davalılar arasındaki ilişkinin acentelik sözleşmesine dayandığı kabul edilmesine ve acentenin ayrı işveren olduğu sonucuna varılmasına karşın acentede çalışan işçi sayısı itibarıyla iş güvencesinin uygulama yeri olup olmadığı gözetilmeden işe iadeye karar verilmesi usul yönünden de isabetli değildir.Somut uyuşmazlıkta, öncelikle davada gerçek hasmın belirlenebilmesi ve sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için, acentelik sözleşmesinin içerik bakımından denetime tabi tutulması, davalı acentenin önceden diğer davalının çalışanı olduğu dikkate alınarak acentelik ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı üzerinde durulması, muvazaalı ise davacının gerçek işvereninin ...Kargo olduğunun kabul edilip bu davalı yönünden işin esası hakkında karar verilmesi, diğer davalı yönünden ise sıfat yokluğu nedeniyle davanın husumetten reddedilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.Yukarıda açıklandığı üzere husumet yokluğu araştırılıp açıklığa kavuşturulduktan sonra işin esasına girilmeli, dosyaya giren devamsızlığa ve diğer kusurlu davranışlara ilişkin tutanaklar davacıya gösterilip söz konusu olay hakkında diyecekleri sorulmalı, davacının beyanına göre gerekirse tutanak altında imzası bulunanlar dinlenilmeli, ayrıca davalının delil listesinde gösterdiği tanığın dinlenilmesini engelleyecek nitelikte davacı yararına oluşmuş usuli hakkın mevcut olmadığı anlaşılmakla davalı tanığı da çağrılıp dinlenilmeli ve fesih yönünden dava gerektiği gibi aydınlatılmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.