Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9623 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4405 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, maaş farkı, ihbar süresindeki iş arama izni çalışma ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankada 28.03.2007-28.12.2012 tarihleri arasında çalıştığını, 28.12.2012 tarihinde istifa dilekçesi vererek işten ayrılmak istediğini işverene bildirdiğini, istifa dilekçesinde iş arama sürelerinin içinden düşülerek 01.02.2013 tarihinde iş sözleşmesinin sona ermesini talep ettiğini, müvekkilinin 2013 yılı Şubat ayında iş arama izni kullanmayarak aralıksız çalıştırıldığını, sekiz haftalık ihbar süresi içerisinde müvekkiline günde en az iki saat iş arama izni verilmesi ve bu sürenin ücretinin de müvekkiline ödenmesi gerektiğini, buna karşın 2013 yılı Şubat ayı ücretinin ödenmediğini, toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre 2012 yılı Mayıs ayından geçerli olmak üzere müvekkilinin aylığına yüzde 9+40,00 TL zam yapılacağı ve sözleşmenin yürürlük tarihi olan 2012 yılı Mayıs ayı ile imza tarihindeki bedelin toplu olarak çalışanlara ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak hak kazanmış olduğu zamdan kaynaklı toplu maaş farkının noterden gönderilen ihtarname ile istenmesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek maaş farkı alacağının ve ihbar süresindeki iş arama izninde çalışması karşılığı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının 60 günlük ihbar süresinden, talebi doğrultusunda iş arama izinlerinin düşülerek 35 gün ihbar süresi kullandırıldığını, davacınnı iş arama izni alacağının bulunmadığını, XV. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin geçici 2. maddesinde bu toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihi olan 01.05.2012 tarihi ile imza tarihi arasında toptan ödeme almak, malullük, yaşlılık aylığı bağlanmak amacıyla ayrılmış olan sendika üyelerinin, ölmüş bulunan sendika üyelerinin kanuni mirasçılarının da aynı esaslar içinde bu sözleşmenin akçalı haklarından yararlandıracaklarının belirtildiğini, davacının da istifa ederek ayrılmış olması nedeniyle davacıya fark ödemesi yapılmadığını, müvekkiline ulaşan herhangi bir ihtarname bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davacının 07.03.2013'ten önce istifa ederek işten ayrılmış olması nedeniyle ücret farkı alacağına hak kazanamadığı kanaatiyle bu talebin reddine, yeni iş arama izni alacağı yönünden ise bilirkişi raporu doğrultusunda hesap edilen miktar yönünden isteğin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.Gerekçe:Taraflar arasında, davalı iş yerinde uygulanmakta olan 01.05.2012-30.04.2014 dönemine ilişkin XV. Dönem Toplu İş Sözleşmesine göre Mayıs 2012'den itibaren yüzde 9+40,00 TL zam yapılması ve toplu iş sözleşmesinin imza tarihi ile Mayıs 2012 dönemi arasındaki farkın toplu olarak davacıya ödenmesi gerekip gerekmediğine ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır.6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39/3 maddesi "Toplu iş sözleşmesinin imza tarihi ile yürürlük tarihi arasında iş sözleşmesi sona eren üyeler de, iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar toplu iş sözleşmesinden yararlanır." hükmünü düzenlemektedir.Dosya kapsamında uyuşmazlığa konu edilen 01.05.2012-30.04.2014 dönemine ilişkin XV. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin 2. maddesinde; "Bu Toplu İş Sözleşmesinin yürürlük tarihi olan 01.05.2012 tarihi ile imza tarihi arasında;a) Toptan ödeme alma, malullük, yaşlılık aylığı bağlanmak amacıyla ayrılmış olan sendika üyeleri, b) Ölmüş bulunan sendika üyelerinin kanuni mirasçıları da aynı esaslar içinde sözleşmenin akçalı haklarından yararlandırılırlar." şeklinde düzenleme yapılmıştır.Anılan toplu iş sözleşmesi hükmü 6356 sayılı Kanun'un 39/3 maddesine aykırı olduğundan davacının hak etmiş olduğu ücret zam farklarına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.Sonuç:Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 04.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.