Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 956 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 29699 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, ücret alacağı, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ve kendisinden baskı ile istifa dilekçesi alındığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarını istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacının istifa dilekçesi vererek ayrıldığını ve bir daha işe gelmediğini, ayrıca devamsızlığı sebebi ile yapılan feshin de haklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz:Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir. Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-İşçinin, iş sözleşmesini, kendisi veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde söz veya davranışları bulunan işveren sebebiyle feshedip feshetmediği taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24. maddesinin (II) numaralı bendinin (b) alt bendi gereğince, işverenin işçiye veya aile üyelerinden birine hakaret etmesi, sövme fiilini işlemesi, sarkıntılıkta bulunması, işçiye iş sözleşmesini haklı fesih imkânı verir. Şeref ve namusa dokunacak söz ve davranışların, işveren veya işveren vekili tarafından gerçekleştirilmiş olması hukukî sonucu değiştirmez. Bu eylemlerin Türk Ceza Kanununa göre suç teşkil etmesi de şart değildir.İşçinin ya da ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak söz, davranış veya eylemin, işverenin diğer bir işçisi tarafından gerçekleştirilmiş olması, kural olarak işçiye iş sözleşmesini haklı fesih imkânı vermez. Ancak, şeref ve namusa dokunan söz ve davranışlardan haberdar olan işverenin, eylemin tekrarlanmaması yönünde gerekli önlemleri alması, işçiyi gözetme borcunun gereği olarak zorunludur.Somut olayda, davacı işçi, çalıştığı dönem boyunca şirket yetkilisinin küfür ve hakaretlerine maruz kaldığını, bu durumun süreklilik arz ettiğini, son olarak şirket yetkilisinin “şerefsiz senin yaptığın işi sinkaf ederim, defol git” şeklindeki hakaretlerine rağmen işini tamamlayıp, ertesi gün 31.10.2008'de hesabını kestirmek ve alacaklarını talep etmek için gittiğinde yine işverence küfür ve hakaret edilip, dövülmeye kalkışılıp, işyerinden kendi isteğiyle ayrıldığına ilişkin zorla ve baskıyla yazı imzalatıldığını ileri sürmüş; davalı işveren ise davacının kendi isteğiyle imzaladığı istifa dilekçesiyle işten ayrıldığını ve işe devamsızlık yaptığını savunmuştur. Mahkemece, dosya içindeki 31.10.2008 tarihli istifa dilekçesinin baskı altında alındığı hususu davacı tarafından usulünce ispatlanamadığından kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir. Taraf tanık anlatımları ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; işverenin zaman zaman işi beğenmemesi sebebi ile işçilere “şerefsiz, hayvan herif” gibi hakaretlerde bulunduğu, bağırıp çağırdığı, fesih tarihinde de işverenle davacı arasında bir tartışma yaşandığı, ancak içeriğinin bilinmediği, davacının bunun üzerine istifa dilekçesi yazarak işten ayrıldığı, ancak iş sözleşmesini işverenin bu haysiyet kırıcı davranışları sebebi ile 4857 sayılı Kanun'un 24/1-b bendi gereğince haklı olarak feshettiğinin kabulü dosya içeriğine daha uygun düşecektir. İş sözleşmesi işçi tarafından haklı sebeple feshedildiğinden kıdem tazminatı hüküm altına alınmalı; fakat haklı sebeple de olsa iş sözleşmesini fesheden işçi ihbar tazminatına hak kazanamayacağından ihbar tazminatı talebi reddedilmelidir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 3- Davacının hizmet süresi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Somut olayda; davacı işçi davalı işveren iş yerinde 27.07.1997-31.10.2008 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını ileri sürmüş, davalı işveren ise davacının 09.05.2003 tarihli ... Müdürlüğüne hitaben yazdığı şikayetten vazgeçme dilekçesinde işvereni kızgınlıkla şikayet ettiği ve işe giriş çıkış tarihlerinin 16.09.2002-09.11.2002 olduğunu belirttiğini, ayrıca 09.02.2002'de başka yerde çalışmaya başladığını, bundan sonra aralık 2004'te davalı şirkette yeniden çalışmaya başladığını, aralık 2004-ocak 2006 arası çalışıp tekrar ayrıldığını, ardından haziran 2007'de yeniden davalı iş yerinde çalışmaya başladığını savunmuştur. Mahkemece davacının 27.07.1997-31.10.2008 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı kabul edilmişse de, kesintili çalıma üzerinde yeterince durulmadığı anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında bilgisine başvurulan müşterek tanık ..., 2002 yılında işe başladığında davacının da çalışıyor olduğunu, 2-3 yıl kadar ara verip ayrıldığını ve sonra tekrar gelip çalışmaya başladığını; müşterek tanık ..., 2002 yılından beri davalı şirkette çalıştığını ve 1999 yılında askere gitmeden önce de çalışması olduğunu, 1999 yılında askere gitmeden önce davacının davalı şirkette çalışıyor olduğunu, 2002 yılında askerden döndüğünde de davacının çalışmaya devam ettiğini; davalı tanığı ... ise davacı ile 2007 yılı ve sonrasında davalı işyerinde birlikte çalıştıklarını, davacının 2001 yılında kendisinin önceden çalıştığı dava dışı başka bir şirkette çalışmaya başladığını, 2001 yılı öncesinde de davalı şirkette çalıştığını belirtmiştir. Dosyada 19.06.2007 tarihli bir de iş sözleşmesi bulunmaktadır. Taraf iddia ve savunmaları, tanık anlatımları, davacının 09.05.2003 tarihli şikayetten vazgeçme dilekçesi ve dosyadaki diğer delillerin birlikte değerlendirilmesi ile; davacının davalı işyerinde 27.07.1997-09.11.2002, 01.12.2004-31.12.2006 ve 19.06.2007-31.10.2008 tarihleri arasında fasılalı olarak çalıştığının kabulü dosya içeriğine daha uygun düşecektir. Davacının hizmet süresi buna göre belirlenerek hüküm altına alınan alacaklar yeniden hesaplattırılmalıdır. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.