MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA : Taraflar arasındaki, icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra, inkar tazminatının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 10.03.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına ... ile karşı taraf adına ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı işçi, yaş koşulu dışında diğer emeklilik şartlarını gerçekleştirmesi sebebiyle iş sözleşmesini feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatının tahsili için yaptığı ilamsız icra takibine davalı şirketin itirazının iptaline, icra takibinin devamına, alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Cevabının Özeti:Davalı işveren vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkeme Kararın??n Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan delillerin dikkate alınamayacağı, davacının davalı şirkette çalışmakta iken davalı şirketin rakibi başka bir şirkete davalı şirketin ticari önem taşıyan bilgilerini ifşa ettiğine yönelik bir belge bulunmadığı, davacının iş sözleşmesini yasal koşullara haiz olması nedeniyle sonlandırdığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Gerekçe:Taraflar arasında davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.Davacı tarafından davalı şirkete gönderilen 24.04.2012 tarihli fesih bildiriminde, 15 yıldan beri sigortalı olma ve 3600 gün prim ödemiş olma koşullarını yerine getirmiş bulunduğundan, iş sözleşmesini, ihbar süresi sonu olan 18.06.2012 tarihinde, 4857 sayılı İş Kanunu'nun geçici 6. maddesi ile yürürlükte olan 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi birinci fıkrasına göre feshettiği bildirilmiş olup, hak etmiş olduğu kıdem tazminatı ve diğer yasal haklarının hesaplanarak tarafına ödenmesi talep edilmiştir. Davalı şirket tarafından, ihbar öneli süresinde davacıya keşide edilen Ankara 4. Noterliği'nin 14.06.2012 tarihli başka bir fesih bildiriminde ise, "emekli olmak niyetiyle 18.06.2012 tarihiden geçerli olmak üzere iş akdinizi feshettiğiniz ve ihbar süresi sonunda kıdem tazminatınızın tarafınıza ödenmesini talep ettiğiniz 24.04.2012 tarihli başvurunuzun işvereni aldatmak maksadıyla yapıldığı ve hizmet akdiniz devam ederken işverene sadakat borcunuzu ihlal eden, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğunuz tespit edildiğinden 14.06.2012 tarihiden itibaren geçerli olmak üzere 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-(e) maddesi gereğince iş akdinizin işveren tarafından haklı nedenle ve derhal feshedildiğini bildiririz." ??eklinde açıklamada bulunulmuştur. Davalı işveren vekili cevap dilekçesinde, davacı ile aynı tarihte bir başka çalışanın da aynı gerekçeyle iş sözleşmesini feshetmesi ve piyasadan alınan duyumlar nedeniyle oluşan kuşku sonucu, davacının ve diğer çalışanın kullandıkları şirket bilgisayarının incelenmek üzere bağımsız bir denetim şirketine gönderildiğini, sunulan raporun değerlendirilmesi sonucu davacının iş sözleşmesinin 14.06.2012 tarihli ihtarnamesi ile 4857 sayılı Kanun'un 25/II-(e) maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, bilgisayar üzerinde yapılan inceleme sonucu elde edilen elektronik posta çıktılarından, şirket çalışanlarından oluşan ve davacının da dahil olduğu bir grubun davalı şirketin rakibi konumunda bulunan şirket yetkilileriyle 10.02.2012 tarihinde irtibata geçtiklerinin, bu şirketle çalışmaya hazır olduklarını açıkladıklarının, davacının rakip şirketteki yeni yapılanmada pozisyonunun genel müdür yardımcısı olarak belirlendiğinin, davalı şirketle davacı arasındaki iş sözleşmesi devam ederken davacının anılan rakip şirket ile sözleşme imzaladığının, davacıya işten ayrılması karşılığında bu şirket tarafından 34.000,00 USD hoş geldin ödemesi yapılması konusunda anlaşmaya varıldığının, davacının davalı şirketteki yükümlülüğü devam ederken rakip firma hesabına çalışmaya başladığının anlaşıldığını, ayrıca davacının davalı şirket çalışanlarından birine ve şirket müşterilerine gönderdiği 10.05.2012 tarihli elektronik postada patlayıcı madde sektöründe çalışmaya devam edeceğini açıkladığını, davacının fesih başvurusu esnasındaki iradesinin emeklilik yaşını beklemek olmadığını, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının kıdem tazminatına hak kazanmadığını savunmuştur. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Fikri ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosunun 2013/39729 nolu soruşturmasında verilen ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda, müşteki (davalı) firmanın bağımsız denetim firmasına yaptırdığı şirket bilgisayarları içeriğinden, şüphelilerin elektronik ileti içeriklerini delil olarak gösterdiği anlaşılmış ise de, bu içeriklerin herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın temin edilen deliller olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 134. maddesi gereği hukuka aykırı elde edilen delil olduğu, müşteki firma iddialarında yer alan ve yukarıda izah edilen eylemlerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 55 ve 62. maddesinde tarif edilen suç tanımlamasına uymadığı belirtilmiştir. Mahkemece, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin anılan karar dikkate alınarak, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilmiştir. Dosya kapsamına göre, davacının görevi gereği işverenin işlerini yürütmesi için kendisine verilen bilgisayar üzerinde davalı şirketin inceleme yaptırdığı anlaşılmaktadır. İşverenin kendisine ait bilgisayar ve e-posta adresleri ile bu adreslere gelen e-postaları her zaman denetleme yetkisi bulunmaktadır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 13.12.2010 tarih ve 2009/447 esas, 2010/37516 karar sayılı kararı). Kaldı ki, davacı işçinin özel işleri için işverenin izni olmadan bilgisayarı kullanması kabul edilemez. Bu nedenlerle, davalı işverenin bilgisayarı incelettirmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2013/39729 soruşturma nolu dosyası ile davacı ve davalı şirkette çalışan iki kişi hakkında ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri açıklamak suçundan 25.12.2013 tarihinde kamu davası açıldığı ve davanın derdest olduğu da görülmektedir. Ayrıca, fesih bildirimi ise karşı tarafa ulaştığı anda hüküm ifade etmekte ve iş sözleşmesi sona ermektedir. Fesih bildirimi ile karşı tarafa önel verilmişse ihbar öneli sonunda iş sözleşmesi son bulmaktadır. İhbar öneli içinde tarafların hak boçları devam eder. Hal böyle olunca, somut olayda, davacı işçinin 24.04.2012 tarihli fesih bildirimi ile iş sözleşmesinin sona ermediği, ihbar önelinin sonu olan 18.06.2012 tarihine kadar devam ettiği kabul edilmelidir. Davalı işveren, iş sözleşmesi sona ermeden 14.06.2012 tarihli fesih bildirimi ile davacının iş sözleşmesini haklı nedenle ve derhal feshettiğini bildirmiştir. Bu durumda, mahkemece, ceza soruşturmalarına ilişkin dosyalar da celp edilerek, davalı işverenin fesih nedenlerinin yerinde olup olmadığı hususunda, aralarında haksız rekabet (ticaret hukuku) ve bilgi işlem alanında uzman bilirkişilerin de bulunduğu bilirkişi kurulundan rapor alınması, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler değerlendirilmeye tabi tutularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.