Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 94 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 15018 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA : Davacı, borçlu olmadığının tespiti ile icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatının alacaklarına ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; müvekkilinin elinden işten çıkartılacağı tehdidi, hile ve desiselerle, zimmetine para geçirdiği iddiası ile dava konusu bononun alındığını ve Ankara 3. İcra Müdürlüğü'nün 2007/5328 sayılı dosyasında müvekkili aleyhine takibe konulduğunu, müvekkilinin ceza yargılamasında beraat ettiğini belirterek borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak davanın kabulüne, Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2013/7325 sayılı dosyasına yapılan takibin iptaline ve davacının borçlu olmadığının tespitine, asıl borcun %20'si oranında olan 6.900,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.Gerekçe: ...-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Uyuşmazlık, ceza davasında verilen beraat kararının hukuk davasına etkisi noktasındadır.Kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararları, hukuk davalarında bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hâkimi aynı olay sebebiyle ceza yargılamasında hükme dayanak yapılan maddi olgular ile bağlı olduğu gibi, ceza mahkemesinin mahkûmiyet kararları da bağlayıcıdır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74. maddesinde de bu husus düzenlenmiştir. Maddeye göre, “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.”Somut olayda, Kazan Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/257 esas, 2010/6 karar sayılı kararı ile isnat olunan suça ilişkin dosya içinde somut delil bulunmadığı gerekçesiyle hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma eyleminden sanık ... hakkında beraat kararı verilmiş olup gerekçesi itibariyle beraat kararı bağlayıcı değildir.Dosya içeriğinde yer alan 01.03.2007 tarihli fesih bildiriminde; davalı şirket tarafından yapılan ön araştırmada net olmayan 32.450,25 YTL'lik fark tespit edildiği, geçmişe dönük olarak yapılan incelemede davacının, davalı şirketin müşterisi olan Grup Baran İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.'nin gönderileri içerisinde hiçbir ticari bağlantısı olmayan ve bu firmaya ait olmayan gönderi bedellerini anılan firmanın hesabına virman yaptığı ve tahsil ettiği kargo bedellerini de zimmetine geçirdiği, bu nedenle de ortaya çıkacak olan kasa açıklarını kapatmak için usulsüzlük yaptığı tespit edilerek iş sözleşmesinin İş Kanunu'nun 25/II maddesi uyarınca feshedildiği görülmektedir. Davacının feshe ilişkin savunmasında, 2006 yılı ekim, kasım ve aralık aylarında kasa açığı vermemek için bazı firmalardan virman yaptığını belirttiği dosya kapsamı ile sabittir. Fesih bildiriminde belirtilen kasadaki fark tutarının, ön araştırma neticesinde tespit edilen ve net olmayan bir meblağ olduğu anlaşılmakla, mahkemece davacıya atfedilen hukuka aykırı eylemlerden kaynaklanan zarar miktarı ile davalının şirket zararındaki kusur oranının tespiti amacıyla uzman bilirkişi heyetinden denetime elverişli rapor alınmalı, davacının zimmetine geçirdiği iddia edilen miktar net olarak belirlendikten sonra sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı diğer bir uyuşmazlık konusudur.Menfi tespit davasında icra inkâr tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Diğer bir ifadeyle likit olması gerekir. Şayet alacak tartışmalı ve yargılamayı gerektiriyorsa alacağın likit olduğundan söz edilemez.Somut olayda, fesih bildiriminde davacının zimmetine geçirdiği iddia edilerek kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe konu edilen alacak tutarının, davalı tahkikatı sonucu elde edilen net bir miktar olarak tespit edilmediği anlaşılmaktadır. Başka bir ifadeyle alacağın varlığı tartışmalı olup likit değildir. Bu itibarla, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.