Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9174 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 28721 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA: Davacı, taban ücreti farkı, fazla çalışma ücreti, tatil alacağı, gece çalışma, promosyon ücreti, yıllık izin ile sosyal yardım alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı, davalı ... Başkanlığına ait işyerinde çalıştığını, alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, bir kısım işçilik alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacının hak kazandığı tüm hak ve alacaklarının ödendiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı, kanuni süresi içinde davalı temyiz etmiştir.Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında işçilik alacaklarının ıslah dilekçesi ile talep edilen kısmının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanılıp kazanılmadığı ve davacının ücret farkı alacağına hak kazanıp kazanmadığı konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.3-Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkar olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı sebeplerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.4857 sayılı İş Kanunu'ndan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı İş Kanunu'nda ücret alacaklarıyla ilgi olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı Kanun'un 32/8 maddesinde işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacaklarının, Borçlar Kanunu'nun 126/1 maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olacağı tartışmasız öğreti ve uygulama tarafından kabul edilmiştir. İşverence işçiye fazladan ödenen ücret ve ücret eklerinin geri alınmasında da uyuşmazlığın temelinde sözleşme ilişkisi olmakla zamanaşımı süresi beş yıl olarak uygulanmalıdır.Kısmi bir dava açılması halinde alacağın yalnız o kısım için zamanaşımı kesilir. Dava dışı kalan bölümü hakkında, zamanaşımı işlemeye devam eder.Somut olayda, davacının taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda artırarak ıslah ettiği, davalının ıslah dilekçesine karşı süresi içinde zamanaşımı definde bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ıslah tarihine göre zamanaşımı değerlendirmesi yapılmadığı anlaşılmış olup, davalının ıslah dilekçesine karşı yaptığı zamanaşımı defi dikkate alınarak alacakların yeniden hesaplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.4-Öte yandan, 30.07.2007-10.03.2010 tarihleri arası için yıllık ikiyüzyetmiş saat fazla çalışma yaptığı, hafta tatilleri ile ulusal bayram genel tatillerde çalıştığı kabul edilmiş ise de, davacının bu tarihler arasında fazla çalışma yaptığı tereddüde yer vermeyecek şekilde ıspatlanamamıştır, davacı tanıklarının beyanları bu konuda yetersizdir, kaldı ki davacı tanıkları birlikte aynı işi yapan kişilerde değillerdir. Buna göre işyerinin kamu işyeri olduğuda dikkate alınarak bu dönem için fazla çalışma ücreti ve hafta tatili ücretlerinin tümden reddi, ulusal bayram genel tatil ücreti alacağının tahakkuk bulunmayan dönemler için reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yanlış olmuştur.5-Mahkemece, işçilerin sınıflandırılmasındaki kriterlerin belli olmadığı, toplu iş sözleşmesi ve işyeri belgelerinde bu kriterlerin belirtilmediği, aynı işi yapan işçilerin farklı ücret almalarının eşitliğe aykırı olduğu gerekçesiyle ücret farkı alacağı kabul edilmiş ise de, 5620 sayılı Kanun'un 2/11 maddesinde; “2/(11) Birinci fıkra hükümlerine göre geçici iş pozisyonlarından sürekli işçi kadrolarına geçirilmiş olmalarından dolayı, bu işçilerin mevcut ücret düzeylerinde ve diğer malî ve sosyal haklarında artış yapılamaz ve ücret skalaları değiştirilemez. Bu işçilere sadece 2007 yılı ve sonraki yıllardaki toplu iş sözleşmeleri ile belirlenecek genel ücret artışları uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. İşverence kadrolu işçiler a grubu, geçici işçiler ise b grubu olarak nitelendirilmiş, davacı b grubu içinde iken 5621 sayılı Kanun kapsamında kadrolu işçi statüsüne geçirilmiş, ücretleri kanun gereği b grubu işçiler için ödenen ücret olarak ödenmeye devam edilmiştir. Toplu iş sözleşmelerinde ücret zamları taban ücret olarak belirlenmiş ve a ve b grupları için ayrı ayrı değerlendirilmiştir. İşverence uygulanan ücret belirleme ve ödeme işlemleri işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesine ve kanuna uygundur. Aynı durumda olmayanlara kanuna ve toplu iş sözleşmesine uygun olarak yapılan işlemlerin eşitliğe aykırı olduğundan söz edilemez. Hal böyle olunca ücret farkı alacağının reddi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.