MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, ihbar tazminatı, cezai şart bedeli ile uğranılan zarar bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı şirket vekili, davalının iş sözleşmesini haksız bir şekilde feshettiğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu sebeple müvekkilinin zarar gördüğünü ileri sürerek ihbar tazminatı, cezai şart bedeli ve uğranılan zarar bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı işçi vekili, müvekkilinin davalı şirketle iş sözleşmesini ihbar sürelerine uymak kaydıyla tek taraflı olarak feshettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesindeki yasal sürelerin üç katı olarak belirlenen ihbar tazminatının ancak işveren yönünden geçerli olduğu, davalı işçiyi bağlamadığı, bu itibarla çalışma süresine uygun ihbar öneli kullanan davalı işçi bakımından 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. maddesine göre 4 haftalık ihbar öneli süresince davalının çalıştığı, ihbar öneli süresi dolduktan sonra iş sözleşmesinin feshedildiği gerekçesiyle şartları oluşmayan ihbar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Taraflar arasında yasal ihbar önelinin 3 katı oranında kararlaştırılmasının geçerli olup olmadığı, dolayısıyla davacı işverenin ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı uyuşmazlık konusudur.İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir sebep olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 24 ve 25. maddelerinde yazılı olan sebeplere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar öneli tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih sebebi bulunmakla birlikte, işçi ya da işverenin 26. maddede öngörülen hak düşürücü süre geçtikten sonra fesih yoluna gitmeleri durumunda, karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar. Somut olayda, taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesinin 10. maddesi “İşbu Hizmet Sözleşmesi’nin İş Kanunu’nun 17 vd. maddeleri uyarınca taraflarca tek taraflı feshi durumunda, yasal ihbar önelleri üç katı oranında uygulanacak, ihbar öneline uymadan sözleşmeyi fesheden taraf yasal ihbar tazminatının üç katı oranında tazminatı diğer tarafa ödeyecektir. Bu kapsamda hekim, anılan zorunluluğa uymayarak öngörülen süreden önce işi bırakır ya da 4857 sayılı Kanun'un 25. veya bu sözleşme kapsamında hizmet sözleşmesinin işveren tarafından “haklı feshi”ne yol açarsa, o tarih itibariyle tahakkuk edecek yasal ihbar tazminatının üç katı miktardaki bedeli cezai şart olarak işveren’e ödeyecektir” düzenlemesini içermektedir. İhbar süresine ilişkin bu düzenleme nispi emredici nitelikte olup, ihbar süresinin hem işçi hem de işveren yönünden arttırılması mümkündür. Bu husus dikkate alındığında mahkemece taraflar arasındaki sözleşmeye değer verilerek sonuca gidilmesi gerekirken ihbar tazminatının reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.