Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 915 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 29376 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, idari ve mali işler koordinatörü olarak çalışmaya başladığını, genel müdür yardımcısı görevine getirildiğini, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacının şirketi ilzam ve temsil yetkisi bulunduğunu, sözleşmesinin belirli süreli olduğunu, şirketi zarara uğratması sebebi ile istifa dilekçesi yazdığını, iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece davacının imzaladığı iş sözleşmesinin iki yıl süreli olarak gösterildiği, baştan beri belirsiz süreli olduğu, yönetim kurul kararları ve davacının hukuki statüsü gereği davacının yönetici konumunda olmadığı, belirsiz süreli iş sözleşemsi ile çalıştığı iş güvencesi kapsamında kabul edilerek iş sözleşmesinin gerekçe gösterilmeksizin feshedilmesi gerekçesi ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.Temyiz:Kararı davalı temyiz etmiştir. Gerekçe:4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir. Bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir.Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken, işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin anılan anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Somut olayda; idari ve mali işler koordinatörü olarak çalışan davacının iş sözleşmesi yönetim kurul kararına istinaden 4857 sayılı Kanun'u 17. maddesi uyarınca feshedilmiştir. Davalı tarafından davacının işveren vekili olduğunun iddia edilmesi üzerine organizasyon şemasının gönderilmesi için dosya geri çevrilmiştir. Dosyaya eklenen organizasyon şemasında davacı, genel müdüre doğrudan bağlı idari ve mali işler koordinatörü olarak gösterilmiştir. Davacı tarafından sunulan organizasyon şemasında ise genel müdür yardımcısına bağlı olarak çalıştığı gösterilmiştir. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle davacının işveren vekil yardımcısı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekir. Bu konuda organizasyon şemaları dikkate alınarak endüstri mühendisi, insan kaynakları uzmanı ve işletme ekonomisti üç kişilik bilirkişi heyetinden, davalı şirketin çalışma biçimi, organizasyon şeması, imza yetkileri, davacıya verilen sorumlulukları ve kime karşı sorumlu olduğu, organizasyon şemalarındaki eşdeğer görevlerde çalışanların durumları ile diğer işyeri kayıtları birlikte incelenerek davacının işveren vekili yardımcısı olup olmadığı, (genel müdüre bağlı olarak çalışıp çalışmadığı) açıklığa kavuşturulmalı, işveren vekil yardımcısı olmadığının tespiti halinde feshin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmelidir. Mahkemece bu yön gözetilmeden eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.