MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Taraflar arasındaki, aylık ücret ve fiks ücret, hak ediş alacağı, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi ve davalı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.03.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili ... ... ile karşı taraf adına vekili ... ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkili işçi ile davalı işveren arasında imzalanan 30.10.2007 tarihli iş sözleşmesinde aylık fiks ücretin 10.000,00 TL olarak belirlendiğini, bu ücretin ya eksik ya da hiç ödenmediğini, yine sözleşme hükmü uyarınca fiks ücretin dışında müvekkiline hak ediş ödemesi de yapılması gerekirken bu ödemelerin de yapılmadığını, işverence iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, tazminat alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, aylık ücret ve fiks ücret alacağı ile hak ediş alacağı, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı vekili, dava dilekçesinde dayanılan 30.10.2007 tarihli iş sözleşmesinin müvekkili işveren yetkililerince imzalanmadığından geçerli bir sözleşme olmadığını, kaldı ki sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü halinde dahi yürürlük süresinin sınırlı olduğunun esas alınması gerektiğini, müvekkili işverence tüm ödemelerin zamanında yapıldığını, davacının istifa ederek işyerinden ayrıldığından tazminat talebinin de haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Gerek 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda davanın atiye bırakılması şeklinde bir kavrama yer verilmemiştir. Davanın atiye bırakılması ifadesinden anlaşılması gereken, mülga 1086 sayılı Kanunun 185/1 maddesinde, 6100 sayılı Kanunun ise 123. maddesinde düzenlenen davanın geri alınmasıdır. Her iki kanunda düzenlendiği üzere, davanın geri alınmasının hukuki sonuç doğurabilmesi, karşı tarafın açık kabulüne bağlıdır.Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili, hak ediş alacağı ifadesiyle talep ettiği alacağa yönelik davasını atiye bıraktığını bildirmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, atiye bırakma ifadesinden anlaşılması gereken, davayı geri alma olup, hukuki sonuç doğurabilmesi karşı tarafın açık kabulüne bağlıdır. Mahkemece ise davanın geri alınmasına karşı, davalı vekilinin beyanı sorulmamıştır. Anılan sebeple, davalı vekilinin bu yöne ilişkin beyanı sorulmalı, davalı vekilinin geri almayı kabul etmesi halinde, talep hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm sonucu tesis edilmeli, aksi halde ise esasa girilerek bir karar verilmelidir. 3- Taraflar arasında, 30.10.2007 tarihinde imzalanan ve 01.11.2007 tarihinde yürürlüğe giren sözleşmenin “ücret ve ödeme zamanı” başlıklı 8. maddesinde,“8. Ücret ve Ödeme Zamanı : Hekimin fiks ücret: 120.000,00 YTL'dır. Bu ücret kendisine imza karşılığında 12 aya bölünerek ödenir, ödeme günü bir sonraki ayın 20 ile 30' dur.Hekimin yukarıda belirlenen fıks ücreti aşağıda belirtilen hizmetlerin karşılığında tahakkuk ettirilecek hak edişin peşin olarak verilecek kısmıdır.8.1. Hekimlere tahakkuk ettirilecek hak edişler;8.1.1. Resmi Kurum hastalarından (E.S., ..., ...), kurum tarafından hastaneye ödenecek bedelin KDV düşüldükten sonraki tutarın % 20 bedeli ile herhangi bir fark ücret alınmış ise bu bedelinde KDV düşüldükten sonraki % 20' luk tutar ödenir.Normal ücretli ve ... hastalarında total cirodan ilaç, sarf ve özel oda farkları çıkarıldıktan sonra kalan kısmın %20' hekim hak edişi olarak tahakkuk ettirilir.Mesai dışı zamanlarda ise bu hesaplamalara %10 ilave edilir.8.1.2. Hak ediş ödemelerinde % 8 KDV hekime ödenir.8.2. Hekim aylık elde ettiği gelirle ilgili olarak serbest meslek makbuzu veya fatura kesmekle yükümlüdür. Eğer herhangi bir belge veremiyorsa gelir bordroda gösterilir, vergiler düşüldükten sonra net kısmı hak ediş olarak ödenir.8.3. Hekimin 8.1.1 maddesinde oluşan ücretlerin aylık fıks ücretin altında kalması halinde her ay hastane tarafından aylık fıks ücrete tamamlanır, 1 yıllık sürecin sonunda mahsuplaşma yapılır, bu mahsuplaşmada yıllık hak ediş tutarı, yıllık fiks ücret toplamını geçmesi halinde aylık ödemelerde tamamlanan kısımlar yıllık hak edişten düşülür. Eğer hak ediş tutarı yıllık fiksten düşük ise bu mahsuplaşma yapılmaz” şeklinde düzenleme mevcuttur.Dava dilekçesinde, garanti ücret olan 10.000,00 TL'lik kısım “aylık ücret-fiks ücret” adı altında talep edilmiş, % 20'lik kısım ise hak ediş alacağı adı altında talep edilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, yukarıda açıklanan sözleşme maddesi uyarınca, davacının 01.11.2007 tarihinden çalışmasının sona erdiği tarihe kadar olan ücreti, sözleşmenin “8.1.1.” maddesindeki kıstaslara göre belirlenen % 20'lık tutardır. Ancak garanti ücret uygulaması sebebiyle, aylık ödenecek miktar, 10.000,00 TL'nin altına düşmeyecektir. 10.000,00 TL'lik tutar, ücretin garanti edilen kısmıdır.Mahkemece, hak ediş alacağı adı altında talep edilen alacak hakkında, davanın geri alınması sebebiyle, 01.11.2007-26.08.2011 döneminde davacıya ödenmesi gereken garanti ücret tutarından, işverence yapılmış tüm ödemeler bir ayrım yapılmaksızın mahsup edilmiştir. Bozma ilamının iki numaralı bendinde açıklandığı üzere, öncelikle hak ediş alacağı talebi bakımından davanın geri alınmasına davalı tarafın muvafakatının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiği açıktır. Ancak, davalı taraf, geri almaya muvafakat gösterse dahi, işverence yapılmış ödemelerin mahsubunun değerlendirilmesinde, ilgili aylar için davacıya ödenmesi gereken tutarın aylık 10.000,00 TL'yi aşıp aşmadığının belirlenmesi gereklidir. Bu yönde bir işlem yapılmadığı takdirde, mahkemenin mevcut kabulünde, sözleşmenin “8.1.1.” maddesindeki kıstasa göre belirlenen % 20'lık tutarın bir ay için 10.000,00 TL'yi aşması halinde, aşan kısım için yapılan ödemenin bir başka ayın garanti ücret kısmından mahsup edilmesi gibi haksız bir sonucun ortaya çıkması ihtimali vardır. 01.11.2007-26.08.2011 dönemi için işverence ödenen miktarlarının mahsubunda, bu yöne dikkat edilmesi gereklidir. 4-Gerek mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 101. maddesi hükmü, gerekse yürürlükte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117. maddesi uyarınca, kural olarak muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Taraflar arasında, borcun ifa edileceği günün açıkça belirlenmesi halinde ise, temerrüd belirlenen günün geçmesiyle kendiliğinden gerçekleşir. Mahkemece, hüküm altına alınan ücret alacağına işletilecek faizin başlangıç tarihinin belirlenmesinde, iş sözleşmelerinde ödeme gününe ilişkin yer alan düzenlemelerin nazara alınmaması hatalı olmuştur. Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.