Y A R G I T A Y İ L A M IMAHKEMESİ : İş MahkemesiDAVA : Davacı-birleşen dosya davalısı, cezai şart alacağının ödetilmesi, davalı-birleşen dosya davacısı ise icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatının ödetilmesi istemleriyle açılan davanın yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle asıl davanın reddine, karşı davanın ise kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı-karşı davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.03.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı-karşı davalı adına vekili Avukat ...... ile karşı taraf adına vekili Avukat ....... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı-karşı davalı vekili, davalı-karşı davacı işçinin müvekkiline ait işyerinde çalışırken müvekkiliyle aynı alanda faaliyette bulunan başka bir şirket kurduğunu, müvekkilinin müşterilerine kendi şirketin ürünlerini pazarlamaya çalıştığını, müvekkili şirketin imkanlarını kullanarak satış için görüşmeler yaptığını, müvekkilinin müşteri portföyünü, şirket kaynaklarını kullanarak haksız rekabette bulunduğunu, iş sözleşmesinin devamı süresince sadakat yükümlüğüne aykırı hareket ettiğini, ayrıca imzalanan iş sözleşmesinde ve taahhütnamede iş sözleşmesinin bitiminden sonra üç yıl süreyle rekabet etmeme yasağının da düzenlendiğini, sözleşme ve taahhütnameye aykırılık halinde cezai şart ödenmesinin kararlaştırıldığını ileri sürerek cezai şart ve tazminat alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiş; birleşen davaya cevabında ise, işçinin istifa ederek iş sözleşmesini sona erdirdiğini ve müvekkili işvereni ibra ettiğini, işçinin her türlü hak ve alacağının ödenmiş olduğunu ileri sürerek birleşen davanın reddini savunmuştur.Davalı-karşı davacı vekili, asıl davaya cevabında, işverenin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili işçinin iş sözleşmesini ücret durumunun iyileştirilmemesi, vaad edilen primlerin ödenmemesi ve 2012 yılının şubat, mart, nisan aylarına ait aylık ücret alacağının ödenmemesi sebepleriyle haklı olarak feshettiğini, müvekkili işçinin haksız rekabet teşkil edecek bir davranışının bulunmadığını, kaldı ki cezai şarta ilişkin sözleşme hükümlerinin de geçersiz olduğunu ileri sürerek asıl davanın reddini savunmuş; birleşen davada ise, müvekkilinin ödenmemiş 2012 yılının Şubat, Mart, Nisan aylarına ait aylık ücret alacaklarının faiziyle birlikte tahsili için işveren aleyhine icra takibi yapıldığını, takibin haksız itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptaliyle takibin devamına karar verilmesiyle işveren aleyhine yüzde kırk oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, işçinin iş sözleşmesini ücretlerinin ödenmemesi haklı sebebiyle feshettiği, 2012 yılının Şubat, Mart, Nisan aylarına ait aylık ücret alacaklarının işverence ödenmediği, iş sözleşmesinin devam ettiği dönemde işçinin haksız rekabet oluşturan bir eylemde bulunduğunun işverence ispatlanmadığı, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki süreç bakımından ise sözleşmede rekabet yasağına ilişkin düzenleme mevcut ise de, iş sözleşmesi işçi tarafından haklı sebeple feshedildiğinden, sözleşmenin sona ermesinden sonraki süreç için rekabet yasağını öngören hükümlerin uygulanamayacağı gerekçesiyle, asıl davanın reddine; birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı-karşı davalı ...... Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut uyuşmazlıkta, davacı-karşı davalı işverence, rekabet yasağının iş sözleşmesinin devam ettiği bir tarihte ihlal edilmeye başlandığı, söz konusu ihlalin iş sözleşmesi sona erdikten sonra da devam ettiği iddia edilmiştir. Mahkemece, iş sözleşmesinin devam ettiği tarihlerde, işçinin haksız rekabet oluşturan bir eylemde bulunduğunun işverence ispatlanmadığı kabul edilmiş olup, söz konusu kabul dosya içeriğine uygundur. Sözleşmenin sona ermesinden sonraki süreç bakımından ise, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve taahhütnamede, sözleşmenin sona ermesinden sonra üç yıl süreyle rekabet yasağı düzenlenmiş ise de, mahkemece iş sözleşmesinin işçi tarafından 2012 yılının Şubat, Mart, Nisan aylarına ait aylık ücret alacaklarının ödenmemesi sebebiyle haklı olarak feshedildiği gerekçesiyle, sözleşmenin sona erdiği tarihten sonraki sürece ilişkin rekabet yasağı hükümlerinin uygulanamayacağı kabul edilmiştir. Birleşen davada da, 2012 yılının Şubat, Mart, Nisan aylarına ait aylık ücret alacaklarının ödenmediği kabul edilerek, bu alacaklar yönünden itirazın iptaline karar verilmiştir.İşçinin, 24.04.2012 tarihli dilekçe ile, “... 24.04.2012 tarihi itibari ile ayrılma kararı vermiş bulunuyorum. İstifamın kabulünü arz ederim” ifadelerini kullanarak iş sözleşmesini sona erdirdiği sabittir. Davalı-karşı davacı işçi vekilince, feshin ücretlerin ödenmemesi haklı sebebiyle yapıldığı iddia edilmiş olup, iddia mahkemece de kabul görmüş ise de, iş yeri şahsi sicil dosyası içeriğinde sunulan “ibranamedir” başlıklı işçi imzalı belgede, davacının çalışma süresi olan 06.05.2009-24.04.2012 tarihleri arasındaki dönem bakımından, tüm ücretlerini aldığı yazılıdır. Söz konusu ibranamenin varlığı karşısında, işçi tarafından ücretlerinin ödenmediğinin ve feshin ücretlerin ödenmemesi haklı sebebine dayandığının ileri sürülmesi çelişkili bir durumdur. Mahkemece, söz konusu ibranamenin geçerli olup olmadığı bakımından bir değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Anılan sebeple, davalı-karşı davacı taraftan ibranameye karşı diyecekleri de sorularak, dosya kapsamının nazara alınmasıyla ibranamenin geçerli olup olmadığı bakımından bir karar verilmelidir. İbranamenin geçerliliği meselesinin çözümüne göre de, işçi tarafından iş sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı, işçinin ödenmemiş aylık ücret alacağının bulunup bulunmadığı, iş sözleşmesinin feshinden sonraki sürece ilişkin düzenlenen rekabet yasağı hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı noktalarındaki uyuşmazlıklar yeniden değerlendirilmelidir.Diğer taraftan, asıl davaya ilişkin dava dilekçesinde, cezai şart alacağı ve tazminat alacağı talep edilmiş, toplam talep miktarı 10.000,00 TL şeklinde gösterilmiştir. Talep edilen 10.000,00 TL'nin ne kadarının cezai şart, ne kadarının tazminat talebine ilişkin olduğu hakkında ise bir açıklama yapılmamıştır. Mahkemece, talep miktarının her bir alacağa düşen kısmını açıklanması için davacı-karşı davalı tarafa süre verilmesi gereklidir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı-karşı davalı ....... Ltd. Şti. yararına takdir edilen 1.350,00TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.