MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı ... davalı ... İnş. A.Ş. avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, davacının ...'in işçisi olarak 09.08.2007 tarihinden 2009 yılı Mart ayına kadar çalıştığını, ...'in ...'nin alt işvereni olarak baraj yapımında işçi olarak çalıştırdığını, 2009 yılı Mart ayında iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatının ödenmediğini, 2008 yılı Ekim ayından 2009 yılı Mart ayı arasındaki dönemde davacı işçinin ücretlerinin ödenmediğini, davacının yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını, günlük ortalama oniki saat mesai yaptırıldığını, ayda iki gün hafta tatili kullandırıldığını, dini bayramlarda iki gün çalışmadığını, genel tatillerde çalışmanın aynı şekilde devam ettiğini beyan ederek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin, ücret, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı ... vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının asıl işvereni diğer davalı ... olduğunu, husumet itirazlarının olduğunu, davalının işçilerinin sadece bu işte çalışmadığını, davalı ... ile alt üst işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının müvekkili firmadaki şantiyede çalıştığını ispat etmesi gerektiğini, iş yerinde çalışan işçilerin yedibuçuk saatten fazla çalışmasının bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.Davalı Alpine vekili, öncelikle zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davacının asıl işvereninin diğer davalı ... olduğunu, zira davalı ...'in işçilerinin sadece bu projede çalışmadıklarını, ...'in diğer üstlenmiş olduğu işlerinde de çalıştıklarını beyanla davanın reddini talep etmiştir.Davalı ..., davaya herhangi bir cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, süresi içinde davacı vekili ve davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalı ...Ş. nın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava dilekçesinde bir niteleme bulunmasa da talep miktar ve şekline, bilirkişinin hesap raporundan sonra davacının 19.06.2014 tarihli “ıslah dilekçesi” ile taleplerini artırmasına göre davanın kısmi dava olarak açılmasına rağmen mahkemece davanın, resen belirsiz alacak davası olarak yorumlanması ve ıslaha karşı zamanaşımı def'inin değerlendirilmemesi isabetsiz olmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 109/2 fıkrası yürürlükte olduğu tarihte dahi Dairemiz yorumu ile talep konusu miktar belirlenebilir olduğu durumlarda da kısmi dava açılabileceği kabul edilmiştir. 01.04.2015 tarihli 6644 saylı Kanun'un 4. maddesi ile 6100 sayılı Kanun'un 109/2 fıkrasının mülga hale gelmesi ile talep konusu miktarın belirlenebilir olduğu durumlarda kısmi dava açılmasının kabulü artık tartışma dışı kalmıştır. Açıklanan tüm bu sebeplere davanın kısmi dava olarak açıldığı halde mahkemece resen belirsiz alacak davası olarak yorumlanmasına imkan bulunmamaktadır. Mahkeme bu konuda ancak açılan davanın şartlarının oluşup oluşmadığını usulen değerlendirebilir, re'sen davanın türünü kendisi tayin edemez. Bu bağlamda somut olayda davanın, kısmi dava olarak açıldığı anlaşıldığından bu şekilde sonuçlandırılması gerekir.Dolayısıyla, mahkemece ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.03.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.