Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9029 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26279 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, grafiker olan davacının iş sözleşmesinin bir sebep bildirmeksizin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, iş yerinin davacı ile birlikte toplam çalışanın 2 kişi olup küçük bir işletme olduğunu, iş yerinde yapılan işin tamamen bilgisayarla olduğunu, davacının bilgisayarda çalıştığını, görevini yapmak yerine bilgisayarda sohbet ederek görevini yerine getirmeyerek işvereni zarara uğrattığını, davalının 14.07.2011 tarihinde davacının işyeri bilgisayarında mesai saatleri içinde yapılan görüşmeleri bulduğunu, bu yazışmalarda davacının ahlak sınırları içinde olmayan bazı özel görüşmeler yaptığı, neredeyse bütün zamanını bu işlerle geçirdiğinin tespit edildiğini, bu durumun davacıya sorulduğunda yaşanan tartışma sonrasında davacının çalışmayacağını bildirip, eşyalarını toplayarak işyerinden ayrıldığını, davacının işe gelmemesi sebebiyle sigorta çıkışının verildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş sözleşmesinin feshinin haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre iş mahkemelerinin görevi, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya iş kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesidir. İşçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanununun 2. maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümleri uygulanmaz. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesine göre esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak belirtilmiştir. 507 sayılı Kanun, 5362 sayılı Kanun’un 76. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin ikinci cümlesi ile diğer kanunların 507 sayılı Kanuna yaptıkları atıfların 5362 sayılı Kanuna yapılmış sayılacağı açıklanmıştır. Esnaf ve sanatkâr faaliyeti kapsamında kalan işyerinde üç kişinin çalışması halinde, 4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (ı) bendi uyarınca, bu işyeri İş Kanununun kapsamının dışında kalmaktadır. Maddede üç işçi yerine “üç kişi”den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri 4857 sayılı Kanuna tabi olacaktır. Dosya içeriğine göre, davacının 20.05.2010-18.07.2011 tarihleri arasında davalıya ait iş yerinde grafiker olarak çalıştığı, davacının iş sözleşmesinin haksız olarak işveren tarafından feshedildiğini iddia ettiği, davalının ise iş sözleşmesinin davacı tarafından sözlü olarak feshedildiğini, işe gelmemesi nedeniyle sigorta çıkışının verildiğini savunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, söz konusu fesih tarihinde davalıya ait işyerinde kaç kişi çalışıldığı, davalının çalışıp çalışmadığı, dolayısıyla davalının esnaf olup olmadığı işveren kayıt ve belgeleri ile araştırılmadan sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerekirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.03.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.