Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8899 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2382 - Esas Yıl 2015
Y A R G I T A Y İ L A M IMAHKEMESİ : İş MahkemesiDAVA : Davacı, ücret, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, ödenmeyen ücret, ulusal bayram ve on beş günde bir yaptığı hafta tatili çalışma alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında işçi-işveren ilişkisinin bulunmadığını, davacının herhangi bir ücret alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı ve bunun dava konusu alacaklara etkisi hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunu'nun 323. maddesinin 2. fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.Yukarıdaki bilgiler ışığında, davacının aylık ücret miktarının belirlenmesi açısından, mahkemece emsal ücret araştırması yapılması isabetlidir. Ancak dosya kapsamında, davacının sendika üyesi olduğuna ilişkin belge bulunmamasına rağmen Yol-İş Sendikası'nın emsal ücret konulu yazısındaki bilgilere göre ve dönemsel giydirilmiş brüt ücretler esas alınarak ücret alacağının hüküm altına alınması hatalı olmuştur. Davacının çalışma döneminin 24.05.2013-14.11.2013 tarih aralığında olması karşısında, bu dönem itibariyle davacının alabileceği çıplak net/brüt ücretler TÜİK'ten yeniden sorulup tespit edilecek dönemsel çıplak brüt ücretler esas alınarak dava konusu alacaklar hakkında karar verilmesi gerekir.3-Davacı işçinin hafta tatili çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık konusudur.4857 sayılı Kanun'un 46. maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı kanunun 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46. maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.Somut olayda, dava dilekçesinde on beş günde bir hafta tatili izninin kullanıldığı belirtildiği halde, alınan bilirkişi raporunda davacının çalışma süresinde hiç hafta tatili bulunmadığı kabul edildiği ve bu rapor hükme esas alınarak mahkemece talep aşılarak karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple, davacının talebi dikkate alınarak bilirkişiden ek rapor alınmalı ve sonucuna göre mahkemece hafta tatili alacağı hüküm altına alınmalıdır.Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.