MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, yıllık izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin 31.01.1977-26.05.2008 tarihleri arasında işçi olarak çalıştığını, çalıştığı sürece birçok yıllık izninin kullandırılmadığını, ücretlerinde ödenmediğini, sendika üyesi olduğunu, Toplu İş Sözleşmesi'ne göre 15 yıldan fazla çalışması olan davacının yıllık 28 gün yıllık izin hakkı bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.762,62 TL yıllık izin ücretinin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, davacının yıllık izinlerini kullandığını, bunun belgelerle ispatlandığını, 15.10.2000-04.05.2005 tarihleri arasına ait 30 gün hariç yıllık izinlerini kullandığına dair mutabakata varıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı kanuni süresi içinde davalı temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında uyuşmazlık davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Sözleşmenin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Sözleşmenin feshi anı, yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak Kanunda belirtilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir. Dairemizce, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmemiş ve 4857 sayılı Kanun'un 34. maddesinde sözü edilen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilemeyeceği kabul edilmiştir. O halde, izin ücreti için uygulanması gereken faiz, yasal faiz olmalıdır. Sözleşmenin feshi üzerine ödenmesi gereken izin ücretinden taktiri indirim yapılması doğru değildir. Somut olayda, davacının 31.01.1977-15.11.2000 tarihleri arasında sözleşmeli personel, 15.11.2000-26.05.2008 tarihleri arasında iş kanununa tabi olarak işçi statüsünde çalıştığı, Kapsam Dışı Personel Yönetmeliğinin 44. maddesinde, hizmeti 1-5 yıl olanlara yılda 20 işgünü, 5-14 yıl olanlara yılda 24 işgünü, 15 yıl ve daha fazla olanlara 28 işgünü ücretli izin kullandırılacağı, şirkette kadrolu ve sözleşmeli statüde çalışanların 4502 sayılı yasa uyarınca iş kanununa geçenlere PTT de ve şirkette geçen kıdemleri dikkate alınarak belirtilen hizmet dilimlerine göre yıllık ücretli izin kullandırılacağı, hususunun belirtildiği, yıllık ücretli izin tesbit formunda, davacının imzası bulunan belgede, 2004 yılında 2 gün, 2005 yılında 28 gün dışında 15.10.2000-04.05.2005 tarihleri arasında yıllık izin hakkı bulunmadığını, bu süreler dışında yıllık izin hakkı bulunmadığını beyan ettiği, izin talep formlarında, 2005 yılında 4 ve 24 gün, 2004 yılında 2 gün, 2007 yılında 17 ve 11 gün, 2006 yılında 11 ve 17 gün yıllık izin kullandığı, ayrıca 28 gün karşılığı 2.734,67 TL ödendiği anlaşılmıştır. Mahkemece, davacının yıllık izin kullanmadığı tesbit edilen dönemlerde yıllık izinlerini kullanmadığına dair yemin ettiği dikkate alınarak, 196 gün yıllık izin hakkı bulunduğu, 109 gün yıllık izin kullandırıldığı, 87 gün karşılığı 8.497,24 TL yıllık izin ücreti alacağı olduğu, 2.734,67 TL ödemenin düşülmesiyle 5.762,62 TL yıllık izin ücreti alacağı olduğu kabul edilmiş ise de, davacının imzası bulunan yıllık izin tesbit formu ile ilgili davacının beyanını almadığı gibi bu hususta araştırma yapmadan sonuca gittiği ortadadır. Davacının yıllık ücretli izin formu ile ilgili beyanı alınarak, gerektiğinde imza incelemesi de yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.